Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Insa
Insa Çeviri Türkçe
6,032 parallel translation
Dentro de dois anos, só haverá campos de golfe e apartamentos.
Iki yil içinde golf sahalari ve daireler insa edilecek.
- E então vais-nos construir uma casa.
- Yani bize ev inşa ediyorsun.
Está cá durante uns dias, por isso... Está a ajudar-me a construir o celeiro.
Birkaç gün önce kasabaya geldi, hangarı inşa etmeme yardım ediyor.
"É aqui que a Sua igreja será construída?"
"Kilisesinin inşa edileceği yer burası mı?"
Então, talvez, possas fazer as pazes com o Alec.
İşte o zaman o köprüyü yeniden inşa edebilirsin.
Eles construíram um legado.
Bir miras inşa ettiler.
Vou construir um futuro melhor para ti.
Daha iyi bir gelecek inşa edeceğim.
Temos a hipótese de construir alguma coisa melhor.
Çok daha iyi bir şey inşa etme şansımız var.
O Carlos, o Julian e eu dedicamo-nos a construir um futuro melhor.
Carlos, Julian ve ben kendimizi daha iyi bir gelecek inşa etmeye adadık.
Criação de quintas medievais.
Ortaçağ çiftlikleri inşa ediyoruz.
- Criação de quintas medievais?
- Ortaçağ çiftlikleri inşa etmeyi mi?
A cada vez, tens duas hipóteses de construir a tua quinta, uma para ti e outra para o teu marido.
Her sırada çiftlik inşa etmek için iki hamlen var... Biri senin, biri ortağın için.
Podes construir vedações, fazer plantações e ter filhos.
Çit inşa edebilirsin, mahsul ekebilirsin, çocuk sahibi olabilirsin.
Se entrar alguém, estamos a jogar.
İçeri biri girdiğinde, çiftlik inşa ediyor olacağız.
Foram construídos há séculos para os políticos atravessarem o parque sem lidar com o povo.
Politikacılar ayak takımıyla uğraşmasın diye yüz yıllar önce inşa edildiler.
Agora começa o trabalho de reconstruir o nosso mundo.
Şimdi, dünyamızı yeniden inşa etme vakti.
E se aplicarmos, temos uma oportunidade de construí-lo um pouco melhor do que antes.
Bunu yaparsak, az da olsa öncekinden daha iyi bir dünya inşa etme şansımız var.
E se isso te faz questionar o meu empenhamento depois o que fizemos juntos e que levou tanto a construir... que assim seja.
Eğer bu, binbir zorluklarla inşa ettiğimiz her şeye bağlılığımı sana sorgulatıyorsa o zaman öyle olsun.
Ele construiu o cofre na sua propriedade com os Filhos da Liberdade, uma rede de espiões em Boston, para garantir que as armas dos colonos fossem protegidas com segurança máxima.
Evine, özgürlükçüler ile birlikte bir kasa inşa etti, Boston ajanlarının şifreli kilitleri ile tamamlandı, böylece kolonicilerin silahlarının korunduğundan emin olacaktı.
É vital para a estabilidade de tudo o que construimos aqui.
Burada inşa ettiğimiz her şeyin istikrarı hayati önem taşıyor.
O povo de Ma'an terá a nossa eterna gratidão e a minha confirmação pessoal que todas as reconstruções necessárias serão feitas.
Ma'an halkına sonsuza dek minnet doluyuz. Yeniden inşa edilmesi gereken her ne varsa gerekenin yapılacağına dair bizzat söz veriyorum.
Se não for controlada destruirá tudo o que construímos juntos.
Eğer kontrolsüz bırakılırsa... Birlikte inşa ettiğimiz her şeyi yok edecek.
Continuam a reconstruir o seu exército.
Ordularını yeniden inşa etmeye devam ediyorlardı.
Irei ajudar-te a reconstrui-las. Pedra a pedra.
O zaman onları taş taş yeniden inşa etmende sana yardım ederim.
