Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Digo
Digo Çeviri Türkçe
37,844 parallel translation
Digo-vos, está como novo.
Dedim size yeni gibi oldu.
Não digo que apenas os brancos acreditam nisso.
Sadece beyazlar buna inanıyor demiyorum.
E quando digo "único crime", é mesmo o único.
"Tek suçu" derken gerçekten tek suçunu kastediyorum.
Ouve o que te digo.
Beni dinle lanet olası.
Acredita no que te digo, se te dedicares totalmente a isto, verás que os dois anos passam num ápice e ele será libertado.
Bana inan, eğer kafanı dağıtırsan Mike'ın çıkması iki yıldan çok daha az gibi gelir.
Vais fazer isto por mim ou não? Eu digo-lhe.
Benim için bunu yapacak mısın, yapmayacak mısın?
Estás sempre a dizer-me que sou bonita e eu nunca te digo que és lindo.
Sen bana hep ne kadar güzel olduğumu söylüyorsun ama ben sana hiç ne kadar yakışıklı olduğunu söyleyemiyorum.
Digo para o fazer mais depressa.
Sadece daha hızlı yapmasını söylüyorum.
Porque é isso que vai acontecer. Digo-te que dentro de seis semanas podes pedir a liberdade condicional.
Sana 6 hafta içinde şartlı tahliye için uygun olacağını söylemeye çalışıyorum.
Mas, Sean, digo-te, ele vai reconsiderar.
Ama sana söylüyorum, kabul edecek.
Quem lhe diz que não contratei outra pessoa? Eu digo.
Beni kabul etmediğin için başka birini tutmadığımı kim söyledi?
Harvey, não digo que não gosto.
Hoşuma gitmedi demiyorum.
Faça isso e eu digo ao tribunal como acabou de me admitir que tentou envenenar o Mike.
Tutarsan ben de mahkemeye bana Mike'ı zehirlediğini itiraf ettiğini söylerim.
Não digo que a Gretchen não seja ótima.
Beni sakın yanlış anlama. Gretchen kötü olduğu için demiyorum.
Só digo que ela não és tu. - Quem é?
- Sadece bir sen değil.
- Eu digo-te.
- Haber veririm.
- Eu digo-lhe que vais a caminho.
Ona yolda olduğunu söyledim.
Eu digo que é e não estou a sugeri-lo.
Yapmanı söylüyorum. Önermiyorum.
Pode tentar reabrir este caso se quiser, Menina Zane. Mas digo-lhe, está a perder o seu tempo.
Yani eğer isterseniz davayı yeniden açabilirsiniz Bayan Zane, ama size şunu diyeyim... vaktinizi boşa harcıyorsunuz.
Não digo que não cometi erros e que não tenha cometido uns crimes.
Hata yapmadığımı söylemiyorum. Hatta belki de bir iki suç işlemiş de olabilirim.
- Digo-te isto como amigo.
Ben senin arkadaşınım. Ve diyorum ki- -
Eu digo, o que estamos a fazer para me tirarem daqui?
Beni çıkarmak konusunda ne yapıyorsunuz demek istedim.
E quando digo apanhar-te, tens de te lembrar do que fiz para o Harvey me ter prendido.
Bulmak derken, Harvey'nin beni buraya tıkması için yaptıklarımı hatırla.
Estás a ver, eu toco aqui e digo...
Yani buradan kalkıp ve şöyle derim...
Digo aos clientes que tens serviço de júri, ou assim, num caso de negligência médica num implante de pénis.
Müsterilere jüri görevine çagirildigini falan söyleyecegim. Penis nakli yanlis tedavi davasi.
Não digo mais nada.
- Başka bir şey söylemem.
Digo algo.
Birşey diyeceğim.
A maneira que reagi, digo, aquilo era errado, serei o primeiro a admitir isso.
Kendi başımın çaresine bakabileceğim, Yani, hataydı, kabulleniyorum.
Se não acreditam, como digo, tragam cá os não crentes, e certificamos-nos de que concordam que existe um problema grave.
Her zaman söylüyorum : Varlığına inanmıyorsanız bize gelin. Büyük bir sorun olduğuna sizi ikna edeceğimizin garantisini veriyoruz.
Eu digo-vos aquilo que querem saber! - Espera.
Az bekle.
Seja como for, eu digo-te o que está a arder : a minha uretra.
Herneyse, yangın nerede biliyor musun : İdrar yolumda.
Podes desligar a música para ouvires o que eu digo?
Söylediklerimi duymak için müziği kapatabilir misin?
Deixem dizer o seguinte. Digo-o em tom de brincadeira e tudo o mais, mas aqui fica o aviso.
Şunu söyleyeyim, şu an gülüyorum ve dalga geçiyorum, ama sizi uyarmak isterim.
Não estou zangado com eles, mas digo-vos desde já que, se forem apanhados, levam uma multa de 300 dólares.
Onlara kızmadım ama söylemeliyim ki yakalanırsanız 300 dolar ceza yersiniz.
É o que te digo.
Uyarıyorum.
E digo que faremos o melhor que pudermos.
Elimizden geleni yaparız diyorum.
Eu digo : "Bem, é a Scooba Tech."
"Scooba Tech" diyorum.
Mas digo-vos o seguinte, nada de faltas pessoais.
Ama şunu belirteyim, şahsi faul yapmayacaksınız.
A menos que nos comeces a dizer tudo sobre a D-77, a tua sorte ainda vai piorar. E sou eu que to digo.
Hey, D-77 ile ilgili ne biliyorsan anlatmaya başla, yoksa talihin çok daha kötüye gitmeye başlayacak, benden söylemesi.
Digo, está morto. Mas melhorará.
Aslında, öldü, ama iyi olacak.
Fazes aquilo que eu te digo.
Benimkini yap.
Então, quando te digo que não está pronto é porque, se saires com ele agora, irás morrer!
Sana kostümün hazır olmadığını söylüyorsam bu demektir ki, dışarıya şimdi çıkarsan ölürsün.!
Digo como um elogio.
Bunu bir iltifat olarak söylüyorum.
Digo-te assim que tiver esfolado o crocodilo, mas primeiro... Terei de me contentar contigo.
Kendi ellerimle timsahın derisini yüzdükten sonra sana haber veririm ama şimdilik seninle yetinmek zorundayım.
Depois digo-te como correu.
Neler olduğunu sana haber veririm.
Quem me dera que fosse a primeira vez que digo isto.
Keşke bu soruyu ilk defa soruyor olsaydım.
Já digo isso há 30 anos!
Ben de bunu 30 yıldır söylüyordum!
Bem, digo-te já que há coisas piores do que isso.
- Aynısını çocuklarıma da yaşatmayacağım.
Digo...
Derim ki...
É como digo sempre...
Her zaman dediğim gibi :
Digo que alinhámos, mas não tínhamos escolha.
Benimsedik diyorum.