Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Glória
Glória Çeviri Türkçe
3,383 parallel translation
Queria falar com a Glória.
Gloria'ya ulaşmaya çalışıyordum da.
A Glória encarregou-me disto.
Gloria bunu halletmemi söylemişti.
Glória, gostava muito de passar na sapataria.
Gloria, şu ayakkabı dükkânına gidelim diyorum mutlaka.
- Muito feliz, Glória.
Çok mutlu edecek, Gloria.
- Glória?
Gloria?
Glória, com licença.
Gloria, pardon.
Eles gozam com o individuo, e ele ganha os seus 5 minutos de glória.
- İşte başladılar, zihinsel özürlü çocukla dalga geçiyorlar.
Glória ao Islão.
Yaşasın İslam.
Não poderia deixar você ter toda a glória, poderia?
- Bütün iftiharı almana izin veremezdim, değil mi?
Hussian é o orgulho e glória Steel and Power Suri.
Hüseyin, Suri'nin şanı ve gurur kaynağıdır.
Fazemos assim, se estiveres disposto a seguir algumas regras, eu garanto-te que ela irá ver-te em toda a tua glória equestre.
Bak ne diyeceğim bir kaç kurala uymayı gönüllüysen. Seni garanti ederim ki bütün o at üzerindeki ihtişamını görecek.
Estás atraída por ele em toda a sua glória de mano bera.
Ona karşı bir şeyler hissediyorsun. - Onun bu kötü kardeş tipine falan.
Pode experimentar a pista, reviver os seus dias de glória.
Öne çıkıp, parlak günlerini tekrar yaşıyor.
Uma glória que tenho a honra de partilhar com todos vocês.
Hepinizle paylaşmaktan onur duyduğum bir zafer.
O que significa que não há aqui uma fantasia de glória.
Demek ki yoğun zafer fantezisi yok.
"Calvin Winslow a desfrutar a glória do tapete vermelho com Ashley Thomas".
"Calvin Winslow kırmızı halıda Ashley Thomas ile birlikte."
Renasce... Na glória de Jesus.
Yeniden doğasın İsa'nın nuruyla.
Pois Teu é o Reino, o Poder e a Glória para sempre.
Krallığın, güç ve zaferle ebediyen sürsün.
Vivemos numa tenda, sem dinheiro, durante um ano inteiro, à espera de que o Senhor regressasse coberto de chamas e glória.
Bir yıl boyunca bir çadırda, meteliksiz olarak yaşadık. Efendimizin peleriniyle ihtişamlı ir şekilde geri dönmesini bekleyerek.
Caçadores de glória.
Şöhret peşinde koşan tipler.
Mas eu nunca roubaria a glória de um colega de equipa.
- Ama ben takım arkadaşımdan böyle bir şanı asla çalamam.
Em vez de glória... amargas decepções aflições cruéis.
Şöhret yerine acı hüsranlar ve çetin ıstıraplar geldi.
- Concede-me a tua glória
- İhtişamını lütfet bana.
Deliciado com a tua glória
Bu şekilci adam, senin ününden faydalanıyor
Concede-me a tua glória
- İhtişamını lütfet bana.
A viver toda aquela glória, a dançar com o fogo.
Tüm bu şöhretin tadını çıkarmak alevlerle dans etmek...
Recebe a glória quando não pode vivenciá-la.
Takdir edilmek için etrafta olmadığında zafere kavuşursun.
Scott e os seus homens buscavam a glória da descoberta de um ambiente intocado, e morreram a tentar.
Scott ve adamları el değmemiş bir yabanda keşif zaferini aradılar ve denerken öldüler.
Vejam... a glória que nos rodeia.
Etrafımız güzelliklerle kaplı.
E ao pó ele retornou pela glória de Deus.
Ve Tanrı'nın yolunda da şehit oldu.
Quando o Odin estiver morto, devolvo-te a caixa e poderás devolver a Jotunheim toda a sua glória.
Odin öldüğünde, sandığınızı size geri vereceğim. Bu sayede Jotunheim'ı ihtişamlı günlerindeki haline döndürebilirsiniz.
Toda a glória, os elogios tudo desde que ambos nasceram.
Bütün şan şeref, her şey iki kişi olduklarından itibaren hep onun olmuş.
Verei o rosto do Senhor... e a glória do Senhor.
İsa'nın suretini göreceğim ve onun cennetini...
E, com a sua bênção, retornarei o negócio familiar à sua antiga glória.
Senin onayınla da aile işini eski ihtişamına kavuşturacağız.
É claro, ele é que recebe a glória toda.
Evet, çok meşhur oldu.
"Eu quero entender a glória da dor, como o Matthew, mas cortar a carne fá-lo ter... o bojo de marido e não gosto de ficar assim".
"Matthew gibi acının ihtişamını anlamak istiyorum..." "... ancak eti kesmesi, onun tahrik olmasına yol açtı... "
Glória!
Gloria!
Toda A Glória É Fugaz
Gün Olur Devran Döner
Um ano atrás... perguntavam-me que campanha eu ia apoiar financeiramente, e eu sabia que só um homem poderia devolver a esta cidade a glória original.
Bir yıl önce.... Bir yıl önce, seçim kampanyası başladığında finansal desteği arkasına alarak ve sadece bir adam şehri restore edip eski şanına döndürebilirdi.
Nos casos importantes, costumam trazer alguém de fora para ficar com a glória.
Böyle davalarda dışardan biri gelip zaferin üstüne oturur.
Tive bons momentos e tempos de glória enquanto estive na prisão.
Hapiste Starz ve Showtime'ı izlerdim.
A vida do Hirsch nunca será esquecida. Mais vale pobre... Merda, nunca tive a glória de viver assim.
Hirsch de hayatında hiç güzel gün görmeyen diğer sefil namussuzlar gibi unutulup giderdi.
Agora este palhaço vai ficar com a glória toda.
Şimdi tuzlu soytarı bütün ihtişamın üzerine konacak.
Porque Seu é o reino, do poder e da glória, Para todo o sempre.
Krallık, güç ve şeref senindir, sonsuza kadar.
Não há maior glória do que dar a vida por Cristo.
Tanrı için canımızı vermekten daha büyük bir zafer olamaz.
Glória ao nosso Deus, Alá, senhor do mundo, que nos criou como muçulmanos, que nos guia nesta Jihad directo ao Seu caminho.
Bizi Müslüman olarak yaratan ve onun yolunda Cihadi veren dünyanin hâkimi Allah'a sükürler olsun.
Poder e glória.
Güç ve zafer.
Eu vou arriscar e dizer que tu não queres repartir a recompensa e a glória com os outros.
Sana şunları söylemeye geldim. Ödülü veya övgüyü başkasıyla paylaşmak istemiyorsan bu konuda sana yardımcı olabilirim.
Vi Judeus construírem a glória do Egipto.
Mısırdaki piramitleri yapan Yahudileri gördüm.
Podia caminhar sobre ele, mas... A minha mãe diz que todos devem ter o seu momento de glória.
Annem hep herkesin parlamasına müsaade etmelisin derdi.
Glória?
Gloria?