English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Exxon

Exxon Çeviri Türkçe

76 parallel translation
Cada hora de atraso permite que outros cheguem primeiro à ilha.
Meteorolojinin canı cehenneme! Exxon bizim önümüze geçebilir.
A Gulf ou a Exxon arranjam passaportes falsos.
Gulf veya Exxon sana sahte bir pasaport vermiş olabilirler.
Se tivesse encontrado petróleo, a Gulf, a Shell, a Exxon já cá estavam.
Eğer petrol olsaydı, ada Gulf ve Exxon tarafından işgal edilirdi.
Vê o slogan da Exxon, "Pomos um Tigre no seu Depósito". Rendeu milhões com um tigre de papel.
Exxon'un "Motorunuza bir kaplan koyun" sloganı, kağıttam bir kaplanla milyarlar kazandırdı!
Controlam a Aramco, o que os coloca na Exxon, Texaco e Mobil Combustíveis.
Aramco'nun kontrolü onlarda. Exxon, Texaco ve Mobil Oil de onların.
Só há IBM e a ITT e ATT e Du Pont, Dow, Union Carbide e Exxon.
Sadece IBM var, ITT var, ATT var Dupont var, Dow var, Union Carbide var, Exxon var.
Acho que era como se esperassem um milhão de visitantes por ano... no "Chemical World" em New Jersey, ou para o "Exxon World" no Alasca.
Galiba bu iş, yılda bir milyon kişini New Jersey'deki Kimya Dünyası veya Valdez, Alaska'daki Exxon Dünyası'na gitmesini beklemeye benziyor.
Passámos o último ano a estudar o derrame da Exxon no Alasca.
Projemiz geçen yıI Alaska Exxon sızıntısını inceledi.
Agora, com todas as rasteiras da Exxon, é...
Şimdi, bütün Exxon rüsvetleri ile...
Olhe que Chernobyl, Exxon Valdez, Three Mile Island, todos estiveram relacionados com falta de descanso.
Biliyor musun, Çernobil, Exxon Valdez, Three Mile Adası,... hepsinin nedeni uykusuzluktur.
Sair com uma doente? "Exxon Valdez" diz-te alguma coisa?
Hastanla mı çıkacaksın? Exxon Valdez'i hatırladın mı?
... Exxon!
Exxon!
"Mostre este cartão em qualquer estação Exxon, de Orlando para receber o seu poster gratuito."
"Bu kartı Orlando civarında Exxon benzin istasyonlarında gösterin, bedava Tiger posteri alın."
Esta merda é tipo Chernobyl com um derrame de petróleo.
Adamim.bu 5km. uzakliktaki bi ada gibi, Exxon Valdez kahretsin.
Yeah, é isso aí. Sabem aquela coisa de Exxon Valdez? Não foi assim que aconteceu.
Evet, doğru.Siz hepiniz Exxon Valdez'i biliyor musunuz?
Warren Dreyfous fundara uma firma de estratégia da comunicação que tornou o derrame de petróleo da Exxon um incidente e não um desastre.
Warren Dreyfous, EXXON petrol sızıntısının bir fiyasko değil de sıradan bir olay olmasını sağlayan iletişim stratejisi firmasının kurucu ortaklarındandı.
Seria encontrado deitado de costas, na sua cama, com uma cópia de The Fountainhead, de Ayn Rand, e uma carta incompleta dirigida à Exxon, a protestar contra o cancelamento do seu cartão de crédito da gasolina.
Yatağında Ayn Rand'ın "Hayatın Kaynağı" kitabı ve Exxon'a yazdığı, ama bitiremediği, benzin kartının iptalini protesto eden şikayet mektubuyla bulunacaktı.
Tu, dez minutos depois disto meia milha abaixo na estrada há uma garagem, a Exxon chama um táxi.
Sen on dakika sonra bir kilometre aşağıda Exxon garajı var ordan taksi çağır.
