Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Jak
Jak Çeviri Türkçe
43 parallel translation
Como está ele?
Jak mi ben mi?
Diz que a casa foi marcada com um "hong jak".
Ev artık Thetsang Fang olarak işaretlenmiş.
Crescimento de cabelo acelerado é habitual nos Klingons durante a Jak'tahla. Jak'tahla?
Hızlı saç büyümesi Klingonlarda Jak'tahla süresinde görülür.
A placa A1 do Jack 2 tem um circuito dedicado a simular sentimentos de bondade e de maldade.
İkinci jakın a1 inde bir kısa devre var. İyilik ve kötülük hormonlarını uyarmaya yarayan
O nome do meu pai é Jack. O do meu cachorro é Hubble. Perdi minha virgindade com Karen Shaw dentro de uma 4 rodas.
Babamın adı Jak, Köpeğimin adı Hubble Bekaretimi Four-By'in arkasında Karen Shaw'da bıraktım
Temos que chegar lá, Jack.
Oraya gitmeliyiz, Jak.
- Jack.
- Jak.
- Jak, acho que vou para dentro.
- Jak, eve gitmem gerek.
Temos lugares a onde ir, Jak.
Olmamız gereken bir yer var, Jak.
Coisas para vender, Jak.
Satılacak şeyler var, Jak.
Hei, Jak, tens que mudar para este endurecedor de músculos!
Hey, Jak, ana kuzusuna adale mücadelesini öğretmelisin!
- Jak, quero ir para casa.
- Jak, eve gitmek istiyorum.
- Por favor, Jak.
- Lütfen, Jak.
Jak?
Jak!
Onde vais com a minha bailarina, Jak?
Dansçımla nereye gidiyorsun, Jak?
- Fica fora disto, Jak.
- Bu işe karışma, Jak.
Sou a Mi-Jung Lee em directo de Kaena Point.
Ben Mei Jak Lei. Canlı olarak Kaena bölgesinden bildiriyorum.
A última vez que vi uma boca assim, ela estava a tentar engolir o Jacques Cousteau.
Fiilleri çekebilirim. En son böyle bir ağız gördüğümde, Jak Kusto'yu yemeye çalışıyordu.
Jaq!
Jak!
Então, Jak!
Hadi, Jak!
- Certo, Jak?
- Tamam mı, Jak?
Tio Jak e a Tia Maria vieram também.
Jak amca ve Maria teyze de geldiler.
Lutem.
Shi-Jak!
Lutem!
Shi-Jak!
Jak...
Ja...
Jack 337, não há nada.
Jak Burada hiçbir şey yok.
Chamo-me Jak-atraente.
Ben Jak-çekici.
Jak-atraente?
- Jak-çekici mi?
Também gostava de ouvir o jack a fazer...
Tam burada jakın girişini duymak istiyorum...
Olhava para a jaqueira, a mangueira...
Jak ağaçlarına, mango ağaçlarına.
O meu professor de Inglês gostava de se sentar sob a jaqueira.
İngilizce öğretmenim o jak ağacının altında oturmayı severdi.
E o Jake disse que precisávamos de fazer alguma coisa.
Jak... Jake bir şey yapmamız gerek dedi.
Ontem, quando fomos a casa da Janet Heffernan, havia uma tomada para cabo acima do balcão da cozinha.
Dün, Janet Heffernan'in dairesine gittiğimizde mutfak tezgâhının üstünde kablolu TV için eş eksenli bir jak vardı.
A menos que pense que a administração insistiu na tomada, pense na má localização para uma TV.
Bina yönetimi jak konusunda ısrar etmiş olabilir. Ama yerine dikkat edin.
Quantas tomadas tem na sua cozinha?
Senin mutfağında kaç tane priz, uzatma ve jak var?
É uma ficha cujo IP não é dos Celik nem do governo turco.
Bir hayalet jak. IP adres ne Çelik kardeşlerine ne de Türk hükümetine aitti.
Ok, estou a perder a paciência com este gajo, já tive relacionamentos que acabaram e não fiquei a rastejar na cama.
En son böyle bir ağız gördüğümde, Jak Kusto'yu yemeye çalışıyordu.
Liga os plugues aí.
Jakı tak.
Não havia tomada.
Jak yoktu.