Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Dil
Dil Çeviri Türkçe
2,924 parallel translation
Na pergunta da língua, isso é um...
Yabancı dil sorusuna...
Agente de seguros bilingue.
İki dil bilen sigortacı.
ele explicou que era um projecto de linguagem eimediatamente percebi a relevância cientifica.
Bunun bir dil araştıması olduğunu açıkladı. Ben de bunun bilimsel önemini anında anlamıştım.
eu tinha um senso instintivo havia qualquer coisa aqui que não estava bem, esta não é a forma de ensinar linguagem infantil ou interages com a criança ou ensinas qualquer linguagem.
İçimden bir şey burada büyük eksikliklerin olduğunu söylüyordu. Bir çocuğa bu şekilde dil öğretilemezdi. Bu şekilde davranılmaz,... kimseye bir dili böyle öğretemezdiniz.
parte de mim não queria que ele aprendesse linguagens.
Bir parçam onun dil öğrenmesini istemiyordu.
ele era menos com linguagem depois ele era só ele.
Dil ile birlikte yegane kişiliğinden daha azıydı.
apenas fizeram uma só experiência determinar como os macacos conseguem comunicar com os humanos usando linguagem.
Maymunların dil ile insanlarla iletişim kurup kuramayacaklarını anlamak için eşsiz bir deney yapıyorlar.
não quis saber durante algum tempo sobre a linguagem, não me dizia nada.
Bir süre sonra, bu dil muhabbetinden sıkılmıştım. Önemsemiyordum.
Fazias tiro ao prato com sete anos, eras cinturão negro aos 13 anos, e quando te formaste na London School of Economics, falavas fluentemente cinco línguas.
Daha 7 yaşındayken tüfekle atış yapıyordun. 13 yaşında kara kuşak sahibi oldun. Londra Ekonomi Üniversitesi'nden mezun olduğun sırada 5 dil biliyordun.
Eu falo oito línguas.
8 dil biliyorum...
O outro lado da fronteira linguística?
Dil ayrımının başladığı yer mi?
Jensen é um escritor premiado de vários livros de não ficção, incluindo "Uma Linguagem Mais Antiga Que as Palavras" e "Cultura do Faz de Conta".
Jensen, "Kelimelerden de Eski Dil" ve "Sahte Kültür" gibi birkaç kurgu dışı kitabın yazarıdır.
Uma das ânforas, em particular, tem inscrições detalhadíssimas, mas numa linguagem totalmente desconhecida, pelo menos por mim.
Özellikle bir amfor büyük bir titizlikle işlenmiş ama yazıda kullanılan dil bilinmiyor. - En azından ben bilmiyorum.
Começa um perfil linguístico.
Bir dil profili başlat.
Isto é um réptil? O que é isto?
O dil nereye giriyor öyle?
Os americanos coloniais falavam sem supressão do "r" numa variedade de dialectos regionais. Escocês, irlandês,
Koloni dönemi Amerikalıları bölgesel lehçelerin karışımı bir dil konuşuyordu.
Artes orais.
Dil sanatları.
Linda, educada, fala três línguas. E tenho o disfarce perfeito.
Güzelsin, eğitimlisin ve üç dil biliyorsun.
Como sabia que sou trilingue? Não, obrigada.
Bekle bir saniye, üç dil bildiğimi nereden biliyorsun?
Ovos mexidos com língua.
Yağda yumurta ve dil. Ne kadar güzel.
A desilusão é recíproca.
Güzel surat, keskin dil...
Fala quatro línguas.
Dört dil konuşuyor.
Ele e o Paddy foram expulsos da escola primária.
Bu adam ve Paddy dil okulundan birlikte atılmışlar.
Apesar de uma criatura da natureza, o homem só tem cultura, quando ele domina uma linguagem.
Doğada yaşayan bir yaratık olsa da,... işin içine dil öğesi girince İnsan kültürel bir varlık olur.
É uma linda linguagem.
Çok güzel bir dil.
Isso e uma língua rápida.
Hem para hem de becerikli bir dil lazım sanırım.
Disse que eras uma das melhores alunas de línguas e que éramos idiotas em não recrutar-te.
Senin en parlak yabancı dil öğrencilerinden olduğunu ve seni işe almamanın aptallık olacağını söyledi.
Teve três aulas de idiomas com o Ramsay.
Ramsay'dan üç dil dersi almış.
Há uma parte que estipula que a Assistente-Chefe Johnson não se preocupou com o bem-estar do Terrell Baylor quando ela o deixou.
Şef Johnson, Turrell Baylor'ı başına gelecekleri önemsemeden eve bıraktığında şartları belirlenen bir dil var.
"Parte" é a palavra mágica.
Dil büyülü bir şeydir.
É regional, mas aqui... Boca aberta, pouco de língua.
Bölgesel bir şey ama, burada biraz ağız biraz dil.
Passei meia hora tentando mudar a decisão dela. Mas ela tomou a decisão.
Fikrini değiştirmek için yarım saat dil döktüm ama kararını vermişti.
A língua reconhece 4 grandes grupos de paladar, o salgado, o doce, o ácido, o amargo, e tem mais de 10000 papilas gustativas, cada uma com ligação directa ao centro de prazer do cérebro, disparando endorfinas.
Dil, dört ana tat grubunu algılar- - tuzlu, tatlı, acı, ekşi- - ve üzerinde 10 binden fazla tat tomurcuğu vardır, hepsi de direk olarak... beyindeki zevk merkezine bağlıdır, ve endorfin salgısını tetiklerler.
Não foi minha intenção contestar o Robert.
Robert'a dil uzatmak istememiştim.
Fala quatro idiomas e é pianista.
Dört dil biliyor. Ayrıca konser piyanisti.
É uma língua morta.
Ölü bir dil.
- O osso "hióide" foi partido.
Dil kemiği kırılmış.
Elas foram feitas para comunicar com linguagem...
Kadınlar dil aracılığıyla iletişim kurmaya programlıdır.
Que bela linguagem!
Çok güzel dil!
Não queres comer, então queres saber? Porque não aprendemos a falar uma nova língua?
Pekala, yemek istemediğin açıkça belli o yüzden yeni bir dil öğrenmek için önümüzde bir engel yok.
Acho que temos aqui uma certa barreira de lingua.
Sanırım dil sıkıntısı yaşıyoruz biraz.
Faz uma análise da grafia.
Tam bir dil analizi yap.
A linguagem usada é inconsistente para alguém com 15 anos, presa durante 7 anos.
Kullanılan dil 7 yıldır esir tutulan 15 yaşında birininkine benzemiyor.
É uma bela língua.
Guzel dil.
Eu ia contar, mas havia tantas línguas na minha boca.
Bahsedecektim ama ağzımda çok fazla dil vardı.
Depois recebi novas instruções do próprio Senhor na sua língua favorita, o inglês.
Fakat sonra bana Tanrıdan en sevdiği... dil olan İngilizce vahiy geldi.
A linguagem faz com que os homens deixem de ser computadores isolados para serem computadores em rede, que partilham informação.
Dil insanları bağımsız bilgisayarlardan bilgi paylaşabileceğiniz ağ tabanlı bilgisayarlara dönüştürür.
Foi muita língua de mulher.
Amma dil kullandı!
Número nove na lista de línguas, da David.
David Yabancı Dil Listesi'nde 9 numara.
- Será a língua.
- Dil o zaman.
- A mãe diz que não devo.
- Annem dil çıkarmak ayıp diyor.