Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Fork
Fork Çeviri Türkçe
86 parallel translation
Há um que vai para Kingman, Ash Fork, Prescott, Iron Springs...
Kingman, Ash Fork, Prescott, Iron Springs...
A South Fork.
South Fork, Bear Creek kasabalarına.
Quando estiveres em South Fork e se tudo correr bem, envia um raio fixo a Mizzell se podemos passar com a manada.
Sims, South Fork Kasabasına vardığınızda eğer her şey yolundaysa aynanı Mizzell'in olduğu yere doğru yarım dakika şu şekilde sabit tutarak işaret ver. Biz sürüyü ilerleteceğiz.
Os cavalos roubados estão num grande canyon. A venda aos sulistas é feita em South Fork todos os meses.
Yakaladıkları atları buranın 45 mil güneyindeki bir kanyonda saklıyorlar ayda bir kez onları Bear Creek'e götürerek orada Konfederayonun adamlarına teslim ediyorlar.
Conheço muito bem essa região. Segundo os meus cálculos, eu acho que Yellow Fork está aqui.
Hesaplamalarıma göre Yellow Fork şurada kaldı şurası Porterville ve biz de buradayız.
- Conviria-lhes ir pelo North Fork.
North Fork'dan gitseler daha iyi olurdu.
- Possivelmente irá pelo North Fork.
- North Fork'dan da gidebilir.
Próxima paragem : East Fork!
Sonraki durak, East Fork!
É East Fork.
Burası East Fork.
East Fork, paragem para madeira.
East Fork Odun Durağı.
A glória de Uvalde e Saltillo e Black Fork.
Uvalde, Saltillo ve Black Fork'taki zaferleri.
Ele disse que só iria até Dry Fork.
Atları Dry Fork'a kadar arayacağını söylemişti.
Se o seu marido não voltar, passamos por Dry Fork para o recolher.
Kocanız dönmezse, Dry Fork'a yöneliriz, yolda onu da alırız.
Vamos seguir a rota da diligência para Dry Fork.
Dry Fork yolundan gideceğiz.
Vamos para Dry Fork.
Dry Fork'a gidiyoruz.
Joey, vai a West Fork e diz ao Jared que regresse ao rancho.
Joey, West Fork'a git ve Jared'e çiftliğe dönmesini söyle.
O melhor cavalo da região... está num celeiro no outro lado de Lone Tree Fork.
Kasabadaki en iyi at... Lone Tree Çatalı'nın diğer tarafındaki bir ahırda.
" Gelo atirado do comboio um quilómetro a sul... da ligação de Wellton.
" Buz trenden South Fork'tan bir buçuk kilometre ötede Wellton kavşağında atılmış.
450 acres. Devias ficar com aquele sítio em Spanish Fork em vez dessa casa em Malibu.
Bence şu Malibu evi yerine Spanish Fork'taki yeri almalıydın.
Embateu contra a ponte de South Fork.
Güney Forkdaki eski bir köprüye çarpmış.
Não acho que devamos ir por South Fork.
Dick, South Fork'a doğru gitmeliyiz diye düşünüyorum.
O almoço custou 6 dólares e 31 cêntimos na Lamplighter Inn, na auto-estrada Dois, perto de Lewis Fork.
Öğle yemeğini 6 dolar 31 sente Lamplighter Inn'de yedim. 2. otoyol, Lewis Fork yakınları.
Saí na auto-estrada Dois perto de Lewis Fork.
İyiydi. Lewis Fork yakınındaki 2. otoyoldan geldim.
Uma vez que cruzar a fronteira cinco milhas a leste do Grand Fork na estrada até Castlegar.
Bir kez söyleyeceğim. Sınırın diğer tarafında, Castlegar yolu üzerinde Grand Fork'un beş mil doğusunda.
Se passares por Lewis Fork, recomendo um lugar para o almoço :
Albert dinle, eğer Lewis Fork taraflarına gelirsen öğle yemeği için bir yer tavsiye edebilirim : Lamplighter Inn.
ASH FORK, ARIZONA - SEGUNDO DIA
ASH FORK, ARIZ ONA
Garfo. ( Fork )
Çatal.
Pode nomear por exemplo aquela bifurcação do rio fork.
