Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Duane
Duane Çeviri Türkçe
452 parallel translation
E foi Duane Howard, de North Dakota.
Bu Kuzey Dakota'dan Duane Howard'dı.
Chamamos Duane Miller a depor.
Duane Miller'ı kürsüye davet ediyoruz.
Duane Miller.
Duane Miller.
"Katie Duane, nascida em Ohio..." Sem data.
"Katie Duane, Ohio doğumlu." Tarih yok.
Duane!
Duane.
A Jacy é a ùnica rapariga bonita do liceu, mas anda com o Duane.
Okuldaki tek güzel kız, Jacy. Onu da Duane kaptı.
Tanto tu como o Duane vivem num internato, ele tendo mãe e tu tendo pai. Não sei...
Bilmiyorum.
Gosto de si, mas do Duane também, mesmo se não lhe agrade.
Seni seviyorum ama Duane'i de seviyorum. Hoşuna gitmese de.
Se o pai conseguiu, o Duane também consegue.
Babam başardıysa, Duane de başarır.
Se queres descobrir depressa o que é a monotonia, casa com o Duane.
Tekdüzeliği çabuk keşfetmek istiyorsan, Duane'le evlen.
O Duane vem?
Duane geliyor mu?
Céus, Lester, gostaria muito de ir mas arranjaria problemas com o Duane.
Gelmek isterim, Lester. Duane'le başım derde girer ama.
Olà, Duane.
Merhaba, Duane.
Ès tão sensual, Duane.
Çok seksisin, Duane.
Não, Duane!
Hayır!
Nada tenho contra o Duane, sò que trabalha num poço.
Duane'i sevmediğimden değil, ama bu yaptığı magandalık.
Duane, eu andava à tua procura.
Duane, seni arıyordum.
- Do Duane?
- Duane'in mi?
Depressa, Duane!
Duane, çabuk ol.
Tiveste notícias do Duane?
Duane'den haber aldın mı?
Sempre gostarei um pouco do Duane.
Duane'e her zaman biraz aşık olacağım.
Soube que o Duane se alistou no Exército.
Duane'in orduya girdiğini duydum.
Parece muito distante a época em que tu e o Duane jogavam à bola.
Duane'le ikiniz oynayalı sanki daha çok zaman önceydi.
Vi o Duane há pouco.
Duane'i geçen gün gördüm.
O Duane está?
Duane burada mı?
Duane?
Duane.
- Adeus, Duane.
- Hoşçakal, Duane.
" Irá almoçar com um amigo de escola de Duane Eddy que insistirá em assobiar alguns dos grandes êxitos de Duane.
" Duane Eddy'nin bir dostuyla yemek yiyeceksiniz dostu Duane'in parçalarını ıslıkla çalmak isteyecek.
Onde estiveste ontem, Duane?
Dün neredeydin, Duane?
E estás atrasado hoje, Duane!
Geç kalıyorsun, Duane!
- Duane?
- Duane?
Quero falar contigo, Duane.
Seninle konuşmam gerek, Duane.
Lamento. Duane...
Kusura bakma, Duane...
Não quero falar acerca do Duane.
Duane hakkında konuşmak istemiyorum.
Não falemos do Duane, mas de mim.
Duane değil, benim hakkımda konuşalım.
O Duane, quero dizer, o Abdullah, é o Bill Duke e o Lonnie o Ivan Dixon.
Duane, yani Abdullah, Bill Duke ve Lonnie, lvan Dixon.
Bem, deixe lá ver... este é o meu papá. É o pai.
Bu babam, bu rahip ve bu da kardeşim Duane.
- Duane?
Evet Duane.
- Isso mesmo. Duane. E ali está a vovó Hall.
Şuradaki de Büyükanne Hall.
- Eu e o Duane fomos até à doca.
Duane ve ben tekne havuzuna gittik.
Alvy.
- Merhaba Duane.
Olá, Duane.
Nasılsın?
Bem... Tenho de ir andando, Duane... Estão à minha espera no planeta Terra.
Artık gitmeliyim Duane, Dünya gezegeninden bekleniyorum.
- Vai o Duane.
- Hayır, Duane götürür.
Ah, vai o Duane.
- Evet, Duane götürsün.
Podes comer o que quiseres, Duane.
İstediğin her şeyi yiyebilirsin Duane.
Ouve, eles têm uma escolha variada.
Bak Duane, çok çeşit var.
Trata disto.
Duane bu işi sen hallet.
Tens o pneu da frente em baixo.
Sağ ön lastiğin inmiş Duane.
- Só pode ser Duane Capps.
- Duane Capps olduğu şüphesiz.
Duane, quero dizer, Abdullah, sabes do que estou a falar? A revolução é...
Duane,