Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Fixe
Fixe Çeviri Türkçe
19,451 parallel translation
Que fixe!
Bu süper bir şey!
-... tás fixe?
- Nasılsın?
- Estás fixe?
- Nasılsın?
Está fixe. Está cinco estrelas.
İyi, çok iyi.
Está fixe, meu.
Peanut iyi, dostum.
- Fixe, meu.
- İyiymiş.
Eu disse-lhe que gostávamos um do outro desde crianças e tal, e então fui apenas castigado. Tá fixe.
Birbirimizi çocukluktan beri sevdiğimizi söyleyip okuldan sonra kalma cezasıyla kurtuldum, güzel değil mi?
- Fixe.
- İyiymiş.
- Tudo fixe?
- Ne var ne yok?
Acho que está fixe. Não ires à escola hoje.
Tamam sorun değil.
Foi uma resposta muito fixe, pai.
Gerçekten güzel cevap Baba.
- Fixe.
- İyi.
Sim, estou fixe.
Ben iyiyim.
Okay, tudo bem, fixe, eu também não vou falar com ela acerca disso.
Tamam, ben de konuşmak istemem zaten.
Fixe.
Güzel.
- Ohh! - Cor muito fixe.
Ne güzel renkler.
Sim, ela é tipo, é uma rapariga fixe.
O... Çok havalı biri.
Ela não gosta de mim, mas... Ou dela, mas é uma rapariga fixe.
Benden hoşlanmıyor ama havalı bir kız.
Isso não foi nada fixe, Marley.
Tamam mı Marley?
Tiveste um dia fixe na escola?
- Okul iyi miydi?
É muito fixe.
Bayağı havalı.
Oh, ele disse que acha que a Melissa não é assim tão fixe como tu pensas.
Melissa'nın düşündüğümüz kadar iyi biri olmadığını söyledi.
A Inglaterra era tão fixe.
İngiltere çok güzeldi.
Fixe.
İyi.
Tem sido estranho desde a rusga, mas é fixe porque são profissionais.
Baskından beri durumlar tuhaflaştı ama bu iyi bir durum çünkü bu adamlar profesyonel.
- Isso é fixe. Um amigo chamado Lev, com quem andei no liceu, é assistente de barman em Nova Iorque.
Liseye beraber gittiğim Lev adında bir arkadaşım vardı, şehirdeki bir barda barmen yardımcısıydı ve o...
Boa, fixe.
İşte orada. Tamam.
- Boa, fixe.
- Evet! Tamam!
Não, ela é muito fixe.
Hayır. Gerçekten iyi bir kız, tamam mı?
Olha, entendo que estejas chateada, mas isso não é fixe.
Bak, kızgınsın biliyorum ama bu hiç hoş değil.
Fixe.
Harika.
O que fizeste hoje foi muito fixe.
Bugünkü şey bayağı güzeldi.
- Não é suficientemente fixe para ti, Ned?
- Senin için yeterince havalı değil mi Ned?
Então, meu jovem, precisas de aprender o que é mais importante do que ser fixe.
Delikanlı, senin havalı olmaktan daha önemli olan şeyi öğrenmek gerek.
- Pensei que ias achar fixe.
- Çok havalıymış dersin dedim.
- Penso que foi bem fixe.
- Çok iyi bir fikirdi bence de.
Temos de ter uma conversa de senhorio para inquilino. Fixe.
Ev sahibi-kiracı konuşması yapmamız lazım.
Ouve, não incomodes o Luther, ele é um tipo fixe.
Luther'a zorluk çıkarma. İyi adamdır.
Fixe!
Güzel!
Isto não é nada fixe!
Bu hiç de doğru değil.
- Fixe.
- Havalıymış.
- Muito fixe.
- Çok havalı.
- Fixe.
Güzel.
Muito fixe!
Süpermiş.
- A sério? Fixe. - Por onde vais começar?
- Nereden başlarsın ki?
Tem sido muito fixe ter-te a dormir no meu sofá...
Benim kanepeme yattığın günden beri her şey iyi gidiyor.
Estou fixe.
İyiyim.
- Está tudo fixe...
- Her şey yolunda...
Fixe...
Güzel.
Fixe, que bom!
Güzel.
Fixe.
Güzel...