Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Dotá
Dotá Çeviri Türkçe
39 parallel translation
Mas agora vou ligar esse raio àquele corpo, e dotá-lo de vida.
Ama şimdi bu ışını bu bedene yöneltecek ve onu yaşamla dolduracağım.
- Bem... é claro que não tenho o benefício da tua experiência, mas tenho dificuldade em convencer-me de que Deus tenha criado um ser ignorante sem dotá-lo de algumas virtudes.
- Ben... Elbette, bende senin tecrübenin avantajı yok. Ancak Tanrı'nın böyle fena bir varlığı ona bazı erdemler bahsetmeden evrene takdim etmiş olabileceğine kendimi inandırmakta güçlük çekiyorum.
Bem, é um facto comprovado que os homens casam-se sempre com as mães... metaforicamente falando... o seu favoritismo é apenas uma tentativa de criá-la de forma a dotá-la com atributos para atrairem nada menos do que um homem sólido e confiável.
Mecazi manada erkeklerin her zaman onların.. ... anneleriyle evlendiği kanıtlanmış bir gerçek olduğundan dolayı babanın kızını kayırması en azından sağlam karakterli ve güvenilir bir erkeği çekecek nitelikleri kızına sağlayacak tarzda onu yetiştirmek için bir çabadan ibarettir.
"O presente das deusas a Hippolyta dota a mulher que o usa com poderes transcendentes".
"Tanrıçanın Hippolyta'ya hediyesi, onu giyen kadına üstün güçler verir"
Em agosto de 2011, um torneio com o jogo de estratégia online Dota 2 ocorreu em Colónia, Alemanha.
Ağustos 2011'de Almanya'nın Köln kentinde popüler strateji oyunu Dota 2'nin bir turnuvası düzenlendi.
Um milhão de dólares por ganhar no Dota!
Dota'yı kazanmaya 1 milyon dolar!
O dia em que me tornei num adulto foi o dia em que comecei a jogar Dota.
Yetişkin birine dönüştüğüm gün, Dota oynamaya başladığım gündür.
E um dos jogos que realmente liderou o caminho foi o Dota.
Ve gerçekten başı çeken oyunlardan birisi Dota.
Dota é uma espécie de combinação de futebol e xadrez. Dota é uma espécie de combinação de futebol e xadrez.
Dota futbolun ve satrançın bir çeşit karışımı.
Provavelmente seria assim que explicaria o Dota a alguém que não conhece o jogo.
Sanırım Dota'yı bilmeyen birine böyle açıklamaya çalışırım.
O Dota é um jogo de oportunidades.
Dota bir momentum oyunu.
Eu diria que Dota é um estilo de vida.
Dota bir yaşam tarzıdır diyebilirim.
Dota é um jogo que nos une a todos.
Dota herkesi birleştiren bir oyun.
Então eu uso a minha competividade e alimento-a com o Dota.
Bu yüzden rekabetçiliğimi kullanıyor ve onu Dota'yla doyuruyorum.
Ele disse isso quando era muito novo, muito antes do Dota chegar.
O bunu çok genç bir yaştayken söyledi, Dota hiç ortaya çıkmadan önce.
Ela é da equipa feminina de Dota em Singapura.
Singapur'daki kız Dota takımından.
Ela deixou de impedi-lo de continuar a jogar Dota.
Dota oynamasını engellemeyi bıraktı.
Isso é para o vencedor, um milhão de dólares por ganhar no Dota!
Bu, kazanan için, Dota'yı kazanmaya 1 milyon dolar!
Dota, o jogo que tenho jogado durante 5 anos.
Dota, 5 yıldır oynadığım oyun.
Além disso, a disposição disto parece-se mesmo com o mapa do Dota, se for visto por cima.
Artı, buradaki tüm kurulum eğer dikkatlice bakarsanız tıpatıp bir Dota haritasına benziyor.
Aqui estão algumas das melhores equipas de Dota do mundo.
Burada, dünyanın en iyi Dota takımlarından bazıları var.
Dota é para a China o que Starcraft é para a Coreia.
Kore'de Starcraft insanlar için ne ise, Çin'de de Dota o.
As raparigas querem namorados que sejam jogadores de Dota.
Kızlar, erkek arkadaşlarının Dota oyuncuları olmalarını istiyor.
E eu dizia, tipo, "No Dota, há sempre uma nova montanha para escalar."
Ve ben de dedim ki : "Dota'da her zaman tırmanacak yeni bir dağ vardır."
Eu ficava a subir e a descer umas escadas e começava a correr e levantar uns pesos, só para comparar isso com o Dota, como se fosse uma metáfora e tal.
Merdivenler vardı, onlardan inip çıktım. Koşuşturup durdum, ağırlıklar kaldırdım. Sırf metafor yoluyla Dota'yla bağlantı kurabilmek için.
É óbvio que eles querem provar que as equipas chinesas são as melhores do mundo.
Bu yüzden, haliyle, Çin Dota'sının halen diğerlerinin bir çıta üstünde olduğunu kanıtlamak istiyorlar.
A EHOME é uma das organizações chinesas de Dota mais antigas.
EHOME en eski Çin Dota organizasyonlarından biri.
A EHOME terminou o ano como a melhor equipa na história do Dota.
EHOME o yılı Dota tarihinin en iyi takımı olarak tamamladı.
A escola não reconhecia a competição de Dota como uma justificação válida.
ve düzgün bir mazeretiniz olmadan sınavları kaçırdığınızda, okul Dota müsabakasını geçerli bir sebep olarak kabul etmiyor.
É o que eu penso no Dota.
Dota hakkında böyle düşünüyorum.
Quando ele apareceu na cena do Dota pela primeira vez, ele parecia uma criança de 12 anos.
Dota'ya ilk başladığında, 12 yaşında bir çocuk gibi görünüyordu.
Ele estava em casa, a jogar Dota.
Evinde oturuyor ve, işte, Dota oynuyordu.
O Clinton é o Rocky Balboa do Dota.
Clinton, Dota'nın Rocky Balboa'sı gibi.
Então eu vejo-o como um irmão do Dota.
Onu Dota kardeşim olarak görüyorum.
Estou sempre disposto a ajudar pessoas novas neste ambiente.
Dota'da yeni başlamış herkese yardım etmeye hazırım.
Tipo, quais são os benefícios de jogar Dota profissionalmente, quanto posso ganhar com isto, e quanto tempo tenho de dedicar a isto para ficar a cem por cento, por isso...
Profesyonel olarak Dota oynamanın faydalarıyla ilgili, bu işten ne kadar kazanabileceğimi, ve kazancımın yüzde yüz olması için ne kadar uğraşmam gerektiğini, yani...
Eu ouvi que o meu filho trabalha nesta coisa do Dota.
Oğlumun şunu dediğini duydum bu şeyde, Dota'da çalışıyormuş.
Estamos agora no último dia do campeonato de Dota 2, o International.
International Dota 2 şampiyonasının son günündeyiz.
"Dendi, o Milionário do Dota 2"
"Dendi, Dota 2 Milyoneri"