Então ele era defensor no caso Exxon Valdez.
Exxon Valdez olayını savunuyordu yani? BEYAZ SARAYDA BİR EDİTÖR.
Isto foi embaraçoso para a Casa Branca, pelo que o tipo se demitiu uns dias depois. E no dia seguinte a ter-se demitido, foi trabalhar para a Exxon Mobil.
Bu, Beyaz Saray için utanç vericiydi böylece bu adam, birkaç gün sonra istifa etti ve istifa ettiğinin ertesi günü, gidip Exxon Mobil için çalışmaya başladı.
- A Exxon, a Chevron, a Shell!
- Exxon. Chevron. Shell.
A Exxon está a comprar os CTT dos Estados Unidos?
Exxon Amerikan Posta Servisini satın mı alıyorsun?
Estima-se que é mais 18 vezes o que a Exxon Valdez deitou na Costa do Alasca.
Şirketin bu bölgeye, Exxon-Valdes tankerinin Alaska'ya bıraktığından 18 kat daha fazla atık bıraktığı tahmin edilmektedir.
Walmart, General Motors e Exxon são as mais poderosas economicamente do que a Arábia Saudita, Polónia, Noruega,
Walmart, General Motors ve Exxon gibi şirketler, Suudi Arabistan, Polonya, Norveç, Güney Afrika, Finlandiya, Endonezya ve benzer ülkelerden ekonomik olarak daha güçlüdürler.
Só existe a IBM e a ITT e a ATT e a Dupont, Dow, Union Carbide e a Exxon.
Sadece IBM, ITT, ATT, Dupont, Dow, Union Carbine ve Exxon var.
São a Exxon das empresas de sumo congelado.
Buzlu meyve suyu şirketlerinin Exxon'u onlar.
- Pelos cotovelos.
- Exxon Valdez gibi.
- Então a Exxon pagou aos analistas desaconselhar regular a Exxon
Exxon, beyin takımına gizlice ödeme yaparak,.. ... Exxon'u düzenlememiz gerekmediğini söyletiyordu.
A indignação pública forçou a Exxon a parar.
Halkın öfkesi, Exxon'u durmaya zorladı.
Mas a Exxon tinha outras maneiras de influenciar politicamente, como este tipo, Lee Raymond.
Ama Exxon, politikayı etkilemek için başka yöntemler de kullanıyordu. Tıpkı bu adam gibi. Lee Raymond.
Também já foi administrador da Exxon.
Aynı zamanda, Exxon'un üst düzey yöneticiliğini de yapmıştı.
Pretendendo sermos uma agência de relações públicas, enviamos o Lee Raymond, ex-administrador da Exxon como porta-voz
Kendimizi büyük bir halkla ilişkiler şirketi olarak göstererek, onlara Exxon'un eski yöneticisi Lee Raymond'u konuşmacı olarak getireceğimizi bildirdik.
- Como assistente do Lee Raymond, Andy anunciaria o Vivoleum, O novo biofuel da Exxon feito das víctimas das mudanças climáticas.
Andy, Lee Raymond'un asistanı olarak, Exxon'un iklim değişikliği kurbanlarından elde ettiği biyoyakıt olan Vivoleum'u tanıtacaktı.
Um porteiro doente terminal da Exxon que se voluntariou para ser combustível.
Gönüllü olarak yakıta dönüştürülmeyi kabul eden ve ölümcül bir hasta olan, Exxon'un hizmetlisi.
- Assim que o Andy passou a descrever a dura solução da Exxon com o clima, dez voluntários passaram 300 velas de carne humana.
Andy, Exxon'un iklim değişikliğine karşı ürettiği kesin çözümleri özetlerken 10 gönüllü de, insan bedeninden yapılmış 300 tane mumu dağıtmaya başladı.
Nós na Exxon acreditamos que um mercado livre irá, se deixado à própria sorte, encontrará sempre soluções para seus dilemas que a humanidade enfrenta.
