Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Comprar
Comprar Çeviri Türkçe
23,473 parallel translation
Angariamos dinheiro para comprar terra e construir uma escola.
Arazi satın alıp okul inşa etmek için para topladık.
Não faço ideia de como ele conseguiu comprar tudo isto.
Bu kadar şeye nasıl parası yetmiş bilmiyorum.
Ouve, ouve, mano, estive preso na "zona da amizade" durante tanto tempo que estou seriamente a pensar comprar lá uma propriedade.
Bak. O kadar zamandır arkadaşlıktan öteye gidemiyorum ki yatırım amaçlı gayrimenkul almayı düşünüyorum.
Nem todo o dinheiro do mundo pode comprar paz de espírito.
Akıl parayla alınmıyor ki değil mi?
Se os radialistas falarem neles, os miúdos vão comprar os discos.
DJ'lerin konuşmasını sağlarsak. Kayıtlar satmaya başlar.
Podem comprar tampões na loja da prisão.
Kantinden tampon alabilirsiniz.
Levo-te como bónus se comprar o carro? "
Arabayla birlikte seni de veriyorlar mı? "
Preciso de comprar aquilo.
Bunu almam lazım işte.
Jai, em que estabelecimento de comida rápida saudável resolveu comprar estas asas de frango que tão carinhosamente reaqueceu num gesto ligeiramente suicida?
Jai, intihar etmek için yeniden zevkle ısıttığın bu tavuk kanatlarını hangi sağlık dostu fast-food'çudan aldın acaba?
- Acho que deviamos comprar uma arma.
- Bence bir silah almalıyız.
Não podes comprar uma arma sempre que uma lâmpada se funde.
Sürekli ampul gibi patlayacak bir silah alamam.
Se é o que precisas para te sentir segura, vamos comprar uma arma.
Eğer seni güvende hissettirecekse bir silah alırız.
Amanhã vou comprar uma.
Yarın bir tane alırım.
Acho que posso comprar um.
Bir tane alabilirim sanırım.
Sabes, o Mumbai é conhecido por turismo de transplantes, onde os estrangeiros ricos vem comprar órgãos aos pobres da Índia.
Mumbai organ nakli turizmiyle tanınıyor, zengin turistler fakir Hintlilerden organ almaya geliyor.
Agora, a maioria dos motoristas não pode dar-se ao luxo de comprar um veículo.
Çoğu şoförün araç alacak parası yok.
Ele devia estar na proteção de testemunhas! Devia estar a comprar jipes no cu de Judas do Nebrasca!
Adamın tanık korumada olup, ebesinin amındaki bir yerde kendine üst-baş kıyafeti satın alıyor olmalıydı.
Não o posso obrigar a comprar a minha droga, mas vai demorar muito tempo a encontrar outro fornecedor que lhe dê esta qualidade.
Sana uyuşturucumu zorla aldıramam ama senin bu kalitede mal alabileceğin başka bir bağlantı bulmak vaktini alacaktır.
Agora vais comprar as putas ao mercado ou quê, sacana?
Artık orospu almak için pazara mı gidiyorsun?
Mas, sabe, ando a juntar dinheiro para... comprar um apartamento, onde ele possa ter o seu quarto.
Ama bir daire satın almak için kendine ait bir odası olması için para biriktiriyorum.
Não te ia comprar nada, obviamente, mas... A minha malvada madrasta disse que, sendo nós companheiros de quarto, provavelmente deveria... é uma harmónica.
Şey ben sana bir şey almayacaktım tabii ki ama habis üvey annem dedi ki, hani oda arkadaşı falan olduğumuzdan muhtemelen...
Não é exatamente um escuteiro, mas conseguiu comprar esta garagem há dois anos.
İşinde gücünde biri değilmiş ama iki yıl önce bu garajı satın almayı başarmış.
Eles dão-te alta amanhã, posso comprar-te qualquer pizza de qualquer sítio que queiras.
Yarın çıkartıyorlar seni. İstediğin yerden istediğin pizzayı alacağım sana. Anlaştık.
