Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Honduras
Honduras Çeviri Türkçe
138 parallel translation
Estive nas Honduras Britânicas, ganhei para o regresso... e mal chegou para me curar da febre que apanhei.
İngiliz Honduras'ındaydım, sonra eve döndüm ve yakalandığım bu sıtmadan neredeyse kurtuldum.
E mandai-me um postal das Honduras.
Honduras'a varınca bana kart atın.
Precisais de 3 a 4 semanas até às Honduras, se o tempo ficar assim.
Hava normal, Honduras'a üç buçuk, belki dört haftada ulaşırsınız.
Venham as Honduras!
Honduras!
"Honduras"
"Honduras"
Originário de Honduras.
Aslen Honduraslı.
Temos porta-aviões nas Honduras.
Honduras yakınlarında iki uçak gemimiz var.
- A situacao em Honduras, está pior.
- Şu Honduras işi büyüyor da ondan.
Nas Honduras, o senhor foi considerado ladrão de túmulos e não arqueólogo.
Honduras'ta mezar hırsızı olmakla suçlanmıştınız.
EL SALVADOR E HONDURAS CEDEM.
El Salvador ve Honduras düştü.
Sabe, a Nicarágua foi só o princípio.
Nikaragua sadece başlangıçtı. Sırada Guatemala ve Honduras var.
Guatemala e as Honduras são os próximos alvos. Daqui a 5 anos, verá tanques cubanos em Rio Grande.
Beş yıl sonra da Rio Grandi'de Küba tankları göreceksin.
O Dent foi adido cultural na embaixada da RDA nas Honduras.
Dent, Honduras'taki Doğu Alman elçiliğinde kültür ataşesiymiş.
- Honduras? El Salvador?
- Honduras, El Salvador...?
Assessor militar em Honduras.
Honduras'ta Amerikan danışmanı.
Não é verdade, Mr. Jenkins, que esteve nas Honduras no mesmo dia em que o Dr. Mendoza caiu para a sua morte do 21.º andar do Hotel Presidente?
Bu doğru değil mi, Bay Jenkins, sizin Honduras'ta olduğunuz Dr. Mendoza'nın Hotel Presidente'nin... 21. katından düşerek öldüğü gün.
Sr. Presidente, estive nas Honduras como consultor da Organização Pan-Americana de Ajuda Humanitária Democrática.
Bay Başkan, ben Pan-Amerikan Demokratik Yardım... Örgütü'nün danışmanı olarak Honduras'taydım.
CIA, Tegucigalpa,'81 a'84, Honduras.
- CIA'de. Tegucigalpe. 81'den 84'e kadar. Honduras'ta.
Muitas são das Honduras.
Çoğu Honduraslı. Gelmeye niyetin yok galiba.
Plantação de banana da Chiquita Honduras
Honduras'ta "Chiquita" firmasının çalışanları eylem yapmaya başladı.
Ocasionalmente, em regra no início da Primavera, em Yoro, nas Honduras, chovem... sardinhas.
Bazen, genelde bahar başlarında Yoro, Honduras'ta gökten sardalya yağar.
Que diabo fazia nas Honduras?
Honduras'ta ne işin vardı?
O UNHCR é o organismo da ONU que envia mais auxílio às Honduras.
UNHCR Honduras'a bütün BM organlarından daha çok yardım sağlıyor.
Muitos nem sabem onde ficam as Honduras.
Çoğu insan Honduras'ın nerede olduğunu bile bilmez.
Houve uma abstenção mais propriamente das Honduras e dois votos contra - os dois do costume.
bir çekimser oy vardı, yani Honduras'ın, ve iki de karşıt oy : her zamanki ikili. ( ABD ve İsrail )
Evitarei citar os da linha dura. Na altura os EUA exercitavam o elemento do poder na equação com forças mercenárias baseadas nas Honduras atacando a Nicarágua.
o zamanlar, ABD Honduras'ın Nikaragua'ya saldırması olayında denkelemdeki güç öğesini çıkarcı bir şekilde oynuyordu.
Vêm de Cuba, das Honduras ou da Nicarágua, em busca duma vida melhor e acabam a limpar casas de banho em Bal Harbor.
