Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Esti
Esti Çeviri Türkçe
151 parallel translation
Quando meteu na cabeca excêntrica que morreria na Primavera deixou metade da fortuna dele de quase um milhão de libras à Universidade de Londres para investigação entomológica.
Geçen yaz ölmeden önce yaşlı kafasına esti ve servetinin yarısını, bir milyon sterlini Londra Üniversitesi'ne entomoloji araştırmaları için bıraktı.
Ainda não sei que instinto me fez desviar quando ele veio direito a mim.
Bana doğru gelirken nereden esti de kenara çekildim hala aklım almıyor.
A soprar assim, ano após ano.
Her sene böyle esti.
- Foi um capricho, suponho.
- Sanırım, sadece aklına esti.
Apetece-me encher-te de tiros.
Kafama esti, gidip şunun göğsünü, göbeğini şişireyim dedim.
Ela só perdeu o controlo por um momento.
sadece biraz esti gürledi.
Em apenas um dia, o meu animal de esti - mação teve um vislumbre do seu pedigree e da minha árvore genealógica.
Bir tek günde, benim evcil hayvanım gözü onun safkanına ve benim aile ağacıma ilişti.
O sol brilhou e o vento soprou
# Güneş doğdu, rüzgar esti #
Então teve um tremendo vento que praticamente | nos tirou de nosso curso.
Daha sonra hepimizi sarsan güçlü bir rüzgâr esti.
" O que a terá possuído?
" Aklına nereden esti?
Um impulso passageiro.
Öylesine aklıma esti işte.
Ou foi veneta que lhe deu?
Bir anda aklınıza esti ve o şekilde mi işe koyuldunuz?
Amor de Verão Foi tão rápido
Yaz aşkı, fırtına gibi esti
- Pensei que estavas morto.
Hangi rüzgâr esti de geldin?
Ele perguntou-me o preço de um prato, houve espadas pelo ar, num minuto estavam três homens mortos, e eu tinha um lindo par de dentaduras novas.
Bir tahta parçası ısırmamı söyledi, ortalıkta çelik kasırgası esti, bir dakika içinde, üç adam yere serildi ve yepyeni harika bir takma dişim oldu.
Eu meio que caí nisso.
- Kafama esti sadece.
Foi vossa própria vontade?
Aklınıza esti ha?
- Que te passou pela cabeça?
- Nereden esti aklına? - Bilmem.
Bom, aparentemente... aquela puta nojenta descobriu que estávamos a negociar... porque o seu filho, o herói e a arma dele, entrou no quarto a disparar... e não parou, até estar certo de que toda a gente estava morta.
Neyse, anladığımız kadarıyla o amcık orospu, bizim bazı işler çevirdiğimiz konusunda kıllandı ve senin kovboy da, oraya gelip bir kasırga gibi esti... Ve herkesin öldüğüne emin olana dek durmadı.
Estávamos com o papagaio, apareceu vento e acertou-lhe em cheio na carola.
Uçurtma uçuruyorduk, sert bir rüzgar esti ve kafana çarptı. Ama zaten biliyorsun...
Porquê?
Nereden esti bu?
Enfim, a paixão pela Austrália acabou e o ambiente diplomático ficou frio como gelo.
Her neyse, bu modanın geçmesiyle, diplomatik ilişkilerde soğuk rüzgarlar esti.
E depois no oitavo'round', entra ele!
Sekizinci rountta ise, fırtına gibi esti!
Com o vento sul, sei diferenciar o galo-da-serra da serra.
Güneyden esti mi, şahini atmacadan ayırt etmesini bilirim.
Uma rajadazita.
Hafif bir rüzgar esti.
Entao? Por que a surpresa?
Eee... nereden esti bu sürpriz?
Mas porquê?
- Nereden esti?
"Esti kai kalowee."
Esti kai kalowee.
" Esti kalowee kai.
Esti kalowee kai.
Esti kalowee kai. "
Esti kalowee kai. "
Um pele-vermelha do Canadá, chamado Grey Owl, tomou o nosso país de assalto.
Kanada'dan gelen Gri Baykuş isimli bir mücadeleci kızıIderili... bu ülkede fırtına gibi esti.
Por isso, os ventos, assobiando ao caso, aspiraram névoas contagiosas do mar, como que em represália, as quais, caindo em terra, fizeram cair tanta chuva nos rios que estes inundaram continentes.
Rüzgarlar boşuna esti. İntikam için denizlerden, hastalıklı sisler getirdi. Yere inen rüzgar nehirleri, öyle bir kabarttı ki sular, karayı yuttu.
Dançámos que nos fartámos.
Dansımız fırtına gibi esti.
E porque é que o vais comprar?
Nereden esti?
Ventos noutra direção.
Rüzgarlar farklı yönde esti
Porquê?
Nereden esti?
Impelido para longe de casa em busca de glória e honra!
Zafer ve onur arayışı içinde memleketinden uzaklara esti!
É o Diabo.
Esti öyle
- O que inspirou aquela mulher?
Çok komik. Nereden aklına esti acaba?
Conta-me, por que queres ser doméstica de repente?
Nereden esti bu ev hanımlığı?
Então, há alguma razão para, de repente, sentires a necessidade... de mudar a disposição de mobília grande logo de manhã?
Peki sabahın köründe koca mobilyaların yerini değiştirmek nereden aklına esti. - Uyanmıştım.
Estamos a falar de um vento que saía de um portal activo.
- Rüzgar çalışır durumdaki geçitten esti.
E então ela caiu.
Sonra bir rüzgar esti ve o düştü.
Só porque de repente meteste na cabeça... levantares-te cedo e ires para o trabalho...
Birden bire aklına sabahları erken kalkıp çalışmak esti!
Não, não disse. Mas apanhou-me a dizê-lo, hoje, e soprou um vento gélido nesta sala. Apanhou-te, como?
Hayır, öyle söylemedi ama bugün beni öyle derken yakaladı ve bu odada buz gibi bir rüzgâr esti.
Tinha uma mulher que era tudo aquilo que eu tinha desejado.
Aradığım her şey olan bir eşti.
Só que... a Cindy Jo tem sido uma esposa leal e dedicada nos últimos dez anos.
Cindy Joe son on yılda sadık ve sevecen bir eşti.
O que é isto?
Nerden esti?
Ela também é uma primeira esposa...
O da ilk eşti.
O par perfeito para a Charlotte.
Charlotte için mükemmel eşti.
" A Charlotte York foi uma esposa maravilhosa.
Charlotte York harika bir eşti.