English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Dodó

Dodó Çeviri Türkçe

40 parallel translation
Ouça, sua dodó parva.
Bana bak, aptal şey.
Aqui está Elisa, e atrás dela, Claudia, a nossa filha Claudia... com o seu marido Dodó.
Bu Elisa, onun arkasındaki Claudia, kızımız Claudia, ve onun kocası Dodó.
Porque não atiras com uma meia pela janela e tenta apanhar o último dodó?
Bir çorabını pencereden sallandırıp son dodo kuşunu da haklamayı denesene.
Gosto de pensar que sou o último dodó, Peg.
Son dodo kuşunun ben olduğuma inanıyorum Peg.
Um saquinho de trigo picado, torrada ao vapor e ovo de dodó.
Bir kase kadar parçalanmış buğday, buharda pişmiş tost ve dodo yumurtası.
- Acho que o dodó está extinto.
- Ama dodo'ların neslinin tükenmiş olması lazım.
Protejam o modo de vida do dodó.
Dodo yaşam tarzını koru.
Um dodó.
Dodo mu?
O Dodó, o Tolo-Frágil, o Escarnecedor-de-Biólogos-Riscado.
Dodo kuşu, çıtkırıldım sakarlar, çizgili biyolog fareleri.
Santo Dodó do Lesoto!
Lesotho dodo kuşu aşkına!
Agora ouve, Dodó, lá por seres da cidade, não significa que não sejas um de nós.
Dinle, papağan, senin şehirden olman bizden biri olmadığın manasına gelmez.
Um Dodó, diz?
Dodo kuşu mu?
Anda, pequena dodó.
Gel minik dodo.
Dá-me cá esse dodó!
Dodoyu geri ver!
Algum cientista rival ciumento deve ter tentado fugir com a dodó.
Kıskanç, rakip bir bilim adamı dodoyu kaçırmak istemiş olmalı.
Um dodó verdadeiro!
Gerçek bir dodo!
Ajudei a encontrar o dodó.
Dodoyu bulmasına yardım ettim.
Não, sabe, não há nada mais importante para um pirata que o seu dodó de confiança.
Bildiğiniz gibi bir korsan için sadık dodosu kadar önemli bir şey yoktur.
Ele escondeu a dodó.
Dodoyu saklamış.
E especialmente, com a sua querida pequena dodó.
Özellikle de sevgili dodonuzla.
Vou buscar a dodó, Vossa Majestade.
Dodoyu getireceğim majesteleri.
Ela gosta muito de animais exóticos e pensei que se lhe desse a dodó, talvez ela gostasse de mim.
Egzotik hayvanlara karşı zaafı var ona dodoyu verirsem benden hoşlanır diye düşündüm.
Posso ter um corpo de uma mulher fraca e débil, mas tenho a alma e o coração de quem quer realmente a dodó.
Zayıf ve çelimsiz bir vücudum olabilir ama o kuşu çok ama çok arzulayan bir kalp ve ruha sahibim.
"Dodó com laranja"?
Portakallı Dodo Kuşu mu?
A dodó vai a caminho, num instante.
Dodo derhal geliyor.
E a dodó é um prato muito gordo.
Ayrıca dodo çok şişmanlatan bir yemektir.
Dá-me a minha dodó!
Dodomu bana ver!
A dodó está fora no menu.
Dodo menüden çıkarıldı.
Vá lá, pequena dodó.
Hadi minik dodo.
A minha dodó!
Dodo kuşum!
Também matei o Kennedy, o Lincoln e o último dodó.
Kennedy'yi, Lincoln'ı ve son dodo kuşunu da ben öldürdüm.
Dodó.
Dodo.
Sai de cima desse Dodó imediatamente!
Hemen o aptal kuşun üzerinden in.
Este ano o Dodó, no próximo ano : o Unicórnio.
Bu yıl, Dodo. Sonraki yıl, Unicorn.
Porque aquilo do pássaro Dodó...
Çünkü Dodo kuşu...
Então não andas a clonar o Dodó.
- Yani Dodoları çoğaltmayacaksın, öyle mi?
Imensos animais, do dodó ao pombo-passageiro, que foi a ave mais abundante na Terra, até ao tigre-da-Tasmânia, também conhecido com tilacino O alca-gigante, a cuaga, a moa.
Dodo'dan, dünyada en çok bulunan kuş türü olan göçmen güvercine, Tazmanya kurdu olarak da bilinen Tazmanya kaplanından büyük penguene, quagga'ya, moa'ya kadar bir sürü hayvan.
Ele existe mesmo. Ele e o seu gato fedorento e a sua ave dodó.
Kokuşmuş kedisiyle ve tuhaf kuşuyla birlikte yaşıyor.
Dodó.
D-O-D-O.
O Dodó.
Dodo, aptal şey.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]