English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Emir

Emir Çeviri Türkçe

7,179 parallel translation
- Quais ordens?
- Hangi emir.
Devíamos ter subido quando o Karsen mandou.
Keşke, Karsen emir verdiğinde hemen yukarı çıksaydık.
As ordens da Srª. Pankhurst, são para fazermos o mesmo.
Bayan Pankhurst'tan emir gelir, bize de uygularız.
Ninguém me dá ordens!
- Burada kimse bana emir veremez.
Onde houver estruturas de autoridade, dominação e hierarquia, alguém dá as ordens, alguém recebe, elas não se autojustificam.
Otorite, hâkimiyet ve hiyerarşi yapılarının olduğu yerlerde birileri emir verir, birileri emir alır ama kendilerini meşrulaştırmazlar.
Bom, se calhar não foi redigido como os malditos Dez Mandamentos, mas foi do género : " Se me vir a ir para o elevador, vá ver o correio.
10 Emir gibi yazılmamış olabilir ama " Asansöre gittiğimi görürsen posta kutuna bak.
São apenas ordens.
Sadece emir.
- Não. Temos ordens.
- Olmaz, emir aldık.
O Max tinha uma ligação tão forte com o Kyle que é impossível fazê-lo cumprir ordens de outra pessoa.
Max, Kyle'a o kadar bağlıydı ki başkasından emir alması imkan dahilinde bile değil.
- Recebeste a ordem para fechar.
Kapatılması için emir almıştın. Şimdi olmaz.
No dia 27 de novembro Umavi ordenou aos seus terroristas para queimar Oberoi e o Taj.
27 Kasımda Umavi teröristlerine emir verdi. O da, Taj ve Oberm'i yerle bir etmek.
Roy, dei-te ordens diretas para chegares perto daquelas instalações...
Roy, sana kesin emir vermiştim. Oranın yakınına yaklaşmaman konusunda yetkin olmadığını söylemiştim.
Deacon, não tenho ordens para eliminar-lhe, meu, mas se continua assim...
- Deacon, seni öldürmek için emir falan almadım ama kaşınırsan...
Quando der uma ordem, cumpres.
Emir verdiğimde, git.
Estou farto que mandem em mim!
Etrafımda bana emir veren olmasından yoruldum!
Mas está sozinho. Sem cadeia de comando.
Ama bir başına, emir komuta zinciri yok.
Agora, recebes ordens minhas, está bem?
Benden emir alacaksın, tamam mı?
Essas são as nossa ordens.
Emir böyle.
Lamento não haver podido ajudar, mas ordenaram-nos defender esta vila.
Yardım edemediğim için üzgünüm fakat burayı savunmak için emir aldık.
- Ordens são ordens.
- Emir, emirdir.
No dia em que os meus homens receberem ordens de dejetos do Cardeal, eu renuncio à minha comissão.
Adamlarımın Kardinal'in yardakçılarından emir aldığı gün görevimden feragat ederim.
Tenho as minhas ordens.
- Emir aldım.
Dão-te uma ordem, cumpre-a. Ponto final.
Sana bir emir verdiler.Nokta.
Não aceito ordens deles.
Ben böyle bir emir almadım.
- Porque estamos à espera dele, caralho?
Neden bundan emir bekliyorsun?
Mas eu coloco um mandamento mesmo acima deste.
Ama ben bundan bile önce emir koydum.
Deixem-nos ir.
Onlar gitsin. - Bana emir verme!
O sinal não acontecerá.
Emir gelmeyecek.
O Capitão Flint disse-lhes claramente para ficaram com o Urca até nós chegarmos, para nos ajudarem a preparar o nosso ataque à praia espanhola.
Kaptan Flint tarafından onlara emir verilmişti, biz gelene kadar altına göz kulak olacaklardı İspanyol sahilinde bize yardımcı olacaklardı.
O Flint dá uma ordem, para que os homens a cumpram, e eu tenho de vir aqui, armar um filme, e convencer-te que ainda está nos teus interesses.
Flint size bir emir veriyor, ama onu uygulamanız için benim gelip sizin çıkarınıza olduğuna ikna etmem gerekiyor.
Acabei de receber a ordem por parte do Chefe da Prefeitura.
Az önce Eyalet Valisi'nden emir geldi.
O que achas que o teu velho ia dizer se soubesse que recebes ordens do homem branco?
Sence baban bir beyazdan emir aldığını duysa ne derdi?
E agora sabemos que podem acatar ordens.
Ve artık emir alabildiklerini biliyoruz.
Por favor, sou apenas um funcionário.
Yapmayın, ben de emir kuluyum.
O Park só cumpre ordens, e eu sou o arquitecto!
Park sadece emir alıyor, mimar benim!
Está a dar-me ordens, judeu?
Bana emir mi veriyorsun, seni Yahudi?
Dei-te uma ordem.
Sana bir emir verdim.
Bem, isto não é o exército, e eu não posso ordenar-te que largues as muletas.
Burası ordu değil ve ben de koltuk değneklerini bırakman için emir veremem.
Eu só recebo ordens da Dra. Walker.
- Ben yalnızca Dr. Walker'dan emir alırım.
Desculpe, senhor, mas essas não foram as minhas ordens.
Kusura bakmayın efendim fakat bana böyle bir emir verilmedi.
Agora dás ordens?
- Şimdi de emir mi veriyorsun?
Passaram-te as ordens erradas e agora levarás a culpa por isso.
Brass, size yanlış emir verdi, Şimdi de, batırdığınız için sizi suçluyor.
- Não receberei ordens de sapos.
Biliyorsun, kurbağalardan emir almayız biz.
Tenho ordens do Colquitt, ele fica na cela.
- Colquitt'ten hücresinde kalması yönünde kesin emir aldım.
Eu só quebrei os Mandamentos quando cheguei à Europa.
Avrupa'ya gidene kadar 10 Emir'e daima uydum.
Não me preocupo muito em obedecer a ordens.
Bana emir verildiğinde ciddiye almam.
Dei-te uma ordem, interna.
Sana emir verdim, mahkûm.
Como eu estava a dizer, precisamos de arranjar uma lista de mandamentos para que saibam que é a sério.
Yani, az önce dediğim gibi gerçek olduğumuza inanmaları için bir emir listesi ortaya atmamız lazım.
Emil Balan.
Emir Balan.
Sabe, ele era os Dez Mandamentos todos juntos num só.
10 Emir'in hepsi vardı adamda.
Ainda bem que não acato ordens de ninguém.
Hiç kimseden emir almamam ne kadar güzel.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]