Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Houston
Houston Çeviri Türkçe
1,852 parallel translation
Cônsul Honorária do Paquistão em Houston, Texas, que tal isso como título?
Houston, Texas'a verilen Pakistan Şeref Ödülü. Nasıl isim ama?
A nossa amiga de Houston é que me pediu para vir cá.
Houston'daki dostumuz buraya gelmemi söyledi.
Refiro-me à sua amiga em Houston... Ela tem que se deixar de angariações e começar a dedicar-se à imprensa.
Bu arada, şu senin Houston'daki arkadaşın fon oluşturma faaliyetlerini ve basınla ilişkisini kesmek zorunda.
Tenho de ir até Houston, por isso...
Benim Houston'a devam etmem gerek.
Assim, aconteça o que acontecer, estás garantida daqui até Houston.
Böylece ne olursa olsun sırtın yere gelmeyecek.
Eu ia cantar a música "The Greatest Love of All" da Whitney Houston.
Whitney Houston'dan "The Greatest Love of All"... ( En Büyük Aşk ) şarkısını söyleyecektim.
Teremos um repórter que quer... Já disse.
Sabah sekizde "Good Morning Houston"'a çıkacağız.
Senhoras e senhores, bem-vindos ao Aeroporto Intercontinental de Houston.
Baylar bayanlar, Houston Uluslararası Havaalanı'na hoş geldiniz.
Autocarro de Houston, a chegar.
"Houston'dan gelen otobüs, şimdi giriş yapıyor."
Houston, a génio abandonou a garrafa.
- Houston, lambanın cini dışarı çıktı.
Minha amiga, a Dra. Houston acabou de me chamar.
Arkadaşım Dr Houston radyolistim.
O quê? As poucas testemunhas que temos... dizem que a Dra. Houston apenas explodiu.
- Birkaç görgü tanığının raporuna göre, Doktor Houston'ın şey olduğunu söyleyebiliriz... patladığını.
Na última noite a Dra. Houston e seu parceiro, o Dr. Watson... estavam catalogando um novo laboratório dos Antigos que descobrimos.
- Geçen gece, Doktor Houston ve partneri doktor Watson... Ortaya çıkardığımız yeni kadim laboratuarını katalogluyorlardı.
Achamos que foi o que matou a Houston e causou a explosão.
Bu Houston'ı öldürüp, patlamaya yol açan şey.
Olhe, a Houston foi infectada na mesma hora que o Watson. O tumor dela já explodiu.
Bak, Houston aynı anda etkilenmişti ve o çoktan patladı.
Última chamada para Houston. Plataforma 6.
Houston'a gidecek yolcularımız 6 numaralı perona.
Whitney Houston para o Benny Boy.
Whitney Houston, Benny'i arıyor.
Whitney Houston para Benny Boy.
Whitney Houston, Benny'i arıyor.
Este é o Austin, Dallas, Houston, Lubbock Odessa, El Paso, Amarillo, Texarkana, San Antonio, Corpus Christi e Hanoi.
Austin, Dallas, Houston, Lubbock, Odessa, El Paso, Amarillo, Texarkana, San Antonio, Corpus Christi and Hanoi.
Houston, temos problema.
Houston, bir sorunumuz var.
O repórter religioso Dallas Houston conta a história.
Kilise muhabiri Dallas Houston'dan hikayeyi dinleyelim.
Isto vai ser um "processo-pesadelo".
Houston, Teksas Bir dava kâbusu olacak.
Bem, acho que devia ir para casa e fazer as malas agora, porque vais actuar em Houston amanhã.
Şimdi eve gidip valizini hazırlamalısın,... çünkü yarın Houston'da açılışta sahne alıyorsun.
Onde está ela? Tu! Qualquer que seja o seu nome, faz o inventário e manda para a nossa loja de Houston.
İsmin her neyse, bütün envanterleri paketle ve Houstan mağazasına geri gönder.
O Davidson estava a comprar na Houston.
Davidson yiyecek bir şeyler alıyordu.
Se procurar "Leopold Houston" no Google, encontrará uma página no Facebook, um blog sobre a sua descida à toxicodependência
Google'da "Leopold Houston" diye aratirsa bir Facebook sayfasi uyusturucu kullandigini tasvir eden bir blog...
Houston, nós temos um problema.
Houston, bir sorunumuz var.
Vamos voltar para Houston.
Houston'a geri dönüyoruz.
No ano antes de me ter mudado para Houston.
Daha sonra Houston'a taşındım.
Podemos apanhar um vagão directo a Houston.
Houston'a giden bir yük treni yakalayabiliriz.
Assim que chegarmos a Houston, continuaremos até ao México.
Houston'a vardığımızda, doğruca Meksika'ya gideriz.
Houston, temos um problema.
Houston, sorunumuz var.
- Sim. O caso de Houston.
Huoston vakası için.
Estou á espera do relatório do médico legista do gabinete de Houston para poder concluir o relatório.
Bir raporu kapatabilmek için Houston saha ofisinden bir ek dosya bekliyorum.
Antes de irmos para intervalo, dou as boas-vindas ao Fortf Sam, Hudson...
Araya girmeden Teksas Sam Houston üssündeki herkese sesleniyorum...
Amanhã, tenho de ir a Houston para um seminário.
Yarın, bir seminer için Houston'a gidiyorum.
Direi a todos desde Las Vegas a Houston que o Alan Foss não cumpre as suas apostas.
Vegas'tan Houston'a kadar herkese... şu Alan Foss'un bahisinde durmadığını söyleyeceğim.
Houston.
Hangi şehirde? Houston.
Houston, se estou a mentir, vou chorar.
Houston, yalanım varsa, ne olayım..
Quando de repente, Houstou, temos um problema!
Ve sonra aniden, Houston'ın bir sorunu oldu!
Houston, tenho um problema.
Houston, bir sorunum var.
Houston tem outro problema!
Houston'ın başka bir sorunu daha var!
Isto não vai ser outro Houston, vai?
Başka bir Houston vakası olmayacak değil mi?
Ah, o herói do acidente em Houston.
Ah, Houston olayı kahramanı.
Desde o fracassado ataque biológico em Houston ano passado, no qual o major Keene aqui teve um papel importante, nossa vulnerabilidade à ação terrorista, em especial bioterrorismo, tem sido objeto de intensa discussão.
Geçen yıl Binbaşı Keene'in önemli katkıları olan başarısız Houston biyolojik saldırısı ardından, terörist saldırılara, özellikle biyolojik olanlara karşı kırılganlığımız yoğun tartışmaların başını çekti.
Almirante, já soube?
Amiral Houston, durumu değerlendirdiniz mi?
Pára de te preocupar comigo, Houston. O espaço está-me no sangue.
Benim için kaygılanmayı kes artık Houston, uzayı avucumun içi gibi bilirim.
Houston, temos um problema.
Houston, bir sorunumuz var.
- Vamos, Houston!
Gidelim Houston!
Cantina do circo, carro do director do circo, o armário de bananas do Houston.
Hayır o değil. Sirk yemekhanesi, müdür Yugo. Houston'ın muz dolabı.
Houston, não!
Houston, hayır!