English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Fäça

Fäça Çeviri Türkçe

44,023 parallel translation
- Preciso que me faça um favor.
- Senden bir şey istiyorum.
Talvez também faça.
Sanırım öyle
- Por favor, faça isso.
Lütfen öyle yapın.
A minha faca está no bolso.
Bıçağım cebimde.
Não precisará da faca.
Bıçağa ihtiyacınız olmayacak.
Eu gosto da faca. Leve esta.
Bıçağı severim.
Rufus, não te conheço assim tão bem, mas, nos últimos dois dias, ajudaste-nos a fugir da cadeia, ameaçaste um nazi com uma faca e retiraste uma bala da minha barriga sem vomitar.
Rufus... Seni o kadar iyi tanımıyorum. Ama son iki gündür, hapishaneden kaçmamıza yardım ettin.
Obrigado por teres ido ao espaço, não importa o que faça a minha mãe estará desapontada comigo.
Uzaya gittiğin için ben teşekkür ederim. Ne yaparsam yapayım.. .. annem için bir hayal kırıklığıyım.
Deve ser assim que aplicas a lei em Boca Raton, ao dizer coisas aleatórias sem dizer nada que faça sentido.
Boca Raton'da avukatlık yapmak böyle birşey olmalı kastetmediğin şeyleri söyleyerek ve.. .. söylemediğin şeyleri kastederek.
Faça as malas, chame o chofer.
Bavulları topla, şoförü ara.
Essa faca, onde a arranjaste?
Bu bıçağı nereden buldun?
Nunca faça jogos psicológicos com uma psiquiatra, Miss Brown.
Sakın bir psikologla psikoloji yarışına girme, Brown Hanım.
Por favor, não faça isso outra vez.
Lütfen bir daha böyle yapma.
O Anthony não é alguém que faça aquelas coisas.
Anthony böyle bir şey yapabilecek bir adam değil. Böyleleri asla kendilerini belli etmezler.
O meu pai deu-me essa faca - quando tinha a tua idade.
- O bıçağı senin yaşındayken bana babam verdi.
E se eu te desse essa faca?
O bıçağı sana vermemi ister misin?
É bom que faça. Já passaram 14 meses.
Bu gece, seks yapsam iyi olur.
O Jim Bowie, tem a faca em honra dele.
Jim Bowie. İsmi sonradan bir bıçağa verildi.
Não faça isso, senhor.
- Yapmayın efendim.
Tudo o que faça é culpa minha.
Hadi ama..
Mac, ele tem uma faca!
Mac, bıçağı var!
Não se disseres alguma coisa que me faça parar de desfrutar deste whisky.
Viskiden alacağım zevki durduracak bir şey diyeceksen hayır.
Eu não posso esperar que alguém da minha equipa faça algo que eu não faria.
Takımdan birinden, benim yapamayacağım bir şeyi yapmasını bekleyemem.
Não me faça arrepender.
Beni pişman etme.
Esperamos que o Toby faça o que tem de fazer.
Doktorun işini yapmasını bekleyeceğiz.
Talvez seja isso que faça? Nos mostre o nosso verdadeiro amor?
Belki de yaptığı şey sadece sana kendi gerçek aşkını göstermektir.
Mas no vosso caso, talvez faça uma excepção.
Fakat sizin durumunuzda belki bir istisna yapabilirim.
Faça a sua vida inteira novamente, como a pessoa boa que você é.
Hayatını yeniden düzene sok. Şu an olduğun iyi insan gibi.
O que queres que faça?
Ne yapayim?
Gosta que faça trabalhos sobre mim próprio.
Kendimle ilgili is yapmami seviyor.
Isto não é como pedir ao Tom que faça algo indecente e ver o que...
Bu sey degil herhalde... Bir olta atayim da bakayim...
Vou fazer o que vocês precisar que eu faça.
Benden ne isterseniz yaparım.
Faça sua vida inteira outra vez.
Hayatını yeniden düzene koyarsın.
Faça isso, ou não faça nada.
Ya yap ya da kılını kıpırdatma.
Nesse meio tempo, não faça nada de estúpido.
Bu arada sakın bir aptallık edeyim deme.
Tudo o que tenho é uma porra de uma faca de três polegadas.
Ben de ise yedi santimlik lanet bir bıçak var.
ele tinha uma faca.
Bıçağı vardı.
- O Kelly veio cá fora, ele tentou enfrentá-lo, mas ele tinha aquela faca.
Kelly geldi, onunla mücadele etmeye çalıştı ama bıçağı vardı.
Ele tinha uma faca, não acho que ele vinha pedir desculpa.
Özür dilemeye geldiğini sanmıyorum.
- Não? Fui eu quem se teve de se meter entre ti e a faca dele.
Onun bıçağı senin arana girmek zorunda kalan bendim.
O que quer que eu faça?
Ne yapmamı istiyorsun?
Então, queres que eu te faça sentir melhor?
Yani seni daha iyi hissettirmemi mi istiyorsun?
- Então eu disse : Que se faça a escuridão. - * é melhor cortares * é melhor cortares a respiração esta noite
- Sonra karanlığa ol dedim.
- Faça-me falar com ele.
- Öyleyse onu telefona ver.
Faça o que eu disse!
Siz dönün!
Deve saber! E faça o que eu estou dizendo a você.
Bir yere git ve benden haber alana kadar orada kal.
Então Blackstone Detective Foi espancado porque sua esposa foi para a terapia Uma faca o atingiu
Demek Dedektif Blackstone terapiye gittiği için karısını dövdü kızınızı dövdürttü, arkadaşınızı ve sizi rahatsız etti ve sizi dövdü.
Armado com uma faca e arma, atacou... Courtney, Glaser, Jones
Courtney, Glaser, Jones.
Você sabe, eu vou fazer o que você precisa que eu faça
Ne gerekiyorsa yaparım.
Para que é a faca?
Hey, bıçak ne iş?
Estou a tentar pensar em algo que não te faça mudar de ideias.
Seni vazgeçirmeyecek bir cevap düşünüyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]