Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Dás
Dás Çeviri Türkçe
164,879 parallel translation
- Mãe, dás-me um tampão?
- Anne, bir tampon alabilir miyim? - Evet.
Desde que não precises de um guindaste para saíres do sofá, dás conta do recado.
Metin ol. Koltuktan kalkarken bir bastona ihtiyac duymuyorsan, buranin tozunu attirirsin kardesim.
Ela cumpriu a promessa sobre o projeto de lei das armas, por isso, o presidente devia cumprir a dele.
Silah taslağında sözünü tuttu, Başkan da kendi sözünü tutmalı diye düşünüyoruz.
A maioria das pessoas acha que o arquiteto o fez para que os líderes estrangeiros ficassem desorientados.
Çoğu kişi, mimarın bunu yabancı liderleri şaşırtmak için yaptığını düşünüyor.
A Alex diz que algumas das opiniões que escreveu são uma leitura obrigatória de direito constitucional.
Alex sunduğun bazı görüşlerin anayasa hukuku için mutlaka bilinmesi gereken şeyler olduğunu söylüyor.
Já há resultados das matrículas? - Sim.
Plakalardan sonuç çıktı mı?
Num golpe político de mestre um atalho à volta das esperadas batalhas de partidos e guerras culturais.
Bu büyük siyasi düğümün ortasında... beklenen parti ve kültür savaşları bir kısa yolla aşıldı.
Os agentes dele transmitiam os movimentos das tropas britânicas.
Ajanları, İngiliz birliklerinin hareketlerini merkeze aktarmış.
Muitas das famílias deles não podem pagar aulas particulares.
Çoğu ailenin özel derse ayıracak bütçesi yok.
O ensino das artes é algo a examinar ao aproximarmo-nos do próximo orçamento.
Gelecek dönem bütçesini planlarken sanat eğitimine eğileceğiz elbette.
Que há demasiado tempo que o governo se tenta apoderar das nossas identidades, controlar as nossas vidas e fazer lavagens cerebrais aos nossos filhos.
Devletin uzun süredir kimliğimizi çalmaya, hayatlarımızı kontrol etmeye ve çocuklarımızın beynini yıkamaya çalıştığını.
Contactei os Assuntos Legislativos sobre o subsídio para o ensino das artes.
- Sağ ol. Şu sanat bursu hakkında - Yasama birimine ulaştım.
Quero o financiamento ao ensino público das artes reautorizado, antes de eu sair.
İstifamdan önce sanat eğitimi bursunun tekrar onanmasını istiyorum.
Como meu último ato enquanto Porta-voz, a Câmara dos Representantes vai refinanciar o ensino das artes no Liceu Robert Richmond e nas outras escolas públicas que dependem disso.
Meclis Başkanı olarak yaptığım son hamlem sayesinde Meclis, Robert Richmond Lisesi ve diğer faydalanan devlet okulları için sanat eğitimi bursunu yeniden onayacak.
Sabias que te queixares das refeições no Air Force One é como dizer às pessoas que estudaste fora de Boston?
Peki sen o uçaktaki yemeklerden şikâyet etmenin Boston'da okumadığını vurgulamaya benzediğini biliyor muydun?
E com eles hoje está o Tyler Richmond, ele mesmo um músico talentoso e um grande defensor do ensino das artes.
Bugün yanlarında Tyler Richmond var, yetenekli bir müzisyen ve büyük bir sanat eğitimi savunucusu.
Será uma honra lutar ao seu lado pela educação das nossas crianças.
Çocuklarımızın eğitimi için omuz omuza mücadele etmek de öyle olacak.
Apesar das recentes perturbações na ordem mundial, esta não é a altura para nos remetermos ao isolacionismo ou populismo.
Dünya düzeninde son zamanlarda yaşanan sıkıntılara rağmen soyutlanmacılık ya da popülizmin zamanı değil.
Considere-se destituído das suas funções, com efeito imediato.
Sizi derhâl görevinizden alıyorum.
E que, de certo modo, já não éramos herdeiros das gerações que lutaram contra o fascismo, colocarem homens na Lua e relegaram o Muro de Berlim para as páginas da história.
Bir şekilde, artık faşizme karşı koyan, Ay'a insan gönderen, Berlin Duvarı'nı tarihin tozlu sayfalarına gömen nesillerin varisi olmadığımızı düşünüyorlardı.
O Jack voltou a fazer das dele...
Jack yine yaptı, yapacağını.
Deus, eu sei que só falamos durante a época das eliminatórias, mas, se estiveres a ouvir,
Ey, Tanrım. Biliyorum sadece, Play-Off döneminde konuşuyoruz, ama eğer bana kulak veriyorsan... her an karımı şeytanlar esir almış olabilir.
