Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Cena
Cena Çeviri Türkçe
15,179 parallel translation
No fundo de uma foto da cena do crime há três gárgulas, certo?
Suç mahallinin daha önceki fotoğrafında üç tane Gargoyle var tamam mı?
A Abbie beberia muito café e encontraria um detalhe. O Crane faria aquela cena com a mão.
Abbie bir sürü kahve içerek bazı detayları bulur ve Crane de gerekeni yapardı.
Máquinas são a minha cena.
Makineler konusunda iyiyimdir de.
Toda a cena do crime foi montada para me incriminar e para a Polícia pensar que a Laura se apaixonara por mim. E por causa do casamento, tentei comprar o seu silêncio. E por isso matei-a.
Bütün o suç mahalli, bana tuzak kurmak ve polise, Laura bana âşık olmuş ben de evliliğimi kurtarmak için ona para teklif etmişim kabul etmeyince de onu öldürmüşüm izlenimi vermek için kurulmuş.
Estão a trabalhar na cena do crime da COLMEIA.
Olay Yeri İncelemenin yarısı HIVE suç mahallini araştırıyordu.
Posso procurar na cena do crime por evidências.
Ben kalan delillere bakmak için olay yerine gidebilirim.
Então... foi triste a cena do Ramirez.
Yani... Ramirez hakkında söylediklerin.
A Betsy e o Crane tinham uma cena.
Betsy ve Crane'in arasında birşeyler geçmiş.
- Mills, estou numa cena do crime em Tarrytown.
Tarrytown'daki bir suç mahallindeyim.
Cena do crime, a Foster acha que há algo estranho, por isso, vou ter com ela.
Suç mahalli. Foster garip birşeyler olduğunu düşünüyor, onunla buluşacağım.
Como foi o teu dia com a cena de não usar droga?
Uyuşturucu kullanmama konusunda nasıldın bugün?
Foi uma cena de cobarde.
Ne kadar ödlekçe bir hareket.
Não hesitarei em fazer uma cena se for preciso.
Eğer gerekirse rezillik çıkarmaktan da çekinmem.
Sei muito bem que nenhum de nós se esquecerá daquela cena.
Şimdi çok iyi biliyorum ki ne o ne de ben o güzelliği asla unutmayacağız.
Cena de família.
gelemem, kardeşim...
Tudo o que fez foi criar uma cena.
Hepsi olay yaratmak istemesidir!
Apenas por uma cena.
Sadece bir sahne için...
Esta cena faz apodrecer dentes.
Bu şey dişlerini çürütecek.
É aí que entras em cena, Davina.
Eğer devreye girer ve davina, bu var.
Uma cena de crime.
Olay yerinde.
Não aderi àquela cena de andar sempre a beber na faculdade, mas...
.. olaylarını üniversitede bırakmıştım ama..
Devo estar a compensar com esta cena de afogar as mágoas.
sanırım bunu kendi üzüntümde telafi ediyorum. yani, şerefe.
Se algo correr mal, mostra o teu saIvo-conduto e faz uma cena. Tu és estrangeiro.
Bir sorun çıkarsa geçiş iznini gösterip olay çıkart.
Pára com isso! Estás a fazer uma cena!
- Burada bir soruna neden oluyorsun.
Ela tem uma cena.
Onlara karşı bir ilgisi var.
A cena de... "segue o teu coração".
Tüm o "Kalbinin sesini dinle" konuşmaları için.
- Da cena do Mundo das Sombras.
- Gölgeler Dünyası'nın bir parçası. - Al benden de o kadar.
Estamos prestes a entrar numa cena de proscênio.
Yani büyük bir prosenyuma çıkmak üzereyiz.
Toda essa cena do Lucifer, e os desejos são tipo como o teu super-poder.
- Arzular da süper gücün sanırım.
E não mencionou isso na cena do crime porque...
Bundan olay yerinde bahsetmedin çünkü...?
Acho que ele estava na cena.
ama bence rüşvet topluyordu.
Então, um doutor... Uma cena doutor-para-doutor.
Doktor ile doktor arasında gibi bir şey yani.
O nome, toda essa cena sobre o Lucifer, e o desejo ser tipo o teu superpoder.
İsim falan tüm Lucifer olayları ve bu his şeyi süper gücün gibi.
Sim, iria "iluminar" a cena enquanto a actriz se prepara.
Evet, dublörler önceden aktör hazırlanırken sahneyi aydınlatırlardı.
Finalmente percebo a cena do meu pai com imagens esculpidas.
Artık babamın putlarla olan meselesini anlıyorum.
Cena de crime?
- Olay yeri?
Vou dar-te uma coisa se não me deixas sair da cena do crime, meu.
Olay yerini terk etmezsen elimden çekeceğin var ahbap.
Sabes, eu tentar matar-te, toda a cena da moeda mágica.
Hani seni öldürmeye çalışmam, sihirli para mevzusu falan.
Digo, mesmo que ela estivesse metida nessa cena parva de Diabo, ela não se teria sacrificado.
Bu aptalca Şeytan olayına bulaşmış olsa bile, kendini kurban etmezdi.
Vi o modo como eles te trataram na cena do crime.
Olay yerinde sana nasıl davrandıklarını gördüm.
Devo ter-me sujado na cena do crime.
- Olay yerinde bulaşmıştır.
E também não é do meu feitio. Toda essa cena de "não querer ter sexo contigo".
Gerçi "Seninle sevişmek istemiyorum" olayı da benim karakterime aykırı.
Isto é uma cena de crime activa.
Burası aktif bir suç mahalli.
- Testemunhas colocaram-te na cena.
- Seni olay yerinde gören tanıklar var.
Mas olha... A cena do "a cavalo dado"...
Üzümünü ye, bağını sorma demişler ama.
Faz a tua cena.
İşine bak.
Esta cena irá funcionar?
- İşe yarayacak mı?
Não, a sério, aquilo foi uma cena ao nível do James Bond.
Cidden ama yaptığın şey James Bond düzeyinde falandı.
James Brown, "Sex Machine", "Bongo Rock", é uma cena a sério.
James Brown'ın Sex Machine'i ve Bongo Rock harbiden manyak oluyor.
Se não é a tua cena, na boa.
Hoşlanmıyorsan sorun değil.
É? A tua cena?
Değil mi... hoşlanmıyorsun?