Exxon olarak biz, eğer serbest piyasa kendi haline bırakılırsa,.. ... insanoğlunun karşılaştığı tüm çıkmazlara çare bulacağına inanıyoruz.
- Assim que o Andy começou a descrever o novo biofuel da Exxon, as velas acenderam-se.
Andy, Exxon'un yeni biyoyakıtını anlatmaya başladığında, mumlar yakıldı.
- Finalmente era tempo de apresentar o Reggie Watts, o porteiro da Exxon que tinha se voluntariado a tornar-se combustível.
Nihayet, Reggie Watts'ı tanıtma vakti geldi. Ölmekte olan ve yakıta dönüşmeyi gönüllü olarak kabul eden, Exxon'un hizmetlisi.
Nós temos que pensar...
- Düşünmeliyiz ki... - Özür dilerim, efendim. Exxon Mobil'le ilgili delilleriniz nelerdir?
- Desculpe-me senhor.
Vücudunun hangi bölümünü kullandınız? Yani, Exxon'dan değil mi? Ulusal Petrol'den falan değil mi?
Eu estou muito, muito contente em anunciar que a Exxon e a Shell concordaram financiar a reconstrução das terras húmidas pela parte dos $ 60 biliões em lucros este ano.
Exxon ve Shell'in, sulak arazilerin yeniden yapılandırılmasını finanse etmek için bu yılki karlarından 60 milyar dolarlık bir pay ayırmayı kabul ettiklerini duyurmaktan son derece memnunum.
Como J. Stephen Simon, Vice-presidente da Exxon escreveu,
Exxon'un başkan yardımcısı J. Stephen Simon'ın yazdığı gibi,..
Uns ambientalistas radicais manifestaram-se contra o derrame causado pelo Exxon Valdez.
- Hatırlıyorum. Bazı radikal çevreciler, Exxon Valdez kaçağını protesto ediyorlardı.
A operação Exxon Valdez foi um fracasso.
Exxon Valdez * operasyonu işe yarmadı.
É como ter alguém infiltrado no exxon.
Aynen Exxon'da içeride biri olduğu gibi.
- 10,000 em acções de Exxon?
- 10 bin Exxon hissesi. Harika.
Este programa da PBS é trazido até si pelas doações generosas das Fundações Arthur Vining Davis e a Fundação John D. e Catherine T. MacArthur em associação com a Sociedade para a Radiodifusão Pública, com fundos adicionais de Archer Midland Whiteman Colgate Palmolive, Exxon Mobil, e 20 dólares que encontrei num casaco que usei num casamento no ano passado.
Bu PBS programı, Arthur Vining Davis Vakfı ile John D. ve Catherine T. MacArthur Vakfı'nın cömert bağışlarıyla birlikte Kamu Yayıncılık Şirketi'nin katkıları ayrıca Archer Midland Whiteman, Colgate Palmolive Exxon Mobil'in fazladan yardımları ve geçen yıl bir düğünde giydiğim cekette bulduğum 20 Doların katkısıyla yapılmıştır.
A Chevron e a Exxon estão interessadas.
Yılsonunda Chevron, Elf ve Exxon bunlarla ilgilenecek.
Se eles vão em direção a Este, diga-lhes que há uma Exxon do lado esquerdo.
Doğudan geliyorlarsa, onlara söyleyin sol taraflarında bir Exxon görecekler.
Ele precisa de um nome como a Exxon ou o Richard Petty.
Yeni markaya ihtiyacı var.
E o que é particularmente encorajador, não é apenas levar as pessoas para suas casas, e a reconstrução também, mas o reconhecimento que também temos que lidar com a mãe natureza, e que a Exxon vai fazer uma generosa contruibuição
... aynı zamanda, Doğa Ana'yla yüzleşmemiz gerektiğini de kabul etmek. Exxon'un da, sulak arazilerin yenileştirilmesi için önemli katkılarda bulunacak olması çok cesaret verici.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]