Já viu o " Guerra das Estrelas :
Star Wars'un son filmini izledin mi?
Bom, eu sou o Dr. Katowski, mas podem chamar-me doutor ou Dr. K, que é aquilo que a maioria das pessoas faz porque é mais simples.
Neyse, ben Dr. Katowski, ama siz bana Doktor ya da Dr. K, diyebilirsiniz ki genelde Dr. K der insanlar.
Também não é justo ficares com o Ben até depois das 23h na maior parte das noites.
Biliyorsun cogu zaman, Ben, seni 11'den once birakmiyor.
Trouxe algumas das tuas coisas preferidas para te animar.
Belki "gel, beni burdan al" a ihtiyacin vardir diye dusundum. En sevdigin seyleri sana paket yapip, getirdim.
Chama-se caixa de recordações e eu pus cá dentro muitas das coisas preferidas dele e coisas que me fazem lembrar dele.
Hatira kutusu diyorum buna, onun en sevdigi kucuk seyleri ozellikle onu bana hatirlatacak seyleri icine koyuyordum, mesela...
- A caixa das recordações.
Hatira kutusu.
Cuidar do teu pai e das nossas filhas também dá cabo de mim.
Evet, ayni sekilde baban ve cildirmak uzere olan kizlarin da oyle.
Nós vamos poder passar o resto das nossas vidas juntos.
Kate, birlikte harcayacağımız koskoca bir hayat var önümüzde.
Gosto das tuas luvas.
Eldivenlerine bayıldım.
Que tal pormos miúdos das outras festas na do Randall?
Neden, diğer iki doğum günü partisindeki çocuklardan birazını Randall'ın partisine kaydırmıyoruz?
Sabes o que eu acho? Acho que a tua festa da Madonna é demasiado fixe para a maioria das miúdas de dez anos.
Aslına bakarsan, senin Madonna partin, on yaşındaki çocuklar için biraz fazla.
Ele chegava num Cadillac preto de 62 com música a sair das janelas, com os seus óculos estilosos e a beber um sumo de uva.
62 model siyah Cadillac'ının, içinde çalan müzik eşliğinde, üzümlü meşrubatını içerken yanımızdan geçerdi.
Lembrar-nos-emos das coisas como "antes do William"
Bir şeyleri hatırlarken hep "William'dan önce"
A equipa das urgências achou muita piada.
Acil Servis ekibi bunun çok süper olacağını düşünmüşler.
Tenho-lhe dado 20 horas do meu dia e noites longe da minha esposa e das minhas filhas.
Senin için günde 20 saat çalışıyordum. Eşimden ve çocuklarımdan ayrı bir şekilde hem de.
E a chama vermelha das bombas
- bıraktığı izlerin kavisleri... ve bombaların bıraktığı kızıl izler.
Um pouco inquieta, mas tenho de dizer, nós, na CNN, gostamos das hipóteses dela.
Biraz asabi ama söylemem gerek millet CNN'de onun şansını olumlu bulduk.
Não me sentia como das outras vezes.
Önceki gibi hissetmedim yani.
Tudo bem, feliz Dia das Bruxas!
Pekâlâ, cadılar bayramınız kutlu olsun!
É uma das minhas cinco mesquitas preferidas no mundo.
Dünya çapında en sevdiğim beş camiden biri.
Por trás dos muros das nossas fortalezas de integridade.
O erdemli kalelerimizin duvarlarının ardına.
Agora, temos a selecção diária das Sagradas Escrituras.
Şimdi kutsal kitaptan hangi bölümü seçsek?
É uma das escolhidas.
Seçilmişlerden biri.
Um mundo limpo das trevas deles.
Onların karanlığından temizlenmiş bir dünya.
Uma festa das boas.
Bayağı eğlenmişler.
- Os ferimentos são iguais aos das vítimas anteriores.
- Yaralar önceki kurbanlara uyuyor.
A posição das vítimas, a forma como caíram, significa que o atirador provavelmente estava aqui.
Kurbanların konumu ve düşüşlerine bakarsak tetikçi muhtemelen buradaydı.
E com este motel localizado no centro das cenas de crimes, deve ser um dos nossos.
Motel de olay yerlerinin merkezinde olduğundan çeteden biri olmalı.
E se ele não é o Alfa a opção mais plausível é o capanga, mas ele é a nossa última vítima, então é uma das mulheres.
Eğer alfa değilse kas gücü olmalı, ama o da son kurbandı, demek ki kızlardan biri.