Mesela nehrin çatal yapan bu noktasına bir isim bulabilirsiniz.
- Você não é da cidade? - Sou de Big Fork, Montana.
- Montana Big Fork'luyum.
Big Fork.
- Big Folk'da mı?
Levas o teu amigo ao restaurante?
Arkadaşını Knife Fork'a götürürüz.
6.9, 10km perto do Sul de Arm Fork.
Altı nokta dokuz! South Arm Fork'un on kilometre altında..
10 km perto do South Arm Fork
South Arm Fork'un on kilometre altında.
O terramoto provocou desabamento de terras em "South Arm Fork" que causou um tsunami que atingiu aqui a costa norte uns minutos mais tarde.
Deprem, South Arm Fork'da bir toprak kaymasını tetikledi ve bunun sonunda bir tsunami bir kaç dakika sonra kuzey sahiline vurdu.
Há uma táctica, chama-se "garfo", em que pegamos numa peça e atacamos duas do adversário... basicamente para o forçar a escolher como quer perder.
Satrançta bir hamle vardır. Fork denir. Elindeki tek taşınla, rakibinin en az iki taşını tehdit etme hamlesidir.
Comprimidos venenosos, SARS, febre do Nilo, North Face, South Fork, East River, doença do macaco, cobras em retretes, vaca louca, gripe das aves, gripe dos porcos e para ser franco, qualquer outra gripe que realmente só a podes apanhar se fornicares mesmo com o animal que dá o nome à gripe.
Zehirli haplar, SARS, Batı Nil, Kuzey Surat, Güney Çatal, Doğu Irmak, maymun frengisi, Pop Rocks şekerleme, tuvalet yılanları, deli dana, kuş gribi, domuz gribi ve sadece mevzubahis hayvanla zina yaptığınızda bulaşacak olan her türlü hayvan gribi.
Blair Simmons, de Dailey e William Hastings, de Beards Fork.
- Blair Simmons, Daily'nin dışında. Ve William Hastings Beard's Fork'un dışında.
Chegamos a Beards Fork dentro de uma hora.
- Bir saat içinde Beard's Fork'ta olacağız, tamam mı?
Trabalhava na estacão de serviço de American Fork, onde se abasteceu.
Benzin doldurduğu, American Fork benzin istasyonunda çalışmışsın.
O D.B. parou na estação de serviço em American Fork e encheu o depósito uma vez, cedo, nesse dia, e, depois, voltou mais tarde à noite e voltou a atestar.
Şimdi, D. B. American Fork istasyonunda durdu o gün, önce sabah erkenden benzin aldı sonra aynı gece tekrar geldi ve tekrar benzin doldurdu.
De American Fork, não pode ter andado mais do que 103 quilómetros em qualquer direcção.
American Fork'dan itibaren, 100 km'den uzağa hiç bir yöne gitmiş olamaz.
- Carl Debis, investigando possível corpo sem vida em Southport.
Kyle'dan üsse. South Fork'taki muhtemel cesede bakıyorum.
Há uma cidade em Nebraska, Windy Fork.
Nebraska'da Windy Fork adlı bir kasaba var.
WEST FORT NEBRASKA 24 DE AGOSTO, 1999
West Fork, Nebraska 24 Ağustos 1999
Devo chegar ao Cork para a balsa.
Feribot için Fork'a gitmem gerekiyor.
Aquela empilhadora vira mal.
Oradaki fork lift çok komik bir alet.
Foi um fork... Ele fez um forkball? Foi um slider.
Çatal atışı mı yaptı?
Cavalguei até à propriedade dos Wharton, perto da fronteira com Branch.
Atlarımızı Whartonlar'ın oraya North Fork'un Kanada tarafına sürdük.
Ontem, vimos um filme do Lionel Barrymore, jantámos no Knife Fork, bebemos champanhe até de manhã, e nem sequer um beijinho.
Dün gece Lionel Barrymore'a gittik, Knife Fork'ta yemek yedik gün ağarana dek şampanya içtik ama öpüşmedik bile.
Partiu há três dias, ele explorou o sul até Redford.
Red Fork'tan daha uzağa iz sürdü.
- Dry Fork?
- Dry Fork mu? #