Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Faço
Faço Çeviri Türkçe
48,326 parallel translation
Faço sempre isso.
Bunu hep yapıyorum.
A culpa foi minha. Faço sempre isso.
Hepsi benim hatam, bunu hep yapıyorum.
É por tua causa que me levanto às quatro da tarde e faço exercício até o meu peito me doer.
Akşamüstü 16.00'da kalkıp göğsüm resmen patlayana kadar ağırlık çalışmamın sebebi sensin.
Prometo que não te faço mal.
Söz, sana zarar vermeyeceğim.
Não faço ideia como isso é possível.
Ama nasıl, bilmiyorum.
Não sei o que faço aqui.
Neden burada olduğumu bilmiyorum.
Eu não faço essas coisas.
Ben bu işlerden anlamam.
Não te ocorreu que faço isto tudo por ti?
Tüm bunları senin için yaptığımın farkında değil misin?
Faço tudo o que pedem.
İstediklerinizi yapıyorum.
Não faço ideia.
Hiçbir fikrim yok.
Faço o que quero.
İstediğimi yaparım.
Não. Eu é que faço o que quero.
Hayır, asıl ben istediğimi yaparım.
Não faço ideia.
Ne bileyim.
Não é a primeira vez que faço isto?
"Bu ilk rodeom değil." miydi?
Faço isto a ele.
Ona yapıyorum.
É a única coisa que sei que faço melhor do que todos.
Herkesten daha iyi yapabileceğimden emin olduğum tek şey bu.
Faço uma ideia.
Gayet iyi biliyorum.
- Faço isto há 15 anos.
- Bunu 15 yıldır yapıyorum.
Faço-os desaparecer.
Ortadan kaldırırım.
Não faço isto há algum tempo.
Bunu yapmayalı çok oldu.
Eu faço o mesmo.
Ben de aynı şeyi yaparım.
O que faço aqui?
Burada ne işim var?
Eu faço parte dela!
Ben de El'im.
Se não conseguires fazer isso, faço eu!
Bunu sen yapamazsan ben yaparım! Yaparım!
Mas eu chamo isso de eu faço isso acontecer.
Benim buna verdiğim isimse "olmasını ben sağladım".
Sim eu sou de Pequim, faço pesquisas de pós-graduação na história.
Evet, Beijing'liyim, burada tarih alanında yüksek lisans yapıyorum.
Mas não faço ideia do que realmente fazem.
Ama ne yaptıkları hakkında hiç fikrim yok.
Não faço ideia.
Ne bileyim ben?
Só faço o que é preciso.
Gerekeni yapıyorum.
Sozinha. Eu faço caiaque.
Bende kanoyla geziyorum.
A sério. Faço coisas que não quero fazer.
Cidden, Ben... yapmak istemeyeceğim şeyler yapıyorum.
Não, já te disse que faço eu o ajuste.
Şunu ayarlayayım. Hayır, söyledim ya, ayarı ben yaparım.
Faço isto com muita tristeza, John.
Bunu gönülsüz bir şekilde yaptım John.
Desculpa, nem sempre faço o que me dizem.
Çoğunlukla bana söyleneni yapmadığım için özür dilerim.
Porque não faço ideia do que ia dizer.
Çünkü ben de ne diyeceğimi bilemedim.
Faço o que quiser que faça.
Benden nasıl istersen öyle yaparım.
- Ela disse, "O que faço, agora?"
Bunu sen uydurdun. - "Şimdi ne yapacağım?" dedi.
Bem, faço tudo.
Her işini yapıyorum.
Vou onde ele me diz para ir e faço o que ele me diz para fazer.
Git dediği yere gidiyor, yap dediğini yapıyorum.
É o que faço!
Yalan söylerim.
O que faço não te diz respeito.
Ne yapacağıma sen karar veremezsin.
Tudo que faço é organizar um armistício que sei que não conseguem guardar, na esperança que se destruam a eles próprios.
Tek yaptığım kendilerini yok etmelerini umarak bağlı kalamayacakları bir ateşkes planlamak oldu.
- Desculpa, é só a minha primeira vez que faço este tipo de coisa.
Kusura bakma, sadece... Bu tarz bir şeyi ilk defa yapıyorum.
Faço luto por ele, estou triste, mas... ele está morto.
Ona üzülüyorum, üzgünüm, ama o öldü.
- Eu faço-o. Eu faço-o.
- Ben yaparım.
Também faço uma sopa deliciosa.
Ayrıca lezzetli pancar çorbası yapabiliyorum.
Faço tudo para o manter a trabalhar.
Onu çalıştırmak için ne gerekiyorsa yaparım.
- Sem problema, só faço o meu trabalho.
- Ne demek, işimi yapıyorum.
- Não faço ideia.
- Hiç bilmiyorum.
Eu sei, quando faço os meus gestos de gang gosto de praticar no espelho.
Çete hareketlerini iyi bilirim, aynada sürekli çalışıyordum.
Não faço ideia.
Hiç bilmiyorum.