Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Cam
Cam Çeviri Türkçe
9,964 parallel translation
Eu me lembro desse dia, mas das janelas...
O günü hatırlıyorum ama camı hatırlamıyorum.
Não consegui parar de pensar nos pedaços de fibra de vidro que encontramos no corredor, fora do apartamento do Mikhail.
Mikhail'in evindeki holde bulduğumuz cam lifi parçaları aklımdan çıkmadı bir türlü. Yüksek kalitedeydiler.
Acontece que os técnicos de instalação de fibra óptica utilizam fita de dupla face na sua mão não dominante, para evitar que pequenos pedaços de fibra de vidro lhes penetrem na pele.
Fiber optik mühendisleri baskın olmayan ellerini cam lifi kesiklerinden korumak için çift taraflı bant yapıştırıyorlarmış.
Com o Cam?
Cam'i mi?
- Não é boa ideia. - Cam?
- Hiç de iyi bir fikir değil bu.
É esse o nome dele?
- Cam? Adı Cam mi?
- Cam? "Ai, Cam..."
- Cam? Cam, Cam.
" O pinga-amor, Cam.
Nefesim benim. Cam, Cam.
Cam, Cam... "
Teşekkürler hanımefendi.
Mas tens de arranjar o dinheiro, Cam.
Ama parayı almak zorundasın, Cam.
Estás bem? Convenci um índio gigante a atirar um lavatório através duma janela, e saltei para a liberdade.
- Koca Hindistanlı arkadaşım camı lavaboyla kırdı ben de pencereden kaçtım.
"Sua cabeça era calva reluzia como um espelho ; e também o seu rosto..."
"Kafası çıplaktı, cam gibi parlıyordu ve hatta yüzü bile..."
É porque alguém pode colocar um pedaço de vidro dentro dela.
Birileri içine bir cam parçası atabileceği için olur.
Fico.
Camın arkasından? - Evet.
E quando me voltei, lá estavas tu... por detrás do vidro.
Döndüm ve sen oradaydın camın arkasında.
Tudo neste carro, excepto o pára-brisas, é original de fábrica. Tal como quando o meu pai o trouxe para casa.
Ön cam hariç her şey orijinal, fabrika çıkışlıydı babamın eve getirdiği gibi.
Vocês os dois adoravam procurar vidro do mar.
İkiniz kumsalda cam parçası aramayı çok seviyormuşsunuz.
Pode haver vidros quebrados.
Orada kırık cam olabilir.
Não vai ser uma conversa curta, Cam.
Kısa bir konu değil, Cam.
Não é uma decisão tua, Cam.
Bu senin kararın değil, Cam.
É uma decisão minha, Cam.
Bu karar sadece bana ait, Cam.
Cam, eu amo-te.
Seni seviyorum, Cam.
Temos um homicídio para resolver.
Çözmemiz gereken bir cinayet var, Cam.
Cam.
- Cam?
Meu Deus, Cam.
Tanrım, Cam.
Mas ele não pode garantir que vou estar a segurar a mão do Hamid se ele morrer.
Evet ama ölüyorsa, Hamid'in elini tutmamı sağlayamaz, Cam.
Mas não estou a fazer isto por mim, Cam.
Ama bunu kendim için yapmıyorum, Cam.
Prometo, não me vais perder, Cam.
Söz veriyorum beni kaybetmeyeceksin, Cam.
As partículas eram traços de vidro feito com manganês.
Evet. Bulduğum parçacıklar manganez camı izi taşıyor.
A verde são os ossos e vermelho é a pista de corrida, obtida do teste de ATP da Cam.
Yeşil, kemikler kırmızı da Cam'in ATP testinden çıkan menzil.
Cam.
Cam.
Reservei um voo, Cam.
Uçak biletimi aldım, Cam.
Senhoras e senhores, apresentamo-vos, a Cinderela da nossa bota de cristal... O próprio Munir Al Zarzi da Tunísia.
Bayanlar ve baylar, karşınızda cam botumuzun Külkedisi Tunus'un çocuğu :
Havia um vidro partido na calçada.
Yerde cam kırıkları vardı.
Deixou sangue dentro da porta de vidro de um frigorífico.
Kan izi bırakmış. Kilitli dolabın içindeki cam üzerinde.
- Atirar no vidro. Não, não, não!
- Camın ardından ateş edeceğim.
Isto vai dizer-nos se a osteogénese imperfeita é tipo II ou III?
Bu tahlil, cam bebek hastalığının 2. ya da 3. tür olup olmadığını kesin olarak söyleyecek mi?
Diz-lhe para dizer ao Cam que o vou buscar daqui a uma hora para irmos jogar raquetebol.
! Cam'e söylesin, bir saat sonra duvar tenisine gitmek için alacağım onu.
Estava sobretudo a pensar no jogo de raquetebol e com sorte dar uma sova ao Cam.
Daha ziyade, sonrasında Cam'le oynayacağımız duvar tenisinde ona güzel bir şaplak atmayı düşünüyordum.
- Cam, há algo que a Claire nunca aprovaria mas que sempre quis fazer.
Cam, her zaman istediğim ama Claire onaylamayacağı için yapamadığım bir şey var.
Assim que aqueles covardes saírem de trás do espelho e responderem às minhas perguntas.
Şu korkaklar camın ardından çıkıp sorularıma cevap verdiği zaman.
Boa imagem.
Görüntü cam gibi.
Nós não somos químicos, por isso, está na altura de Dan Logan rumar a Nova Iorque e... aprimorar algum produto com o cheiro a pinheiro.
Biz de kimyager olmadığımıza göre, Dan Logan'ın New York'a dönüp biraz çam kokulu ürün geliştirmesi gerekecek.
- Alguém partiu os vidros.
Birisi camı kırarak girmiş.
Procura o vidro do mar, Sammy!
Deniz camını bul Sammy!
É família, Cam.
Umarım Arastoo, kardeşine en iyi şekilde bakıldığını bilirse... Konu aile, Cam.
As nervuras das copas onduladas dos abetos e pinheiros
# Ağaç toplulukları yükselecek, köknar ve çam
As nervuras das copas onduladas dos abetos e pinheiros
# Ağaç toplulukları yükselecek # Köknar ve çam
- Muito frio e partem como vidro!
Çok soğuk olursa cam gibi çatlarlar.
São só as joelheiras e o cheiro de óleo de pinho.
Dizliklerinizden ve çam kokusundan anladım.
O resultado foi juta queimada e caruma de pinheiro.
Sonuçlar kömürleşmiş kenevir ve çam ağacı iğnesi.