Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Drogá
Drogá Çeviri Türkçe
12,491 parallel translation
Achamos mesmo que este Jack está a segui-lo ou a drogá-lo?
Jack'in onu takip ettiğini, bayılttığını düşünüyor muyuz gerçekten?
As empresas de videojogos são como traficantes de droga.
Siz bilgisayar oyunu şirketleri uyuşturucu satıcılarından farksızsınız.
- Sei que não se droga. Talvez tenha razão.
Tamam, uyuşturucu kullanmadığını biliyorum yani belki de kısmen haklı olabilirsin.
Foi por isso que puseste droga na minha urina.
- Bu yüzden idrarıma uyuşturucu koydun.
- Bem, encontrei indícios de álcool e droga no sangue, claro que a comida não era a sua única tolerância.
Kanında alkol ve marihuanaya rastladım. Düşkün olduğu tek şey yemek değilmiş.
- Qual foi a droga?
- Uyuşturucu neymiş?
Carinhosamente conhecida como "bafo do diabo". Basicamente a droga mais assustadora do planeta.
Yaygın olarak bilinen adıyla "şeytanın nefesi", yeryüzündeki en korkunç ilaç olarak nam salmış.
Em doses pequenas a droga age como um desinibidor.
Düşük doz kullanımında disinhibitor gibi davranıyor.
Mas em doses grandes, a droga causa desorientação, alucinações, convulsões, e por último, morte.
Ancak yüksek doz kullanımında vücut dengesini bozup halüsinasyona, davranış bozukluklarına ve en son radde olarakta ölüme sebebiyet verebiliyor.
Desculpa, querer tirar uma droga terrível das ruas não é digno do teu tempo.
Üzgünüm, korkunç bir uyuşturucuyla mücadele etmek senin için vakit kaybı mı?
Esta droga é nova em L.A, se chegar as ruas em quantidade podemos vir a ter centenas de miúdos mortos ou a morrer.
Bu uyuşturucu Los Angeles'ta daha yeni. Eğer sokağa düşerse, yüzlerce ölü ya da ölmek üzere çocukla karşı karşıya kalırız.
É a memória da droga a fazer efeito.
Uyuşturucunun anılara müdahale etmesi.
- O tipo do brownie com droga? - É. Nome :
- Keş kılıklıyı mı diyorsun?
Traz o tipo do brownie com droga.
Keşi al getir.
As testemunhas dizem que, quando viu o corpo, deixou cair o brownie com droga e o walkie e fugiu a correr.
Cesedi görünce ilaçlı kekini ve telsizini atıp kaçtığını görenler var.
Vou manter-te aqui por posse de droga.
Uyuşturucu bulundurmadan hakkında işlem yapacağız.
Todos os anos, ele aparece na lista "Top 20" de traficantes de droga.
Her yıl yaptıkları uyuşturucu satıcılarının "İlk 20" si listesine girermiş.
Ele metia-se na droga.
- Uyuşturucu kullanıyordu.
Céus! Casei com um cartel de droga?
İnanmıyorum, bir zehir taciriyle mi evliyim ben?
Achaste que era droga e que pertencia ao meu primo?
Bunun kuzenime ait bir uyuşturucu olduğunu mu sandın?
Podia estar a cheirar droga.
Belki burnundan nefes alıp veriyordu.
Foi e sempre será a droga de eleição.
Bu daima tercih edeceğim tek uyuşturucu olacaktı.
Tens 30 segundos para entregar a droga ou ele mata-te.
O seni öldürmeden zulanı bize vermen önce 30 saniyen var.
Ele esteve na Suécia quando a Helle Anker foi assassinada, porque vendia lá droga.
Sanırım Helle Anker öldürüldüğünde uyuşturucu sattığı için İsveç'te bulunuyordu.
As casas de droga podem fechar, Mas as drogas ainda andam por aí.
Valla, ilaç depoları kapatılmış olabilir ama uyuşturucular hala dışarılarda bir yerde.
Fumaste o resto da droga que escondi no "soutien"?
Sütyenime sakladığım yarım esrarı mı içtin sen?
Como? Já não tenho o resto da droga no "soutien".
Sütyenimdeki yarım esrar yok artık.
Tem noção que esta estrada é a rota de entrada de droga no Ontario?