Sabes, enquanto crescia, não tínhamos muito dinheiro para ir ao cinema ou comprar brinquedos.
Çocukken fazla paramız yoktu. Sinemaya falan gidip oyuncak alamazdık.
- Comprar pensos e água oxigenada.
Biraz bandaj ve peroksit almaya.
Comprar a mesa toda.
Koca bir masa aldınız.
Não podes pagar um quarto com vista, mas consegues comprar um relógio de 6000 dólares.
Manzaralı odaya paran yetmiyor ama 6.000 dolarlık saatin var.
Vamos lá, Sra. Xerife, vou comprar-te um.
Hadi Bayan Şerif. Alayım bir tane.
Mas não te atrevas a comprar-lhe pneus.
Ondan sakın tekerlek alayım deme ama.
Tenho que saber que haverá um momento onde poderei comprar a minha liberdade.
Özgürlüğümü satın alacağım günün geleceğini bilmeliyim.
Além disso, preciso de ganhar dinheiro para a minha família, comprar-lhes a liberdade.
Hem ailemin özgürlüğünü satın almak için para kazanmalıyım.
Anda a poupar para nos comprar a liberdade.
Para da alıyor. Özgürlüğümüzü satın almak için biriktiriyor.
Mas, George, se perderes este combate, não poderei comprar aquela rapariga, a Matilda.
Fakat George bu dövüşü kaybedersen Matilda adlı kızı satın alacağımı unutabilirsin.
Sr. Lea, de um cavalheiro para outro, gostaria de lhe comprar o rapaz.
Bay Lea bir beyefendi olarak sizden bu çocuğu bana satmanızı istiyorum.
Comprar-me o George?
George'umu satın almak mı?
O rapaz esqueceu-se do passe dele enquanto viajava para me ir comprar galos de combate.
Çocuk adıma dövüş horozu satın almak için dolaşırken belgesini unutmuş.
Podes comprar à Matilda uma cabana na minha quinta.
Matilda'ya çiftliğimde bir kulübe inşa edersin.
Quanto mais famoso eu for, maior será a probabilidade de poder comprar a minha liberdade.
Ünüm ne kadar yayılırsa özgürlüğümü satın almaya o kadar yaklaşacağım.
Achas que vais comprar a tua liberdade?
- Özgürlüğünü satın alabileceğini mi sanıyorsun?
Se o Tom Lea for morto, ele irá comprar o teu filho.
Tom Lea ölürse oğlunuzu o satın alacak.
Então, irei torná-lo tão rico, que irá ter que comprar uma carroça nova só para transportar os sacos do dinheiro.
O zaman seni öyle zengin yapacağım ki para çantalarını yüklemek için yeni bir araba satın alman gerekecek.
Quero comprar a Kizzy.
Kizzy'i satın almak istiyorum.
Poderá chegar o dia em que consigas comprar a tua liberdade.
Günün birinde özgürlüğünü satın alabilirsin.
Vou comprar a liberdade da Matilda e, depois, de todos os meus filhos.
Matilda'yı satın alacağım. Böylece bebeklerimin hepsi özgür olacak.
- Atear-lhes-ia fogo, dava-lhes um tiro na cara e ia comprar um saco de tacos. - O que é que tu farias?
- Sen ne yapardın?
Eu, é claro, tive que comprar o guarda-roupa deles.
Elbette giyim masraflarını da ben ödedim.
Você ligou a dizer que queria comprar um cão.
Bir köpeği almak için arayan sendin.
Não podemos comprar um escravo. Temos que fazer um escravo.
Köle satın alamazsın, köle yaratmak zorundasın.
Caso contrário, terei que comprar outro condutor.
Aksi takdirde başka bir sürücü almak zorunda kalacağım.
Sim, presumo que não teria de comprar outro condutor.
Evet, başka bir sürücü almak zorunda değilim sanırım.
Tenho que saber que chegará a altura em que poderei comprar a minha liberdade.
Kendi özgürlüğümü satın alabileceğim zamanın geleceğini bilmeliyim.