Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Dis
Dis Çeviri Türkçe
5,615 parallel translation
Dis quelque chose en français.
Fransızca bir şeyler söyle.
Dis-me tu.
- Sen söyle.
Dis-me.
Söylesene.
Sua Santidade está apreensivo com política externa de França.
Papa hazretleri Fransa'nin dis politikasinin gittigi yönde endiseli.
É uma Ordem fechada.
Bu dis dünyaya kapali bir tarikat.
Um dos meus homens disse que não têm dentes.
Elemanlardan biri cesetlerde diş olmadığını söyledi.
Disse que te apanhou na casa de banho parado, com a escova de dentes na mão a olhares para o espelho.
Banyodayken, elinde diş fırçası, boş boş aynaya bakarken yakalamış seni.
"Des-astre" como na palavra Grega para "má estrela."
İngilizcedeki felaket ( dis-aster ), Yunanca "kötü yıldız" anlamına gelir.
Vou buscar a tua mala e tu vais buscar a tua escova de dentes e o pijama.
Ben gidip senin bavulunu getireyim. Diş fırçanı ve pijamalarını getir.
O que nos leva ao seguro dentário. Em termos gerais...
Bu da bizi "diş sigortası" na yönlendiriyor.
Mete isso debaixo da almofada e a fada dos dentes deixa-te uma moeda.
Ş imdi onu yastığının altına koy... diş perisi sana bir peni bırakacak.
A fada dos dentes não existe, idiota!
Diş perisi falan yok, aptal!
Bem, a minha pasta de dentes e escova estão lá.
Diş fırçamla macunum da orada kaldı.
Tinhas todos aqueles dentes e aquelas garras...
Şu büyük diş ve pençelerinle yaptın bunu.
Costumávamos arranjar latas de O.E., cortá-las e fazer dentes de ouro com elas.
Çok erken içmeye başladık 12 yaşında falandık Old English bira tenekelerini kesip altın takma diş yapardık.
Depois de 90 dias, tens benefícios médicos, odontológico e pensão.
sağlık, diş, emeklilik gibi.
Tirar a pasta de dentes da sanita?
Diş macunu izlerini çıkart.
Que tipo de doce fada dos dentes é essa?
Ne biçim diş perisi bu böyle?
CORPO HUMANO
İNSAN BEDENİ İSKELET VE DIŞ GÖRÜNÜM
Olho por olho, por assim dizer.
Göze göz, dişe diş.
Onde estão as escovas de dentes?
Diş fırçaları nerede?
Pasta de dentes, escova, na tua boca, já.
Diş fırçası, diş macunu. Hemen ağza, hemen.
Levon, usaste a minha pasta de dentes outra vez?
Levon, yine diş macunumu mu aldın?
- Por isso voltei para a ilha, e voltei a estudar e tornei-me Higienista Oral.
- Evet. Ben de o yüzden Island'a taşındım ve ardından okula gidip diş hijenisti oldum.
A Bíblia diz "olho por olho".
İncil'de bu "dişe diş, kana kan" olarak geçer.
Por uns dentes a mais, consegui isto.
Bunu almak için fazladan birkaç diş daha sökmem gerekti.
Aqui estão 7 dentes do homem que matou a miúda.
Bunlar kızı öldüren adamdan söktüğüm yedi diş.
"O teu olho não vai ter piedade, vida pela vida. Olho por olho, dente por dente."
"Ve gözlerin merhametten yoksun kalacak, cana karşı can alınır göze karşı göz ve dişe karşı diş."
Creme para dentadura Poligrip.
Poligrip takma diş merhemi.
- "É como ir ao dentista."
- Diş hekimine gitmek gibi.
NADA DE REALIDADES ALTERNATIVAS
"DIŞ GERÇEKLİK YASAK" - Teşekkürler.
- ou a sofrer com uma dor de dentes.
Ya da diş ağrısı gibi titreyerek.
Como assim, registos dentários?
Ne demek diş kayıtları?
quanto aos registos dentários? E quanto às impressões digitais?
Peki ya diş kayıtları?
Concede-lhe o colar de aparelhos desconhecidos.
Ona sahipsiz... diş teli kolyesi bahşedin.
Sou a fada do dentinho.
Diş perisiyim.
Os registos dentários e médicos identificaram os seis. Todos adultos, homens e mulheres de diferentes idades, etnias, estados.
Medikal diş kayıtları 6 kişinin kimliğini belirledi ; yetişkin kadın ve erkekler yaşları, etnik kökenleri farklı ;
Passaste o fio dental ontem?
Gece diş ipini kullandın mı?
- Tornei-me técnica de higiene dentária.
- Diş hekimi olmaya karar verdim.
Devia era voltar para o trabalho, onde é seguro, onde gostam de mim e as pessoas têm dentes a precisar de serem limpos e eu sei fazer isso.
İnsanların beni sevdiği, güvenli diş temizliği yaptığım işime dönmeliyim. Nasıl yapacağımı biliyorum.
Se calhar, não devias mexer em equipamento dentário sob esse efeito.
Kafan güzelken, diş hekimi aletlerini kullanmamalısın.
És muito boa a limpar dentes.
- Diş temizleme konusunda baya iyisin.
O que acontece no consultório do dentista fica no consultório do dentista.
Diş hekimi muayenehanesinde olanlar, diş hekimi muayenehanesinde kalır.
Estás a dizer que só pode acontecer no consultório do dentista?
Yani sadece diş hekimi muayenehanesinde olabilir diyorsun, öyle mi?
- E uma escova de dentes?
- Diş fırçası?
Mr. Stein, não encontraram vestígios de ADN seu na escova de dentes do Kasim.
Bay Stein Kasim'in diş fırçasında DNA'nıza rastlanmadı.
Mas não é invulgar. E, como tínhamos a amostra de Mr. Stein para cruzar, se ela estivesse na escova de dentes, teria aparecido.
Beklenmedik bir şey değil ve Bay Stein'ın örneğini eşleştirdik diş fırçasında olsaydı ortaya çıkardı.
A escova de dentes não era do Kasim.
Diş fırçası Kasim'in değildi.
Precisamos do ADN do tipo e um molde dos seus dentes.
Bu herifin DNA'sına ve diş izlerine ihtiyacımız var.
O ADN foi mais rápido, não precisamos da impressão dos dentes.
DNA sonuçlarıyla baya yol aldık, diş izlerine ihtiyacımız yok artık.
A impressão de outros dentes?
Diğer diş izlerine falan.