Bu yolun, Ontario'ya giden uyuşturucu kaçakçılığı yolu olduğunu biliyor musunuz?
Esta nova droga que está a testar, acho que podemos ter descoberto algo.
Test ettiğiniz bu yeni ilaç... Sanırım bir şeyler oluyor.
E para completar... Acabei de descobrir que o nosso pequeno delegado morto é o filho do barão de droga mais bem sucedido de sempre.
Bunların da ötesinde, öğrendim ki ölen polis zamanın en başarılı uyuşturucu liderinin oğluymuş.
- Esta manhã, um dos maiores barões de droga da história, Mateo Danny Perez, foi morto numa acção da DEA.
- Bu sabah tarihin en başarılı uyuşturucu liderlerinden Mateo Danny Perez DEA tarafından öldürüldü.
O ciclo infinito de ódio é a sua droga.
Sonsuz nefret çemberin tutkun oldu.
"Um dia, ficarei feliz se esta for a única droga que tomes."
"Bir gün, kullandığın tek uyuşturucunun kafein olduğunu bilmek beni mutlu eder."
Todas as drogas afectam cada pessoa de forma diferente, mas de alguma maneira este suspeito fez com que a sua droga afectasse 3 pessoas completamente diferentes. exactamente da mesma maneira
Uyuşturucular her insanı farklı etkiler, ama şüphelinin yaptığı uyuşturucu nasıl oluyorsa tamamen farklı üç kişiyi aynı şekilde etkiliyor.
Talvez a droga seja apenas um estímulo e estes 3 têm alguma espécie de condição mental pré-existente que ele sabe que pode estimular para induzi-los a matar.
Belki uyuşturucu sadece son noktadır ve bu üçünde önceden var olan bir akıl hastalığı vardır. Şüpheli de bunu bilip cinayete ikna ediyordur.
Devem ter inalado uma droga.
İçlerine uyuşturucu çekmiş olmalılar.
E tenho a certeza que provavelmente não ajuda o seu coração estar acelerado por causa da droga que tomou mais cedo.
Ve muhtemelen önceden attığın hapın etkisiyle kalbinin çarpıyor olması da iyi gelmiyor.
Está certa, ele tinha droga.
Haklısınız, biraz hap attım.
Que droga é aquilo?
O da ne?
A droga é escopolamina.
Skopolaminmiş.
- Ou "Droga Zumbie".
Zombi ilacı olarak da bilinir.
Bem, adoraria metadona se estivesse a tentar largar a droga, coisa que já fiz.
Bırakmaya çalışsaydım metadonun çok yardımı olurdu tabii.
Se a droga estiver aqui, já desapareceu de vez, certo?
Eğer eroin buradaysa, gitmiştir demektir, değil mi?
Estão com vontade de arrombar as portas de alguns senhores da droga - esta tarde?
Bugün öğleden sonra bir kaç uyuşturucu baronunun kapısını çalmaya hazır mısınız?
Talvez eu esteja a ser injusta com senhores da droga sérvios, mas estou nervosa com a armadilha que a Narcóticos preparou.
Bilemiyorum, Sırp uyuşturucu baronlarına karşı taraflı olabilirim ama Narkotik biriminin yapacağı operasyon konusunda biraz endişeliyim.
O Dr. Oz diz que o sexo também é uma droga, Spencer.
Dr. Öz seks de bir uyuşturucu diyor Spencer.
O Dean que te livrou da droga?
Uyuşturucudan kurtulan Dean mi?
Mas o jogo... é como uma droga e eu era muito boa a jogá-lo.
Ama oyun sanki uyuşturucu gibi. Ve onu oynamakta gerçekten iyiydim.
Sabemos que concebeu uma droga destinada a matar o senador.
Senatörü öldürmek için bir ilaç yarattığını biliyoruz.
Para uma anteriormente pouco notável traficante de droga, a Srta. Moreno continua a desafiar as expectativas.
Çok iyi olmayaneski bir uyuşturucu satıcısına göre Bayan Moreno beklentileri aşmaya devam ediyor.
Problemas de droga, ferimentos indicando historial de violência.
Uyuşturucu sorunu, şiddet geçmişin olduğunu düşündürecek yaralanmalar...