English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Doí

Doí Çeviri Türkçe

89 parallel translation
O meu joelho doí por ter batido na pedra, mas não é nada de grave.
Taşa çarptığım için dizim acıyor ama ciddi bir şey değil.
Doí-me o dedo!
Parmağım acıyor!
A minha velha cicatriz doí quando está frio.
Hava soğuduğunda eski yaram ağrıyor.
- Doí-me a perna.
- Ayağım acıyor.
Doí mais do que tu consegues imaginar.
- Tahmin edebileceğinden daha çok acıyor.
- Doí-me o corpo todo.
- Bütün vücudum ağrıyor.
Fizeste um doí-doí?
Yine mi etrafı kirlettin?
Bolas, doí muito.
Çok acıyor.
Doí-me a orelha.
Kulağım çok acıyor Tory.
Eu belisco-me a mim mesmo e doí e ainda assim, aqui estou eu.
Kendimi çimdikliyorum ve canım acıyor, demek ki buradayım.
- Me doí ver isso.
- Bunu görmek bana acı veriyor.
Cada vez que te ignora, doí-te no interior.
Seni her reddettiğinde, bu derinden yaralıyor.
Doí-te esse lado?
Ayaklarına kara sular inmez mi hiç?
Doí mesmo.
Çok acıdı.
Ainda te doí?
Hâlâ acıyor mu?
- Merda! - Doí tão bom.
- Çok iyi geldi.
Isso não doí?
O canını yakmıyor mu?
- Não te doí a cabeça? - Não.
- Başın ağrımıyor mu?
Só me doí o cotovelo.
Hayır. Biraz kolum uyuştu.
Se te doí a perna, podes descansar quando quiseres.
Yoksa diziniz yeniden sakatlanabilir.
doí... agora já nao doí.
artık... artık acımıyor.
Já tinha esquecido o quanto uma espada no peiro doí.
Göğse giren kılıcın ne kadar acıttığını unutmuşum.
Ainda te doí?
Hâlâ acı çekiyor musun?
Doí porque sei o que me passou pela cabeça quando o fiz era como um alívio, sabes.
Evet çünkü ne zaman bunu düşünsem başıma ağrı giriyor. Bir türlü rahatlayamıyorum.
Doí-me o estômago.
Ama midem çok acıyor.
Doí-me a operação.
Ameliyat yerlerim acıyor.
Doí-me o estômago.
Midem acıyor.
- Doí-lhe a perna?
- Bacağın acıyor mu?
- Doutor, doí-me a cabeça.
- Doktor başım ağrıyor.
Ainda lhe doí a cabeça?
Kafan hala acıyor mu?
Eu disse que me doí a cabeça.
Kafam acıyor diyorum.
Diga-lhes, doí-me a cabeça!
- Ona başımın ağrıdığını söyle.
- Que lhe doí o estômago.
- Midesi acıyormuş.
- Doí aquí.
- Burası acıyor.
Doí-me a cabeça.
Kafam uğulduyor.
A minha perna! Doí!
Bacağım.. acıyor.
- Isso não doí?
- Acıtmadı mı?
Doí-te?
Acıyor mu?
Doí como o carraças...
Kabus gibi ağrıyor.
Omar... Eu sou Muçulmano... E doí-me sempre ver outro Muçulmano perder-se...
Omar... ben bir müslümanım... bunu görmek beni üzüyor Başka bir müslümanın kayboluşunu görmek...
Irmã... Doí na primeira vez?
Kardeşim ilk kez acıtıyor mu?
- Doí-me muito.
- Biraz ağrıyor.
Você é um anjo, já quase não doí nada.
Sen sadece bir meleksin, neredeyse acıtmıyor.
- Doí-me mesmo a perna.
- Bacağım çok acıyor.
"Doí-me a cabeça," "Estou cansada" "Os miúdos vão acordar!" E bla, bla.
"başım çok ağrıyor," "yoruldum" "uyanın çocuklar!" vır vır vır...
- Doí-me, Charles!
- Çok acıyor, Charles!
Doí-me muito a perna.
Bacaklarım şimdi gerçekten ağırıyor.
- O quê? - Sim, às vezes doí-lhe...
Evet, bazen canını yakıyor.
Doí-lhe?
Acıyor mu?
Doí-me a garganta.
Boğazım ağrıyor.
Isso doí!
Bu acıttı, Müfettiş Wong.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]