Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Estomâgo
Estomâgo Çeviri Türkçe
29 parallel translation
Como dizia a minha mãe, "Com pouco no estomâgo... ficas com muito na cabeça".
Annemin bir lafı vardır : "Eğer midende az şey olursa, kafanda çok şey olur."
Não devia beber tão depressa, Monsieur Lautrec. Queima-lhe o estomâgo.
Bu kadar hızlı içmemelisiniz Bay Lautrec.
A porta para o coração é o estomâgo.
Kalbin yolu mideden geçer.
Continuo a sentir dores no estomâgo.
Bütün gün midem ağrıdı.
Um buraco? Como ia eu arranjar um buraco no estomâgo?
Midemde nasıI delik olabilir ki?
Tens a certeza que a tua dor é no estomâgo?
Ağrının midende olduğuna emin misin?
É a hora do intervalo. Fico com fome. O meu estomâgo faz assim...
Antrakt saati geIdi, antraktta acıkırım, midem böyIe oIur, yemem Iazım!
Limonada é muito má para o estomâgo.
Limonata asitten başka bir şey değildir ve mideye çok kötü gelir.
Mastiga bem, para a comida chegar mais devagar ao estomâgo.
İyi çiğne ki yemekler midene yavaşça gitsin.
A baioneta tocava no meu estomâgo.
Süngü mideme değiyordu.
Então deixa abrir-se um buraco no teu estomâgo, ou publica-o com o título : "às vezes a vida é lixada".
Sonuç olarak bunun midende bir delik açmasına izin verebilirsin veya "Hayat Bazen Kötüdür" başlığının altına yerleştirebilirsin.
Papá, está a apertar-me o estomâgo!
Baba karnımı sıkıştırıyorsun.
Como todos os répteis terrestres, eles põem ovos, mas depois de desovar, os jovens são totalmente dependentes dos seus pais e passam os seus primeiros três meses alimentando-se com leite das glândulas especiais no estomâgo da sua mãe.
Tüm kara sürüngenleri gibi onlar da yumurtlarlar... ancak kuluçkadan çıktıklarında, gençler ebeveynlerine bağımlıdırlar ve ilk üç ay boyunca, anne sütüyle beslenirler.
Está certo, os embalsamadores removeram o estomâgo e outros orgãos através de um corte no abdomen.
Mumyacılar mideyi ve diğer organları karın bölgesini keserek çıkardılar. Onu yaptık.
Tudo isto está a preocupar o meu estomâgo.
Bu iş midemi bozuyor. Yiyemiyorum.
Ergue o peito. Encolhe o estomâgo.
Sırtını dik tut, karnını çek.
Bate no estomâgo.
Karnıma çalış.
Não podes caçar ovos de estomâgo vazio. - Mwah,
Aç karınla yumurta arayamazsın.
Muito bem, temos que o parar antes que rasgue o estomâgo e o mate.
Tamam, midesine ulaşıp onu öldürmeden, durdurmamız gerek.
Tenho sons na cabeça e o meu estomâgo faz ruídos, tenho muita fome... dá-me um pouco de carne...
Yiyecek bir şeyiniz var mı? Açlıktan öldüm! Biraz et alabilir miyim?
Basicamente, o estilhaço que tem no estomâgo provocou-lhe a formação de cicatrizes.
Karnındaki şarapnel parçası yaralı bir doku oluşturmuş.
O teu pai está sempre tão "borracho", que é um milagre ter ainda o estomâgo...
Baban duygularını o kadar bastırıyor ki midesi nasıl sağlam kalmış şaşırıyorum. Evet seninkilerin aksine?
Para mim, o meu coração é o estomâgo.
Bence her şey doymakla ilgili.
O meu estomâgo começou a reagir, outra vez.
- Karnım tekrar ağrımaya başladı.
Devia comer! Soube que tem problemas de estomâgo que o enfraquecem.
Sindirim sorunlarınız olduğunu duydum.
Entendes, não consigo pensar de estomâgo vazio.
Aç karnına kafam çalışmıyor.
O meu estomâgo está a roncar.
Midem de gurulduyor.
Acabei de ter um nó no estomâgo.
Midem düğümlendi.
Encolhe esse estomâgo.
Karnını içine çek.