English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Ducky

Ducky Çeviri Türkçe

735 parallel translation
" Se podem passar sem ti, Ducky, Eu também posso
" Onlar sensiz yapıyorsa yavrucuğum Yapabilirim ben de
- Falou com o Ducky?
- Ducky ile konuştun mu?
O Ducky está em cima dele. Mesmo atrás dela.
Ducky iş üstünde, karınızın peşinde.
Contacta o Ducky pelo radio.
Ducky'i telsizden bul.
Quando o Ducky diz isso, significa está calado.
Ducky bunu söylediğinde çeneni kapatacaksın.
Yep, isso é o que é.
Adım Küçük Ayak. Benim ki Ducky.
Ducky, Spike, saiam daqui!
İmdat! Spike, acele et!
Ducky, empurra o Petrie em direcção aos ramos.
- Hey! - Hayır!
Oh, Cera, Ducky, Spike!
Ah! Cera, ben- -
Socorro!
Cera, Ducky, Spike!
Ducky! Pésinho!
Küçük Ayak!
Aguenta-te!
Ducky! Küçük Ayak!
Oh, Petrie estou tão feliz.
Ducky! Spike!
Que porra pensas que estás a fazer, Ducky?
Ne yaptığını sanıyorsun sen oğlum?
Ducky, hoje conseguiu levantar seus pés!
Ducky, bugün 1 metre uçtun!
Só há um homem aqui que é cavalheiro e não és tu.
Dur bakalım dostum. Burada şövalyeliği bir kişi yapar. O da sen değilsin Ducky.
É verdade... O Ducky mandou-te isto.
Bunu Ducky sana gönderdi.
Vais acabar por te confessar ao Ducky. É o que todos fazem.
Biliyorsun, sonunda Ducky'ye her şeyi anlatacaksın.
Já ligaste ao Ducky?
Ducky'yi aradın mı?
Aposto que te dá um tropo ou dois. - O Ducky está aqui.
Eminim ikinizle mecazi bir konuşma yapmak ister.
Ducky, não estou a perceber.
- Ducky anlamıyorum.
- A fractura seria muito dolorosa?
- Ducky bu çatlak çok ağrı yapar mı?
- De quem é? - Do Ducky.
- Kimden?
Não temos de esperar pelo Ducky?
- Ducky'yi beklememiz gerekmiyor mu?
O Ducky quer falar connosco.
Ducky bizimle konuşmak istiyor.
O Ducky vai examinar os três corpos e a Abby está a secar o dinheiro.
Evet. Ducky üç cesedi inceliyor, Abby de parayı kurutuyor.
E o Ducky e o Jackson já vão a caminho.
Ducky'yle Jackson da geliyor.
- Onde está o Ducky?
- Ducky nerede?
Vai buscar o Ducky.
Ducky'yi sen al.
O Ducky calculou o tempo que levou até o Ten.
Hayır. Ducky, Yüzbaşı Shilz'in ne kadar zamanda mumyalaştığını mı hesapladı?
Não me interessa o que lhe aconteceu depois de ele ter morrido.
Ducky, adama öldükten sonra ne olduğuyla ilgilenmiyorum.
- Como é que morreu o Tenente?
- Ducky, genç yüzbaşı nasıl ölmüş?
A mesma área das fracturas finas do Ducky.
Bazı bölgeler Ducky'nin küçük kırıklarına benziyor
Falou com o Ducky antes de falar comigo!
Bana gelmeden önce Ducky'ye mi gittin?
- Já posso falar com o Ducky?
Artık Ducky'le konuşabilir miyim?
Diga-nos sempre em que vai trabalhar a seguir ao almoço, Ducky.
Yemekten sonra üzerinde çalıştığın şey konusunda bizi uyarmalısın, Ducky.
- Ducky. - Sim?
Ducky?
O meu é Ducky.
Umarım.
Olá.
Ducky! Merhaba.
Ducky.
Koku...
Tu cheiraste-me?
Hmm. Ducky kokusu.
Ohh!
Ducky, Petrie'yi ağaçlara doğru itele.
Ducky, Petrie, venham cá baixo! Eu consegui comida verde!
Ducky, Petrie, aşağı gelin!
Socorro, Ducky!
Atla, Petrie!
Petrie, Spike, Ducky, socorro!
İmdat!
Cera, somos nós.
Petrie, Spike, Ducky, İmdat!
Ducky!
Ducky!
Cera, Spike, Ducky, Petrie, aqui!
Cera, Spike, Ducky, Petrie, işte burada!
- Ducky.
Tamam. Ducky?
O que está olhando, Abby?
Neye bakıyorsun Abby? - Sadece seks Ducky.
É só sexo, Ducky.
- Sadece seks mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]