English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Cûl

Cûl Çeviri Türkçe

40 parallel translation
A última localização confirmada do sujeito foi de uma chamada telefónica localizada num cûl-de-sac em LA.
Bahsi geçen kişinin bir telefon araması ile tespit edildiği son yer Los Angeles'taki bu çıkmaz sokak.
Talvez estejamos no cûl-de-sac errado.
Belki de yanlış yere geldik.
Mandei-vos para lá sob disfarce e vocês não só expuseram o Sr. Bartowski à Fulcrum mas também a toda a população do cûl-de-sac?
Sizi oraya gizli göreve yolladım ve Bay Bartowski'yi sadece Dayanak'a değil, neredeyse bütün bir sokak dolusu insana ifşa ediyordunuz.
Mas enquanto o disfarce da Agente Walker estiver intacto, quero que vocês fechem aquele cûl-de-sac, vigiem a Fulcrum, ver quem mais conseguem descobrir antes de fazermos o nosso ataque na célula deles.
Ama Ajan Walker'ın gizliliği bozulmadığı sürece sokağı kapatmanızı, Dayanak'ı izlemenizi onlara saldırmadan önce kimleri teşhis edebileceksiniz, bir bakmanızı istiyorum.
Sarah, Sarah, tu e o Casey têm que sair do cûl-de-sac imediatamente...
Sarah, Sarah, sen ve Casey, hemen sokaktan çıkmalısınız.
Talvez assentar num cûl-de-sac bonito como este?
Belki bunun gibi ufak bir sokağa yerleşeceğinizi mi?
Então estava a pensar se queres dar um salto ao velho cûl-de-sac esta noite.
Bu akşam eski sokağın oradan geçmek ister misin diye merak ediyordum. Neden?
Estar vestido com trapos quando foi apanhado. Viver num casebre.
yakalandığında çul giyiyordun Barakada yaşıyordun.
Pois se fossem feitos em Tiro e em Sidônio os milagres... que foram feitos em vosso meio, há muito tempo... elas se teriam arrependido sob o cilício e a cinza.
O mucizeler Sur ve Sayda'da yapılmış olsaydı,.. ... çoktan çul kuşanıp külde oturarak tövbe etmiş olurlardı.
Destrua-se toda a Palestina... pois que vem um rio setentrional... e cada um se protegerá nas suas cidades... e cada um urrará nas cidades... aos prantos.
Ey Filistinliler, eridiniz baştanbaşa, kuzeyden toz duman yükseliyor. Çul kuşanıyorlar sokaklarında. Damlarda, meydanlarda herkes feryat ediyor.
CUL-DE-SAC O BECO
ÇIKMAZ SOKAK
"e o sol ficou negro como o luto e a lua vermelha como sangue."
"ve güneş, keçi kılından yapılmış siyah bir çul gibi karardı ve ay kan rengine döndü."
Força de expressão.
Bir cul-de-sac.
Huntington Hills High, beija-me o cúl
Huntington Hills Lisesi, cehenneme!
Des-cul-pa!
Özüüür dilerim.
Directamente das ruas, os cul-de-sacs, palmas para the Brothas Stylz.
Sokaktan gelenler. Çıkmaz sokak demek istiyorum. Ellerinizi Brothas Stylz için kaldırın.
Eu não deixo o cul-de-sac por nada.
Yuvamı hiçbir şey için terk etmem.
Nunca saias do cul-de-sac.
Yuvanı asla terk etme.
Senhoras e senhores, o Garfield deixou o cul-de-sac.
Bayanlar ve baylar, yuvayı terk etti.
Cul de sacs.
Ölü nokta.
Sei que andas à procura de um novo fornecedor de heroína. Desde que perdeste aquele esconderijo de droga, os tipos de El Salvador...
Bak, yeni bir katran ithalatçısı aradığını biliyorum o zamandan beri "Cul-de-sac"'ı kaybettin, iş El Salvadorluların oldu.
Eu sei o que significa "cul".
Evet, o kelimeyi biliyorum.
Contusões são vastas erosões, grandes lesões que criam um beco sem saída.
Berelenmiş yaralar,'cul-de-sac'keseciği oluşturan geniş bir alanı kaplayan büyük lezyonlardır
Chamam-lhe cul-de-sac, mas é um beco sem saída.
Çıkmaz sokak diye tabir ederler, sonu yok.
Aquele cul-de-sac é um acampamento sexual.
Sıkılınan yere bak. Seks kampı gibiymiş.
Não tenciono fazer parte da tua pandilha dos falhados.
Açıkçası sizin Cul de Sac * takımınıza dahil olmak istemiyorum.
Convido-te a estares com a pandilha dos falhados.
Seni, Cul de Sac takımıyla takılmaya davet ediyorum.
Agri-cul-tor.
- Far-mer.
Mesmo no "cul-de-sac". Chutou com tanta força que até me fez doer a barriga. E depois?
O kadar fena tekmeledi ki benim mideme ağrı girdi.
Des-cul-pa ter men-ti-do, sete!
Az önceki yalandı! 7 hece!
Queres que enfie isto no teu cul?
Kıçına sokayım mı mösyö?
"E vi o sexto selo, " ei-lo, E o sol ficou escuro como um tecido preto "
"Kuzu altıncı mührü açınca güneş keçi kılından yapılmış siyah bir çul gibi karardı."
Localização : a noroeste da favela, no beco.
Lokasyon : favela kuzey-batı cul-de-sac.
Tudo o que se passou foi minha cul... Culpa tua.
- Kötüye giden her şey b-b-benim ha-ha...
Depois levava-as à nossa cul-de-sac, e apresentava as pessoas mais importante para mim.
Sonra bizim oraya götürüp sizi bu insanlarla tanıştıracaktım. Benim için en değerli olan insanlarla.
Podem seguir-nos para cul-de-sac, onde vivemos. Porque nós existimos!
Sokağa kadar takip edebilirsiniz bizi, orada yaşıyoruz.
Vejo-te de novo no cul-de-sac.
- Sokakta görüşürüz.
Sabes, o cul-de-sac está bem cheio. Mas há um monte de casas na periferia da cidade.
Bu sokak dolu sayılır ama şehrin dış mahallelerinde harika evler vardır.
Ouvi-te dizer no cul-de-sac que me odeias.
Dışarıda söylediklerini duydum, benden nefret ettiğini.
Estás a dizer que vamos ter luz no cul-de-sac?
Yani sokağa gerçek elektrik geleceğini mi söylüyorsun?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]