English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Cello

Cello Çeviri Türkçe

294 parallel translation
Compraste a gravata no CHallow Challow?
Kravatı Cello ve Cello'dan mı aldınız?
– A senhora toca cello?
- Demek çello çalıyorsunuz?
Está um homem horrendo a tocar violoncelo todo nu.
Cello çalan çıplak sevimsiz bir adam var.
É horrível.
Şu çello çalana bir bakar mısınız?
Olhei para a violoncelista
Çello çalan bayana baktım.
Violoncelos e baixos devem soar como trovões!
Çello ve baslar gürül gürül olmalı!
É a propósito do dinheiro no estojo do violoncelo.
Sanırım Bay Lawson'un çello çantasındaki parayı merak ediyorsunuz.
Sim, pois, mas, vai viajar e tudo o que leva... não é o violoncelo.
- Evet, ama - Evet, o bir turneye çıkıyor ama o çantanın içindeki tek şey para ve çello yok.
Professor? - Onde é que arranjou o estojo?
O çello kutusu da nereden çıktı?
O estojo do violoncelo desapareceu.
Çello kutusu gitmiş.
Se o violoncelo está onde o casaco devia estar onde acha que o casaco está? - Onde?
Eğer çello kürk mantonun yerindeyse..... acaba kürk manto nerededir?
Aindamaisse acrescentar a flor na geladeira... o casaco na caixa do violoncelo e, o mais importante... apista dabarrigaprabaixo.
Özellikle buzluktaki çiçeği de bu olaya eklersek,.. .. çello çantasındaki kürk manto ve hepsinden önemli ipucu..... midenin tepe taklak olması.
- Toca violoncelo.
Öğrenci mi? Çello çalıyor.
Violoncelo?
Çello mu?
- A tocar violoncelo... - Trompeta ou banjo...
# Çello, trompet ve banço çalarız #
Aos 15 anos, no meio da violencia e pobreza dos bairros marginais oferecem a Virgil um violoncelo.
15 yaşına geldiğinde, varoşların zorbalık ve yoksulluğunun ortasında Virgil'e bir çello hediye edilir.
Falamos com o Sr. Torgman, o seu primeiro e único professor de violoncelo..
İlk ve tek çello hocası olan Bay Torgman'la görüştük.
bom, não há muito que dizer porque... a sua maneira de tocar era terrivel..
Aslında söyleyecek fazla bir şey yok ; çünkü çünkü berbat çello çalıyordu.
Virgil rouba para pagar as aulas e embora não chegue a dominar o violoncelo, atinge um bom nivel para tocar numa banda local.
Virgil çello dersleri için hırsızlık yapar. Ve bu müzik aletinde bir beceriye ulaşamamasına rağmen yerel bir bando takımında çalabilecek kadar da iyidir.
Toco violoncelo.
Çello çalarım.
Sempre que ela pergunta sobre tocar o violoncelo, ele evita o tema
Ne zaman çello çalması hakkında soru sorsa konuyu değiştirir.
porque é geralmente assumido que o violoncelo é um símbolo fálico,
Çünkü genelde çello erkeklik organını sembolize eder.
Tu tocavas violoncelo...
Çello çalıyordun...
Um Violino ou violoncelo, ou algo parecido?
Keman ya da çello gibi bir şey.
Se conhecem numa noite ouvem aquele violoncelo.
# Bir akşam buluşurlar, çello sesi işitilir.
- Ouça aquele violoncelo.
# Çello sesi işitilir.
Não é guitarra, é um violoncelo.
Bu gitar değil Çello.
Chegando à parte do violoncelo.
Çello bölümüne geliyorum.
Daí estudou violoncelo.
Ve sen çello dersleri aldın.
Daí tive aulas de violoncelo.
Ve bana çello dersleri verdi.
Alguém poderá lhe substituir?
Başka biri çello provası yapmışmıydı.
É estranho, mas quando isso aconteceu era a única pessoa a quem eu queria ligar.
Çok garip, çello kırıldığında Aramak istediğim tek kişi sendin.
Miúdas intelectuais com pensos nos joelhos de tocarem violoncelo.
Oralarda sadece çirkin, entelektüel, çello çalabilmek için... dizine sargı takmış kızlardan vardır. Hayır, kalsın.
E um violoncelo!
Ve bir de çello arıyorlar!
Ainda bem que teimei para você trazer o violoncelo!
İyi ki Çello'nu getirmeye ısrar ettin!
- Só um violoncelo!
- Yalnızca bir çello!
- Tem nome?
- Adı olan bir çello mu?
Viste aquele que estava a tocar o violoncelo?
Çello çalan bir adam gördün mü?
Composição musical e violoncelo.
Müzik kompozisyonu ve çello.
É pena não tocares violoncelo!
Coche, keşke çello çalsaydın!
Espero que ainda te possas encontrar comigo antes do meu recital. "
Ben Kathy. Çello resitalimden önce buluşuyoruz, değil mi?
Que a minha mãe ligou sem motivo e que me vou encontrar com uma amiga antes de um recital.
Annemin öylesine aradığını ve bir arkadaşımla çello resitali öncesinde buluşacağımı.
Tocava violoncelo, até alguém o espatifar.
Biri parçalayana kadar çello çalardı. Kütüphaneye gitmek ister misin?
Se o Dobbins não for para o hospital, vai trocar o violoncelo por uma harpa.
Eğer Dobbins hemen hastaneye gitmezse, artık çello yerine arp çalacak.
Olha para ele. O violoncelo era tudo o que o Dobbins tinha. É como eu e aquela cadeira.
Dobbins ve çello... tüm elinde olan bu, benim ve sandalyem gibi.
Este violoncelo foi feito em 1744, por um homem chamado Johannes Kuyppers, em Amesterdão.
Bu çello 1744 yılında Amsterdam'da Johannes Kuypers tarafından yapılmış.
Como é que um violoncelo fica solitário?
Bir çello nasıl yalnız olabilir?
Um violoncelo sozinho é apenas... Não é o mesmo.
Tek başına bir çello aynı olmuyor.
Eu estudava engenharia e ela estudava música... violoncelo.
Ben mühendislik üzerine okuyordum, ve O da müzik- - Çello.
Um belo violoncelo francês.
Döner tabloda görünecek olan Fransız yapımı bir çello.
Gostei dele. É meu tutor de violoncelo.
O benim çello babam.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]