Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Dois
Dois Çeviri Türkçe
137,139 parallel translation
Nenhum dos dois é mau.
İkisi de fena değil.
Passei os últimos dois dias a matutar sobre isso.
Son iki günümü buna kafa yormakla geçirdim.
O médico diz que posso ir para casa daqui a dois dias.
Doktor iki gün sonra eve gidebileceğimi söylüyor.
- Significa, meus senhores, que as maiores generalizações científicas, as leis de Sir Isaac Newton, recebem a primeira grande alteração em mais de dois séculos.
– Şu anlama geliyor... Bütün bilimsel genellemelerin en büyüğü Sör Isaac Newton'un yasaları 200 yıldan fazladır ilk defa büyük bir değişikliğe uğradı.
Se insistes que as piores disputas entre nações em guerra têm solução, não podem dois velhos amigos fazer as pazes?
Ama savaşan iki ülke arasındaki en kötü anlaşmazlıkların çözülebileceğinde ısrar ediyorsan iki eski dost da barışamaz mı?
Nos próximos dois dias, ouvirão os académicos alemães mais proeminentes, que vos mostrarão exactamente como fomos enganados por um enorme "bluff".
Önümüzdeki iki gün boyunca Almanya'nın en önde gelen akademisyenlerini dinleyeceksiniz. Muazzam bir blöfle nasıl hepimizin gözünün boyandığını size gösterecekler.
Faltam dois minutos.
İki dakika.
- Um, dois, três.
- Bir, iki, üç.
Preocupa-me que nenhum dos dois dê valor à gravidade da situação.
İkinizin de bu durumun ağırlığının farkında olmadığından endişeleniyorum.
Pouco mais de dois anos.
İki yıldan biraz fazladır.
Para me provares isso, tirar-me-ás daqui, pelo menos um ou dois meses, e em breve.
Bunu kanıtlamak için beni buradan uzağa götüreceksin en az bir iki aylığına, yakın zamanda.
Não. Dois jovens como nós?
Bizim gibi iki genç fidan mı?
A sua esposa está na linha dois.
Karınız ikinci hatta.
Muito bem, nos próximos dois dias vou escolher uma equipa de 12 mulheres para fazerem de lutadoras na televisão.
Tamam, önümüzdeki iki gün TV'de güreşçiyi oynayacak 12 kadın seçeceğim.
Talvez goste demasiado dos dois.
Ya da ikisini de çok beğendim.
Com um peso de cinquenta e dois quilos...
Ağırlığı... elli iki kilo...
Um, dois, três.
Bir, iki, üç.
Se as piores disputas entre nações em guerra têm solução, não podem dois velhos amigos fazer as pazes?
Savaşan iki ülke arasındaki en kötü anlaşmazlıkların çözülebileceğinde ısrar ediyorsan iki eski dost da barışamaz mı?
Dois?
İki?
Veem tomates em algum dos dois?
ıkisinden birinde taşak görüyor musunuz?
Há dois tipos de dança.
ıki tip dans vardır.
- Preciso de dois mil dólares.
- Bana 2.000 dolar lazım.
Dois mil dólares?
2.000 mi?
- Trouxe os dois mil dólares?
- 2.000'i getirdin mi?
... dois, três, vai!
... iki, üç, şimdi!
Um, dois, três, vai!
Bir, iki, üç, şimdi!
E nós os dois também.
İkimiz de güvendeyiz.
Sem a igreja, estamos de volta ao Blue Cat e ao clube e eu não sei se os dois conseguem dar-nos o que falta.
Kilise olmadan elimizde Mavi Kedi ile kulüp kalıyor ve paranın geri kalanı için bu ikisi yeter mi, emin değilim.
Falamos daqui a um dia ou dois?
Yarın veya ertesi gün haberleşir miyiz?
Com os conhecimentos dele, pode transformar 906 mil em 1,5 milhões em dois anos, facilmente.
Bağlantıları sayesinde 906.000 doları kolaylıkla iki yılda bir buçuk milyona çıkartabilir.
Um, dois...
Hazır mısın? Bir, iki...
Provavelmente os dois.
Muhtemelen ikisi de.
No primeiro ano, o Bruce perdeu 300 mil em dois dias devido a esquilos.
İlk yılımızda, Bruce 300.000 doları iki günde sincaplara yedirdi.
- Mas só nós os dois vamos demorar dias.
Ama sadece ikimiz yaparsak günler sürer.
Tivemos um acidente nas docas há duas noites e morreram dois homens, ainda estou um pouco perturbada.
İki gece önce iskelede bir kaza yaşandı ve iki adam öldü, o yüzden biraz gerginim.
Sei que só tenho mais dois anos do que tu e que és muito mais inteligente do que eu...
Sadece iki yaş büyüğün olduğumu biliyorum ve benden çok daha zekisin...
Se precisa dos bombeiros, prima dois.
İtfaiyeye ihtiyacınız varsa, ikiyi tuşlayın.
Levou dois tiros.
İki kurşun yemiş.
Mas antes de o fazer, talvez fosse boa ideia sentarmo-nos e falarmos sobre os pormenores dos últimos dois dias para ver se te conseguimos safar disto.
Ama sormadan önce seninle baş başa verip son iki güne dair bütün detayların üzerinden geçsek de seni bu işten kurtarmanın bir yolunu bulmayı denesem daha iyi olur diye düşündüm.
Já perdi dois.
Ben de iki tane kaybettim.
Nem todos têm um bom coração como vocês os dois.
Herkes sizin gibi iyi kalpli değil.
Levou dois tiros, perdeu imenso sangue.
İki yerinizden vuruldunuz, çok fazla kan kaybettiniz.
Este autocarro sai daqui a dois minutos.
Otobüs iki dakikaya kalkıyor.
Vamos usar este tempo para falar do que se passa entre vocês os dois.
Biz de bu süreyi sizin hakkınızda konuşurak değerlendirelim.
- Dois meses.
- Bir iki aydır.
Ouve, estão dois biberões no frigorífico.
Dolapta iki şişe var.
- Fraldas, toalhitas, dois...
- Bebek bezi, ıslak mendil, şu iki...
Dois lingotes grandes.
Bar, hem de iki büyük bar.
É preciso que dois gerentes façam o scan das impressões ao mesmo tempo.
Bunu yapmak için iki yöneticinin aynı anda baskılarını taraması gerekir.
Três, dois, um.
Üç, iki, bir.
- Dois recuos.
- İki kez kaldı.