Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Brunch
Brunch Çeviri Türkçe
400 parallel translation
Já conhece nosso brunch?
Hiç brançımıza gelmiş miydiniz?
Espero que venha ao brunch de domingo.
Umarım pazar günü brança gelmeyi plânlıyorsunuzdur.
Bem, acho que o brunch de domingo está cancelado.
Sanırım Pazar brançı iptal oldu.
- Grelhas? - Vamos ter churrasco de Bárbaros.
Brunch için barbeküde ızgara barbar yapabiliriz diye düşündüm.
Brunch em minha casa.
Benim yerimde brunch yaparız.
Não, eu adoro brunches.
Hayır. Brunch'a bayılırım.
- Pequeno-almoço tardio.
- Brunch için.
Encontra-te comigo para um pequalmoço.
Yarın brunch için buluşalım.
O que é um pequalmoço?
Brunch nedir?
"Aquela não é a Marge Simpson a comer um pequalmoço... com um homem que não é o seu marido?"
"Bu kocası olmayan bir adamla brunch yapan kişi Marge Simpson değil mi?" dedim.
Não queria interromper, mas no domingo a minha amiga dá um almoço para a maratona de N. Iorque.
Bölmek istemem ama Pazar günü bir arkadaşım New York Maraton'u için evinde brunch düzen...
E o brunch no Charlie's?
Brunch ne olacak?
E poder comer um brunch com os meus amigos.
Dostlarımla brunch'a gitmek istiyorum.
Um brunch na terça-feira!
Salı günü brunch!
Taberna do Moe, casa do Super Domingo Brunch Espectacular.
Moe's Meyhanesi... Görkemli Pazar Brunclarının mekanı
- Encontre-se comigo para o brunch.
- Yarın branç için buluşalım.
Ele parecia entender bem sobre brunch.
O branç hakkında çok şey biliyor gibiydi.
Mas, no fim, ele não estava interessado no brunch.
Ama aslında brançla ilgilenmiyordu.
Que bela recepção.
Cadby! Nefis bir brunch.
Quem marcou um almoço a seguir a um brunch?
Kahvaltının arkasına öğlen yemeğini kim planladı?
Viemos ao brunch em casa do Norman Mailer em Brooklyn Heights.
Hemen geliyoruz.
Olha, já todos te devem ter convidado, mas se não fores ao almoço de Inverno com ninguém, ficaria muito honrado e íamos divertirmo-nos.
Okuldaki herkes teklif etmiştir sanırım ama eğer kış brunch'ına kimseyle gitmiyorsan, büyük bir onur duyarım. Çok eğleniriz.
Que almoço de Inverno é esse?
Peki nedir bu kış brunch'ı?
Um almoço aqui, um concerto ali, mas rapidamente já andavam a escolher serviços de loiça.
Şurada bir brunch, burada bir konser. Ama kısa zamanda, Çin'i ziyaret ediyorlardı.
Fomos todos passear.
Brunch'a gitmiştik.
Ou é uma espécie de almoço, ou coisa assim!
- Veya brunch veya öğle yemeği gibi birşey.
Um grande pequeno-almoço de sábado?
Güzel bir cumartesi brunch'ı.
A Charlotte tomou o pequeno-almoço em casa da Patty Aston, a ex-mulher de um produtor de televisão.
Ertesi sabah Charlotte, bir Hollywood televizyon yapımcısının eski karısı olan Patty Aston'un evinde verilen brunch'a katıldı.
Comemos um belo almoço. Tão bom que Ihe vamos chamar brunch.
Çok güzel bir öğle yemeği yiyeceğiz.
Leva-me a comer o brunch.
Beni yemeğe götür.
E, depois, vamos comer o brunch.
Sonra da yemeğe gideriz.
Há poucas coisas que eu amo tanto quanto o brunch do domingo.
Pazar sabahı kahvaltıları kadar sevdiğim çok az şey vardır.
Fica entre a repetição do Brady Brunch e as letras do Rapture.
Brady Bunch'ın yeniden gösterimleriyle Rapture'ın sözleri arasında bir yerde kalıyor.
Estás a atrasar o almoço de Ano Novo.
Yeni yıl brunchını bekletiyorsun.
Estava disposto a perder-te para o Aidan, mas isto... É só o almoço.
- Bu sadece brunch.
Tudo bem. Come lá o belo do almoço com o teu homem lindo, e volta para o teu outro homem lindo.
Güzel erkeğinle, güzel brunchını et, sonra eve diğer güzel erkeğine git.
Então o pequeno-almoço de domingo?
Pazar brunch'ına ne oldu?
Já dei uma queca do nascer do sol até à manhã seguinte, mais do que uma vez.
Birkaç kez günbatımından brunch saatine kadar düzüştüm.
Tenho a imprensa aqui para cobrir o fim de semana dos casamentos. mas só tiram fotografias delas.
Basını buraya düğün haftasonunun brunch'ını çeksinler diye getirttim... ama yaptıkları tek şey şu ikisinin fotolarını çekmek.
! - lsto está a animar.
- Brunch neşelendi.
E isso é o bufete do brunch de domingo.
Bu da pazar günü yapılan brunch.
Tal como o brunch do coro.
Brunch da öyleydi.
É um brunch, ou um desfile de moda?
Bu brunch mı, delile mi?
Podíamos não ir ao brunch, ficávamos aqui.
Brunch'a gitmeyip burda kalabiliriz.
Eles levam os brunches muito a sério.
Bu çocuklar brunchı çok ciddiye alıyor.
- Estava a pensar num lanche.
- Ben brunch gibi bir şeyler düşünmüştüm.
Então liguei para ele... e convidei-o para brunch.
Sonra onu buldum. ve onu yemeğe davet ettim.
Podemos ter um brunch e uma sessão de Peter e o Lobo.
Sonra da bizde kalabilir.
- O que é brunch?
- Branç nedir?
- Brunch?
Bir ziyafet. - Ziyafet ha?
- Isto já é conversa!
- İşte brunch sohbeti budur.