Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Gypsy
Gypsy Çeviri Türkçe
119 parallel translation
Pelo Billy Sunday, Rev. Biederwolf, Gypsy Smith e 2 vezes pela irmã Falconer.
Billy Sunday, Peder Biederwolf, Gypsy Smith, iki kere de Hemşire Falconer tarafından.
Para o Blue Gypsy.
Blue Gypsy'ye.
Porque vamos ao Blue Gypsy?
Neden oraya gidiyoruz?
Não vamos ao Blue Gypsy.
Biz gitmiyoruz.
Eu vou ao Blue Gypsy.
Sadece ben gidiyorum.
Estive em La Casa das Três Moças e na última temporada O Amante Cigano.
Lilac Time'ın turnesinden yeni döndüm. Geçen sezon "Gypsy Lover" ın Broadway versiyonunda oynayacaktım.
Gypsy. Pronto, pronto?
Gypsy, hazır mısın ha?
- A brincar com o Gypsy.
- Gypsy ile oynuyorduk. Mmm-hmm.
Anda, Gypsy!
Haydi Gypsy.
Os óculos do rapaz parecem o fundo de uma garrafa.
Gypsy hayır. Çocuğun şu gözlüklerine baksana. Kola şişesinin dibi gibi.
Este é o meu cão, Gypsy.
- Billy. Bu da köpeğim Gypsy.
Como estás?
Selam Gypsy. Nasılsın bakalım?
Aqui, Gypsy.
- Haydi Gypsy. Gel.
- Traz o Gipsy para dentro por um instante.
Billy, Gypsy'yi gün içinde biraz buraya alsam.
Querido Sr. Ardenue, hoje chorei na aula ao ler "The Scholar Gypsy".
Sevgili Mr. Ardenue bugün sınıfta "Bilge Çingene" yi okuduğumuzda, ağladım.
Sei cantar Gypsy... todo. Sei cantá-lo de trás para a frente.
Çingene'yi oynayabilirim, hepsini.
Durante este longo périplo fora das fronteiras da Índia, os termos ciganos, halab, tsigane, boémio, gipsy, gypsum... foram dados ao povo ROMENO.
Hindistan sınırları dışında yapılan bu uzun yolculuk esnasında Roman halkına, gitan, halab, çigan, bohem, gypsy adı verilmişti.
Vamos, Gipsy.
- Gypsy, gel.
Senhoras e Senhores, deixem-me apresentar-vos, Manto "o Magnífico", e a sua bela assistente, Gipsy!
Bayanlar ve baylar, Muhteşem Manto'yu sunmama izin verin... ve onun sevimli asistanı, Gypsy!
Tenente Gypsy, apresenta-se ao serviço.
Teğmen Gypsy görevi açıklıyor.
Uma vez salva, seguimos ao sinal da Gypsy.
Onu emniyete alınca, Gypsy'nin işaretiyle harekete geçeceğiz.
Deve estar a tomar o pequeno almoço no Gypsy Cove.
Galiba Gypsy Cove'da kahvaltı edecekti.
Já sei o que se passou no Gypsy.
Gypsy'de olanları duydum.
Não sei. A Gypsy disse que ma deixava aí algures.
Çingene, bir yere bırakacağını söylemişti.
Eu verifiquei-o, o meu pai também, mais a Gypsy na "Hewes Brothers".
Kontrol ettim. Babam da kontrol etti. Hughes Kardeşler'de çalışan Çingene de kontrol etti.
Vá lá, Gypsy, verifica outra vez.
- Hadi Çingene.
Gypsy, tu é que os partiste.
- Bunları kendin kırdın.
Era casado com a Gypsy e vivia numa caravana porque o tio Sydney não queria ter casa pois achava que se tivesse casa, morreria lá.
Çingene'yle evliydi ve karavanda yaşarlardı. Çünkü eve çıkarsa öleceğini düşünürdü.
- O quadro da Pietà? - Para a Gypsy.
- Pieta Amerikan servis.
Eu vi o Gypsy ontem à noite.
Dün gece Gypsy'i gördüm.
Obrigado por me contares sobre este sitio, Gypsy.
Burayı bana haber vermen çok iyi oldu, Gypsy.
- Gypsy, ajuda-me.
- Gypsy, yardım et.
- Gypsy, é a Linda.
- Gypsy, ben Linda.
- É uma coisa cigana.
- Hadi ama, bu "Gypsy".
Estou do teu lado, Lorelai. Espera, Gypsy.
- Ben senin tarafındayım Lorelai!
Estás a falar de quê?
- Dur, dur Gypsy.
Gypsy, por favor, tira esse laço.
Gypsy, lütfen kurdeleyi çıkart.
Vejam, é a Gypsy! Gypsy!
- Bakın millet, Çingene geldi.
A Gypsy chegou.
- Çingene! Çingene geldi.
Senhoras, a Gypsy chegou.
Millet, Çingene geldi.
Gypsy, aquela é a Emily.
- Çingene, işte Emily o.
Esta bebida é excelente. - Já tomaste uma destas, Gypsy?
Sen bundan hiç içtin mi Çingene?
- Ouviste, Gypsy? Eu sou vulgar.
Bunu duydun mu Çingene?
Ela não parece um chimpanzé, Gypsy?
O şempanze gibi değil mi Çingene?
Tu e a Gypsy Rose Lee.
Güzel.
Também era verde.
Yeşil Maruti Gypsy.
Gipsy, rápido!
Gypsy, çabuk!
- Gypsy.
- Merhaba tatlım.
- Pergunta à Gypsy.
- Çingene'ye sor.
Olá, Gypsy.
- Merhaba Lorelai.
Vem cá, Gypsy.
Hadi Çingene!