Aquele ali, que está a ser construído para um nobre rico, um homem de sangue comum, e não importa como está vestido ou preparado para os deuses, daqui a mil anos terá desaparecido.
Şuradaki mezar, servet sahibi asilzade bir kimse için inşa ediliyor. Ortak Kan'dan bir adam ve Tanrılar için nasıl giyinilirse giyinilsin.. ... ya da tasarlanılırsa tasarlansın, ortadan kalmasına an itibariyle bin sene var.
- Para combater pela nossa imunidade, e por aquilo que estamos a construir aqui.
Bağışıklığımız ve inşa etmeye çalıştıklarımız için...
Construíram-no de novo, trouxeram-no de volta.
Tekrar inşa etmişler, geri getirmişler.
O muro que me pediste para deitar abaixo... Passei muito tempo, a construí-lo.
Yıkılması gerektiğini söylediğin duvarı uzun süredir inşa ediyorum ben.
- Está a construir um forte?
- Kale mi inşa ediyorsunuz?
Parece o lugar onde o pai fez a nossa velha casa.
Babamın eski evimizi inşa ettiği yer burası.
Tiveram que construir uma estação maior na estrada. Mas nós reagimos.
Yoldan uzakta daha büyük bir kontrol noktası inşa etmek zorunda kaldılar, ama karşı koyduk.
Nós... podemos construir o futuro, juntas.
Biz, birlikte geleceği inşa edebiliriz.
Eu poderei saber aquilo que está a construir aqui... - mas, a minha filha não.
Burada ne inşa ettiğinizi biliyor olabilirim ama kızım bilmiyor.
Vamos construir um dispositivo funcional.
Çalışan bir alet inşa edeceğiz. Berlin'in üstüne bırakacağız.
Uma rocha pode ser usada para construir. Um novo templo, por exemplo.
Kaya bir şeyi inşa etmek için kullanılabilir.
Ele acabou de o construir, tão simples assim.
Birden inşa etti, bunun gibi.
Ele acabou de criar uma sala inteira.
Hemen bir salonu inşa etti.
É por isso que construí este lugar, é por isso que faço o que me pedem.
Bu yüzden burayı inşa ettim. Bu yüzden istediklerini yapıyorum.
- Utopia! Porque fez este quarto?
- Bu odayı neden inşa ettin?
Um dia vais entender porque voltei e porque foi o quarto construído.
Bir gün neden geldiğimi ve o odayı neden inşa ettiğini anlayacaksın. Ricky?
Jerry, você construiu alguma coisa aqui.
Jerry, sen burada bir şeyler inşa ettin.
Desapareceu tudo, tudo o que nós construímos, tudo o que fizemos.
İnşa ettiğimiz ve yaptığımız her şey gitti.
Acho que podemos fazer um apoio nesta coisa.
Bunun üstüne dayanak inşa edebiliriz bence.
Olha o que já fizeram. E ainda estão a construí-lo.
Ne kadar ilermişler baksana hâlen de inşa etmeye devam ediyorlar.
Um constrói casas no Habitat para a Humanidade.
Diğer hafta sonları İnsanlık İçin Habitat'a ev inşa ediyor.
Ela ia construir um futuro para nós.
Bizim için bir gelecek inşa edecekti.
O que planeiam oferecer em troca? Construam um futuro.
Bir gelecek inşa edin.
Eu sabia que a minha Fenestella precisava de uma fonte de poder sem fim. Então criei um cubo para guardar energia sobrenatural.
Fenestella'nın sonsuz güç kaynağına ihtiyacı olacağını biliyordum, bu yüzden doğaüstü enerjiyi barındıran bu kübü inşa ettim.
Você construiu isto tudo para nós.
Bunu bizim için inşa ettiniz.
E o outro implica plantar, cultivar, cuidar.
Diğeriyse köklerini salar, inşa edilir, ilgi ister. - Emek ister.
Parece que muitos pequenos comércios estão a ser reconstruídos durante a noite.
Geceleri birçok küçük iş yeri yeniden inşa ediliyormuş.