English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Hána

Hána Çeviri Türkçe

291 parallel translation
Compreendi as visitas de Henry à estalagem e as bebidas na câmara escura.
Henry'nin hana yaptığı ziyaretleri ve karanlık odasındaki stoğu daha iyi anlıyordum.
Hana Mana Ganda Porque pergunta ele "how"?
Neden "Nasıl" diye sorar?
Hana Mana Ganda Outrora os índios não sabiam Tudo o que sabem agora
Kızılderili bilmezdi şimdi bildiklerini
Hana Mana Ganda Nós traduzimos para vocês
Size çevirelim
Hana significa O mesmo que Mana E Ganda significa Isso também
"Hana", "Mana" nın eşi, "Ganda" da aynısı
Hana Mana Ganda Hana Mana Ganda Quando é que ele disse pela primeira vez "ugh"?
"Ugh" ne zaman dedi?
Hana Mana Ganda Quando foi a primeira vez que ele disse "Ugh"?
"Ugh" ne zaman dedi?
Hana Mana Ganda Hana Mana Ganda Agora ouviram a verdade Do chefe
Öyküyü sen şeften duydun
- A Hana-ogi vem aí.
- Hana-ogi geliyor.
- Hana-ogi.
- Hana-ogi.
Queria muito conhecer esta tal de Hana-ogi.
Matsubayashi kızı Hana-ogi ile tanışmak için çıldırıyorum.
Pergunta-lhe se ela não me apresenta à Hana-ogi.
Ona sorar mısın acaba beni tanıştırma şansı olabilir mi diye?
- Ela vai falar com a Hana-ogi?
- Ona soracak mı? - Evet.
- Aí vem a Hana-ogi.
- İşte Hana-ogi geliyor. - Biliyorum.
Ela diz que a Hana-ogi jamais falará com um americano.
Hana-ogi'nin bir Amerikalıyla konuşmayacağını söylüyor.
Mas aquilo que eu realmente quero saber é se a Hana-ogi tem algum namorico, de vez em quando, como tu e o Mike?
Ama dinle, benim asıl bilmek istediğim şey Hana-ogi'nin de senin Mike'la çıktığın gibi çıktığı biri var mı?
Fazes? Quando voltares ao dormitório, esta noite, quero que digas à Hana-ogi que o Major Gruver gostaria de a conhecer...
Bu akşam buradan ayrılıp eve geri döndüğün zaman Binbaşı Gruver'ın onunla tanışmak istediğini ve onu beklediğini söyler misin?
A Hana-ogi-san nunca fala com homens.
Hana-ogi-san asla erkeklerle konuşmaz.
A Hana-ogi também lá estará.
Hana-ogi oraya geliyor. Efendim.
Esta Hana-ogi fala inglês?
Hana-ogi dilimizi konuşabiliyor mu?
Hana-ogi-san.
Hana-ogi-san.
- A Hana-ogi vem cá, esta noite?
- Hana-ogi geliyor mu bu gece?
O que fazes esta noite depois do jantar, quando a Hana-ogi voltar ao teatro?
Hana-ogi bu gece tiyatroya gittikten sonra ne yapmayı düşünüyorsun?
A Hana-ogi e eu não podemos ser mais cuidadosos que isto.
Dinle beni aptal, Hana-ogi ve ben bu konuda çok dikkatliyiz.
Quanto à nossa honrada Hana-ogi, há muitas japonesas - a maior parte, de facto - que vêem o casamento com um ocidental com tanto desdém como a vossa gente em relação a nós.
Uzak doğulu pek çok insan aynı bizim saygıdeğer Hana-ogi gibi buradaki fakir hayattan kurtulup daha iyi yaşamak ve daha iyi bir gelecek için batılı bir erkek ya da kadınla evlenmek ister.
Hana-ogi, dizes àquela parva que eu a amo tal e qual ela é?
Hana-ogi, lütfen şu aptal kadına onu olduğu gibi sevdiğimi söyler misin?
- Onde está a Hana-ogi?
- Hana-ogi nerede?
- Ela não está aqui.
- Hana-ogi burada değil.
A Hana-ogi?
- Hana-ogi nerede?
A Hana-ogi foi-se mesmo embora, Major.
Hana-ogi gerçekten gitti, Binbaşı.
Olá, Hana-ogi.
Merhaba, Hana-ogi.
Estavas a falar a sério, quando o disseste?
Bunları söylerken samimi miydin, Hana-ogi?
Tu e eu vamos ter mais problemas, mais do que alguma vez pensámos ter, a menos que sejas absolutamente honesta contigo mesma.
Hana-ogi, sen kendine dürüst davranmamaya devam ettikçe ölünceye kadar ikimizin hayatında da daha fazla bela olacak.
Amas-me, Hana-ogi, ou não me amas?
Beni seviyor musun, Hana-ogi, yoksa sevmiyor musun?
Quero que venhas comigo, agora.
Hana-ogi, şimdi benimle gelmeni istiyorum.
Aí está a Hana-ogi.
İşte Hana-ogi.
Vá lá, Hana-ogi.
Hadi ama, Hana-ogi.
Professor, parece uma espécie de pousada.
Profesör! Profesör, burası bir çeşit hana benziyor.
E vim dar uma olhada... para ver do que se trata.
Ben Hana'nın annesiyim. Burada ne yaptığınıza bakmaya geldim.
Hana, onde estás?
Hana, neredesin?
- Parece uma hospedaria.
- Bir hana benziyor.
Para o Sancho, uma hospedaria.
Sancho'ya, hana.
Agora voltaremos à hospedaria, à cozinha.
Şimdi hana geri döneceğiz. Mutfağa.
Pode ir, condessa Ferenczy. Não quero nada, tenho companhia.
Siz hana dönebilirsiniz, Kontes Ferenczy.
Quando lá chegar, alugue um jipe e vá até um hotel chamado Hana Ranch.
Oraya varınca, bir cip kirala ve Hana Ranch adındaki otele git.
- Sim, Hana Ranch.
- Evet, Hana Ranch.
Barry foi levado para uma estalagem próxima e um cirurgião foi chamado.
Barry yakınlardaki bir hana taşındı ve bir doktor çağrıldı.
Mal chegaram à estalagem...
# Hana varır varmaz... #
Vou andando até à pousada para beber uma cerveja.
Ben hana gidip bir kupa bira içeceğim.
Talvez ele esteja na hospedar ¡ a quando vhegarmos la.
Belki hana vardığımızda orada buluruz onu.
Só tenho um cavalo, mas venha comigo à estalagem e alugo uma caleche para nós os dois.
Korkarım sadece bir atım var, ama benimle hana gel. İkimiz için bir araba kiralarım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]