Küba, Honduras, Nikaragua gibi ülkelerden daha iyi bir yaşam için gelir, sonra kendilerini Bal Limanı'nda tuvalet temizlerken bulurlar.
- Das Honduras.
- Honduralı.
Se Selmak estava certo, o templo de Telchak fica no sul das Honduras.
Eğer Selmak haklıysa, Honduras'ın güneyinde.
A vinte quilómetros de Tegucigalpa, Honduras
"Tegucigalpa'nın 32 km dışı, Honduras"
O governo das Honduras assegurou que o Departamento de Estado está a investigar.
Honduras hükümeti durumla ilgileniyor.
Os serviços secretos indicam que estamos a lidar com forças revolucionárias contra o governo das Honduras.
İstihbaratın gösterdiğine göre Honduraslı hükümet karşıtı devrimciler olabilir.
O operativo da CIA nas Honduras, um tal de Agente Burke, diz saber para onde o Dr. Jackson e o Dr. Lee foram levados.
Honduras'taki CIA ajanı, Ajan Burke diye biri, Dr Jackson ve Dr Lee'nin nereye götürüldüğünü bildiğini söylemiş.
Está um C-130 à espera em Peterson. Parte para as Honduras daqui a duas horas.
Peterson'da bekleyen bir C-130 var. 2 saat içinde Honduras'a yola çıkıyor.
Pouco tempo depois disso, ele foi raptado por extremistas anti-hondurenhos.
Bundan kısa bir zaman sonra, bir şekilde Honduras karşıtı radikaller tarafından kaçırılmışlar.
As Honduras e a Nicarágua têm uma disputa territorial.
Honduras ve Nikaragua bölgesel bir kavga içindeler.
Por isso, qualquer pessoa do clube "Eu odeio as Honduras" pode refugiar-se depois da fronteira da Nicarágua e comprar armas.
"Honduras'tan Nefret Edenler" kulübü üyesi herkes Nikaragua sınırları ardına sığınıp silah satın alabilir.
É das Honduras!
Honduras malı.
Uma das equipas dele achou-a debaixo de água ao largo da costa das Honduras.
Ekiplerden biri Honduras açıklarında sualtı harabelerinde buldu.
Atravessa as Honduras, entra em Belice, e no último minuto consegue entrar em Cuba graças a um comunista húngaro que depois disse que o Henry lhes vendeu informação sobre uma troca de reféns por armas no Irão.
Honduras'a geçip, Belize'ye giriyor. Ve son dakikada kendini güvenli Küba'ya atıyor, ona Macar komünistler yardım ediyor ve karşılığında İran'daki rehine kriziyle ilgili bilgi aldıklarını söylüyorlar.
Foi visto pela última vez nas Honduras.
En son Honduras'ta görülmüş.
Há mais uma pessoa que quero que conheças nas Honduras.
Tanışmanı istediğim biri daha var.. Honduras'ta.
Pensa que a nave está nas Honduras.
Geminin Honduras'ta olduğunu düşünüyorsun.
Honduras.
Honduras.
Definitivamente, o Fine estava nas Honduras com a nave negra.
Fine kesinlikle siyah gemiyle birlikte Honduras'taydı.
Obviamente algo que estás a cozinhar nas Honduras apesar de eu duvidar que sejam "daiquiris de banana".
Honduras'ta açıkça bir şeyler yapıyorsun, herne kadar onun muz kokteyli olduğundan şüpheli olsam da.
A sua guerra do futebol, em 69.
Honduras ile Futbol Savaşı, 69'da.
Há um avião militar para as Honduras, à 1 hora da manhã.
Gece saat 1 : 00'de Honduras'a kalkan bir uçak var.
Pessoas como Negroponte, procônsul nas Honduras, Rumsfeld, enviado especial ao Médio Oriente, e por aí fora, bastante continuidade.
Niegroponte, Honduras'ın konsolosu, Ortadoğunun özel delegesi Rumsfeld gibi insanlar, ve bunlar gibi bir çoğu.
Ele desenhou um sistema parecido para uma missão nas Honduras.
Dixon'a söyle.
Ele saberá como proceder.
Honduras'ta bir görevde buna benzer bir sistemi çözmüştü.