Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Cr
Cr Çeviri Türkçe
207 parallel translation
Irving Radovich, do "CR Photo Service".
Irving Radovich, CR Photo Service.
Sómente a nata da sociedade pode entrar alí.
İhtiyacın olan tek şey "cr me de la cr me".
Esta carruagem é uma CR-17 de Coney Island.
Bu vagon, CR-17. Coney adasından.
Sim! Sim!
Evet, evet CR-17.
CR-17 de Coney Island!
Coney Adası'ndan, kahretsin.
John Chr...
John Cr- - Kendini tanıt!
"Adeus, mundo cr...."
"Elveda zalim..."
Adiciona um "C-R" a isso, fica "Crap ( bosta )."
Başına "CR" ekle "CRAP" ( Tuzak ) oluyor.
É a terceira vez que te levantas.
Üçtür yerinden sıçrıyorsun.
Estandartes esvoaçando alegremente, homens bronzeados cantando energicamente, cavalos empinando-se...
Sancaklar rüzgarda dalgalanıyor, güneşte yanmış erkekler coşkuyla şarkı söylüyor, Atlar sıçrıyor, ayakkabılar vuruyor!
Formidável! Melhor que muitos campeões!
Görmeliydin, bir ceylan gibi sıçrıyor!
Agora limitados de alegria agora cheios de minhocas.
"Önce neşeyle sıçrıyorsun" "Sonra kurtçuklarca yeniyorsun"
Sua linha era forte e própria | para peixes pesados... e ele a segurou até ela ficar tão | retesada que espirrava gotas d'água.
Misinası sağlamdı ve büyük balıklar için yapılmıştı. Misinasını öyle gerginleştirmişti ki üzerinden su damlaları sıçrıyordu.
Depois, dá uma poderosa recta na bola, corre e toca na segunda, subitamente toca com a bola no adversário a cair.
Sonra blok yapıp koşuyor ve ikinci depara dokunuyor, sıçrıyor... koşucuya topla dokunup depar dışı bırakıyor.
- Saltavam... giravam...
Zıplıyorlardı, sıçrıyorlardı.
Só que me vim sangue. E o sangue ficou por todo o lado!
Yalnız, kan geliyorum ve kan her tarafa sıçrıyor.
Pegas na bola, saltas e enfias a bola no cesto.
Topu alıyorsun, sıçrıyorsun ve potaya bırakıyorsun.
- Porque estás a saltar tanto?
- Neden yukarı aşağı sıçrıyorsun?
Sabes, acho que ele nunca ultrapassou ter acordado naquela manhã da Natal, rodeado de batatinhas com uma rodela de ananás nas costas.
Bud, lütfen, sivilcen üzerime sıçrıyor. Anne, lütfen, sadece kızlara özel. onu başka bir yere gönderemez misin?
Está-se a espalhar. Apaga.
Olamaz, etrafa sıçrıyor.
Sentíamos o suor!
Üstümüze ter sıçrıyordu!
As garotas saltaram ao redor como gafanhotos... E eu agüentei, caminhei e segui agüentando.
Kızlar ortalıkta çekirge gibi sıçrıyordu ve ben yürüyordum, yürüyordum.
Olha para eles, todos alegres e contentes.
Bak hoplayıp sıçrıyorlar.
pelos céus, o sangue começa a sobrepujar minha sensatez.
Artık öfke beynime sıçrıyor.
- Os prémios saltam bem.
- Ödüller sıçrıyormuş.
Um dia come-se peru, e sem darmos por ela é os senhores a saltar e os gansos a pinocar.
Bir gün Noel'de hindi yersiniz, sonraki gün biliyorsunuz Lord'lar sıçrıyor ve kazlar yumurtluyor.
O wormhole é fixo no Quadrante Alpha, mas no Quadrante Delta, ele pula ao redor.
Solucan deliği Alfa Sistemi'nde sabit durumda,... fakat Delta Sistemi'nde oradan oraya sıçrıyor.
Estamos a entornar a comida toda.
Her yere yemek sıçrıyor
Eles chegam com poder de fogo suficiente para proteger os destruidores de planetas,... depois arrebentam com tudo e saltam de lá para fora.
Gezegen katillerini koruyacak kadar ateş gücüyle geliyorlar her şeyi yok edip başka yere sıçrıyorlar.
Coop salta...
Coop sıçrıyor!
Penso que o fluxo entre os Stargates foi redireccionado... algo como um relâmpago que salta de um ponto para outro a meio vôo.
Sanırım geçitler arasındaki madde akımı bir çeşit şimşek gibi... bir noktadan diğerine sıçrıyor.
Estão assustados como coelhos. Qualquer uniforme azul de algum polícia assustá-los-á.
Üniforma giyen veya mavi ışıklı olan bir şeyler gördüklerinde sıçrıyorlar.
Ele salta e tu não fazes falta.
Sıçrıyor ve sen faul atışını yapamıyorsun.
Lívido.
Kan beynine sıçrıyor.
Aquele som digital deixa mesmo ouvir os esguichos de sangue.
Bu dijital seslerde sanki kan senin üzerine sıçrıyor gibi.
Com o som digital até ouvimos os salpicos de sangue. Não percebo, Mel.
Bu dijital seslerde sanki kan senin üzerine sıçrıyor gibi.
Somos salpicados na fila da frente.
İlk sıradakilere kan sıçrıyor.
Lá vai o Michael, escorrega e cai, levanta-se de novo e volta ao jogo, salta, cai para trás, lança ao cesto e acerta!
Top Michael'da, kayıyor ve yere düşüyor, tekrar koridora giriyor, sıçrıyor, iniyor, atışını yaptı ve başarılı!
O que trago oculto no coração Saiu-me hoje pelos lábios
Kalbimde gizli kalan aşk Dudaklarıma sıçrıyor bugün
Salta... de um lado para o outro.
Birinden diğerine sıçrıyor.
Parece que estão a pulsar.
- Görünüşe bakılırsa, sıçrıyorlar.
E o Lenny "voador" descola.
Lenny sıçrıyor!
Nunca fiz isto, estou a sujar tudo!
Daha önce hiç yapmadım. Her yere sıçrıyor.
Está a espirrar para todo o lado!
- Her yere sıçrıyor.
Ao continuar a pingar, o impacto lançou gotas de sangue para cima.
Yere kan damladıkça yukarı doğru sıçrıyordu.
Saltar.
Sıçrıyoruz.
" O Clay está de costas.
Clay perdeyi aldı. Sıçrıyor!
Saltar para hiperespaço?
Hiperuzaya'mı sıçrıyor?
Consigo abanar-me.
Böyle sıçrıyorum.
Porque é que quando venho aqui, brigam comigo?
Neden buraya her gelişimde, üstüme sıçrıyorsun?
- Porque estás a saltar?
- Niye sıçrıyorsun?