Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Ellie
Ellie Çeviri Türkçe
2,482 parallel translation
O apartamento deve estar completamente vazio.
Ellie nöbetçi. Evleri boş.
- Ellie, estás com o teu marido?
- Ellie, kocan yanında mı?
- Está alguém em tua casa.
Evinde biri var Ellie.
Fizeste tudo o que te pedimos, Ellie.
Senden istediğimiz her şeyi yaptın Ellie.
os meus fins de semana com a Ellie eram sagrados.
Ellie ile geçirdiğim haftasonları kutsaldı benim için.
Então a Ellie deu a tanga de "Para ter mais sexo, vais ter que querer menos."?
Ellie, "daha çok sevişmek için daha az istemelisin" ayakları çekti demek?
Olha, o que tens que fazer é imaginar a Ellie com - cabeça de balde.
Bak, tek yapmak gereken, Elli'yi kova kafalı gözünde canlandırmak.
A Ellie acha que os nossos abraços de desculpas são estranhos.
Ellie özür kucaklaşmalarımızın garip olduğunu düşünüyor.
Calma, El!
- Ver şunu. Sakinleş Ellie.
A Ellie tirou o roupão e a cabeça de balde desapareceu?
Demek Ellie havluyu bıraktı ve kova kafa kayboldu ha?
Estás perdida, Elle Torres?
Kayıp mı oldun Ellie Torres?
Ellie, foi tão triste.
- Ben! Ellie, çok acıklıydı.
O Andy e a Ellie vão jantar hoje conosco.
Andy ile Ellie bu akşam yemeğe geliyorlar.
Não dês ouvidos à Ellie.
Ellie'yi ciddiye alma.
Porque é que não disseste à Ellie que foste ao jardim zoológico comigo?
Ellie'ye neden evcil hayvan çiftliğine benimle gittiğini söylemiyorsun?
Ellie, volta lá para dentro.
- Hayır! Ellie, evine geri dön.
Obrigadinho, Ellie.
Sağ ol Ellie.
Se eu e a Ellie não fôssemos casados, seríamos amigos?
Tanrım, Andy- -
A Ellie vai arranjar um presente melhor.
Hayır, tamam değil.
Ela é a encantadora de presentes.
- Ellie daha iyisini bulacaktır.
- O que fazemos à Ellie?
Ellie işini ne yapacağız?
Sabes qual é o truque da Ellie?
Ellie'nin numarası ne biliyor musun?
A Ellie não pode ter tanto jeito para presentes.
- Bu çok aptalca. Ellie hediyeler konusunda bu kadar iyi olamaz.
Mas, Ellie, tem o tornozelo inchado. Meu Deus, normalmente, são daquela grossura, não são?
Hayır ama Ellie, bileği acayip şişti.
Não seríamos amigos, se não fosse pela Ellie. E depois? Sabes que mais?
Ellie olmasaydı, ikimiz arkadaş olmazdık.
A Ellie disse que fingias estar magoado.
- Ellie. Ellie, duyguların incinmiş numarası yaptığını söyledi.
Sim, às vezes, com a Ellie, finjo que já não estou magoado. Mesmo que ainda esteja.
Evet, bazen düzelmese de söz konusu Ellie olunca düzelivermiş numarası yapıyorum.
- Não, não éramos. Ellie.
Hayır değildik.
Olha só o meu grande anel.
Hey, Ellie. Şu kocaman yüzüğüme bir bak.
Ellie, a culpa é tua.
Ellie, bu senin suçun.
A Ellie ainda as tem em punho!
Beyler, tamam.
Vai. Ellie, vais ajudá-lo. Sei que é difícil, El, mas o teu... o teu irmão... tem o dom de se meter em sarilhos.
Zor olduğunu biliyorum El ama kardeşin başını belaya sokma gibi bir hünere sahip.
- O quê?
Ellie.
- A Ellie. Ela vai ficar tão chateada comigo se eu morrer.
Ben ölürsem Ellie çok kızar.
Sarah, disse à Ellie que desistiria depois de acabarmos com a Ring, e estava a falar a sério.
Sarah, Ring'den sonra Ellie'ye bırakacağıma dair söz verdim ve bunda ciddiydim.
Alex, esta é a minha irmã, Ellie.
- Alex, bu ablam Ellie.
"então já não estás a salvo delas, " e a Ellie também não.
Çünkü ben ölürsem seni ve Ellie'yi onlardan koruyacak hiçbir şey olmayacak.
Achas que a Ellie é feliz com o vosso casamento?
- Ellie mutlu mu sence?
Isto é sobre o teu pai.
Mesele baban Ellie.
Porque haveria de saber onde está a Ellie?
- Ben nereden bileceğim ki?
Se se passa alguma coisa com a Ellie, quero saber disso já.
Ellie'yle ilgili bir şey biliyorsan bana da söyle.
O quê? A Ellie nunca iria...
Ellie asla yapmaz- -
Ellie, espera!
Ellie, dur!
Arma apontada à cabeça.
Eğer Ellie ve ben evli olmasaydık, arkadaş olur muyduk?
Sei que queres que eu acredite que o Andy é o Kiefer Doozy.
Üzgünüm Ellie.
- Foi a Ellie.
- Seni bana karşı kim doldurdu?
Ellie, espero que o teu seja bom porque estou fula contigo.
Hediye zamanı.
Levantem-se todos.
Ellie, seninki güzel olsa iyi olur çünkü sana kızgınım.
- Ellie, não posso...
- Ellie, yapamam- -
- Onde estão todos?
- Casey, Ellie ve Muhteşem'i almaya gitti.
- O Casey foi buscar a Ellie e o Espantoso, e o Morgan foi para a Buy More.
- Morgan Buy More'da.