Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Cinnamon
Cinnamon Çeviri Türkçe
73 parallel translation
E você, Canela?
Ya sen Cinnamon?
Canela, ficar aqui com Rollin cerca de uma hora para torná-la direito.
Cinnamon, gerçekçi görünmesi için bir saat kadar Rollin ile burada kal.
Canela...
Cinnamon...
# # Ameixa, açúcar, canela e limão azedo
# # Sugar plum, cinnamon and lemon tart
Estavas cheio de canela até aos olhos.
Cinnamon swirl'le şeker komasına girmiştin!
Deixa-me apresentá-lo à Raio de Sol e Canela.
Aram, seni Sunshine ve Cinnamon ile tanıştırayım.
Sim, mas se tivéssemos ido à padaria poderíamos ter croissants | e pãezinhos de canela.
Evet, fakat fırından cinnamon ve croissant ekmekleri alabilirdik.
Canela, não tornes isto mais difícil do que já é.
Cinnamon, bunu olduğundan daha zor hale getirme.
A mulher dele, a Cinnamon.
Cinnamon, karısı.
Cinnamon.
Tarçın!
Glotz. Cinnamon Glotz?
Tarçın Glotz.
Lua cheia, pele de canela, dá-me noites de prazer.
Full moon, cinnamon skin, lust-filled nights.
"Ginger, cinnamon, oil of wintergreen..." Isso é aumentador de lábios.
Zencefil, tarçın, keklik üzümü yağı. Dudak kabartıcı bu.
Coitado do Cinnamon.
- Zavallı Tarçın. - Zavallı Tarçın.
Um bolinho de canela?
Cinnabon mu o? Cinnamon.
Estás a falar do festival de Cinnamon?
Cinnamon Festival'inden mi bahsediyorsun? Evet!
Querida, estou a cheirar os teus pecaminosos bolos de canela?
Oh. Bebeğim, senin yaptığın Cinnamon kurabiyelerin mi kokuyor?
Estamos mesmo perto. Poderíamos deixá-la em casa?
Gerçekten çok yaklaştık, ve bir de Cinnamon'u da bırakabilir miyiz?
Já o viram na capa da Sports Illustrated, na caixa dos cereais "Cinnamon Toast Crunch". Até já devem ter os seus copos de colecção da McDonald's.
Onu Sports Illustrated dergisinde, Cinnamon Toast Crunch kahvaltılıkları kutularında, hatta McDonalds'ın kolleksiyoncular için çıkardığı bardaklarda gördünüz.
A Cinnamon bate no seu rabo com uma régua.
Cinnamon poposuna cetvelle vuruyor.
Muitos jovens já tentaram me impressionar, com "ching chong Chinaman" e o "gajo de bolinho de canela"!
Birkaç genç adam beni rahatsız etti "ching chong Chinaman" ve "cinnamon yüz1" ile!
Vamos, Canela.
Haydi, Cinnamon ( Tarçın ).
Junto, Canela.
Takip et, Cinnamon.
Junto, Canela!
Takip et! Cinnamon!
Canela!
Cinnamon!
Cinnamon!
Cinnamon!
- "Houseman."... House-sésamo.
- "... Houseman. " -... House-cinnamon.
- Cinnamon Toast Crunch.
- Tarçınlı Tost Gevreği.
Uma stripper chamada Cinnamon fez-me uma lap dance.
Cinnamon adında bir striptizci, kucağımda dans etmişti.
Bem, a Cinnamon é uma instrutora dura, mas acho que estou a aprender as coisas depressa.
Cinnamon sert bir öğretmen ama birkaç şey kapmaya şimdiden başladım.
Eu conheci uma stripper em Baltimore chamada Cinnamon ( canela ).
Baltimore'da "Tarçın" adında bir striptizci vardı.
Cinnamon era a irmã dela.
"Tarçın" kızkardeşiydi.
Obrigado, Cinnamon.
- Teşekkürler, Cinnamon.
- Sim, Cinnamon.
Evet, Cinnamon!
Onde estão as revistas que estavas a falar, docinho?
Bahsettiğin günlük defterleri nerede, Cinnamon?
- Ou era a Cinnamon?
Yoksa adı Cinnamon mıydı?
Sou o Cinnamon, o teu estilista.
Ben Cinnamon, senin modacınım.
Vou chamar-lhe Cinnamon.
Sana Tarçin diyecegim.
- Cinnamon?
- Tarçin mi?
Adeus, Cinnamon. Tenho de ir.
- Görüsürüz Tarçin, gitmem gerek.
Não, e não me chamo Cinnamon!
- Hayir ve ben Tarçin degilim!
Não, vou escovar os dentes da Cinnamon.
Hayır, Tarçın'ın dişlerini fırçalayacağım.
Esqueci-me da pasta de dentes da Cinnamon na casa do Howard.
Tarçın'ın diş fırçasını Howard'ın evinde unutmuşum.
Casa das pinhatas do Teddy, fala o "cinnamon".
Teddy's Eğlence Evi ben Tarçın buyurun.
Estava a passear a Cinnamon e uma rapariga apresentou-se, mas era tão gira que entrei em pânico, e disse, "Não seria mais fácil se em vez de falar pudéssemos apenas cheirar os rabos uns dos outros?"
Tarçın'ı gezdirirken bir kız kendini tanıttı ama o kadar tatlıydı ki, panik yaptım ve "Konuşmak yerine birbirimizin poposunu koklasak daha kolay olmaz mı?" dedim.
Visto que vocês dois vão ficar por cá no dia dos namorados, importam-se de tomar conta da Cinnamon?
İkiniz Sevgililer Günü'nde burada olacaksanız Tarçın'a bakabilir misiniz?
Não nos importamos de tomar conta da Cinnamon.
- Tarçın'a seve seve bakarız. - Evet.
Cinnamon, adivinha quem acabou de o fazer à humana.
Baksana Tarçın bil bakalım az önce kim insan stilinde yaptı?
Não, a Cinnamon comeu os chocolates.
Hayır, Tarçın çikolataları yemiş.
Meu Deus, Cinnamon, estás bem?
Aman tanrım, Tarçın! İyi misin sen?
- para Cinnamon's. - Está bem.
Affedersin Gavin.