Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Kal
Kal Çeviri Türkçe
100,754 parallel translation
A única opção.
Geriye bir o kalıyor.
Fica no ouvido.
Aslında akılda kalıcı.
- Um ataque?
Burada kal.
Consome-te e só sobra a magia.
Geriye sadece sihir kalıyor.
Fica dentro de casa.
Sen iceride kal.
Courtney, fica dentro de casa!
Courtney, evde kal!
Fica do teu lado da cerca. "
Orada... citin oteki tarafinda kal. "
Fica aí.
Orada kal.
Segue o plano do combate.
Senaryoya bagli kal.
Adeus, Sandy.
Hosca kal Sandy.
Bem, Sophia, eu adorava ficar e trocar ideias contigo, mas tenho de deixar que o Dax me ofereça o jantar. Eu sou assim reacionária.
Sophia'cığım, kalıp beyin fırtınana yardım etmek isterdim ama Dax'e bana yemek ısmarlaması için müsaade etmeliyim, çünkü geri kafalıyım.
Até logo.
Hoşça kal.
- Vamos embora.
- Buradan çıkalım.
Bem, adeus para sempre.
Sonsuza kadar hoşça kal.
- Se quiser a melhor, fique onde está.
- En iyisini isterseniz burada kalın.
Só demoro um minuto, fique aqui, está bem? Não se mexa.
Sadece bir dakika sürecek, burada kal, tamam mı?
- Só cá estou temporariamente.
- Geçici olarak burada kalıyorum.
Fiquei lá dois anos.
İki senedir orada kalıyorum.
Consegue sobreviver a tudo.
Evet, her şeye rağmen ayakta kalır.
Estamos a meio do verão. Quem é que vai comprar calças compridas com tecido grosso em baixo?
Yaz ortasında, kim bu altı kalın kumaşlı, uzun paçalı pantolonu alır ki?
Se querias alterá-las, devias ter comprado um tecido parecido e usado as calças como molde.
Eğer farklı bir versiyonunu istiyorsan, buna uygun bir kumaş bulup, onu kalıp olarak kullanabilirdin.
Deitamo-nos na praia, a comer ananás e ficamos sozinhas juntas.
Kumsalda yatıp ananas yeriz ve yalnız kalırız.
Adeus, mãe.
Hoşça kal, anne.
- Adeus.
- Hoşça kal.
Se me disseres que está aqui uma vespa, vou-me embora.
Burada eşek arısı var dersen, hoşça kal.
Vamos baixar a capota e arrancar.
Üstünü açıp yola çıkalım.
Há anos que não são apanhados.
Yıllardır yaptıkları yanına kar kalıyor.
Mas se tivesse de ir a tribunal, borrava-me todo.
Mahkemede savını savun desen korkudan donar kalırım muhtemelen.
O bloco foi todo abaixo?
Lütfen yerinizde kalın. Bütün blok mu bozuldu?
Não sei quanto tempo o teremos.
Ne kadar böyle kalır emin değilim.
- E de eviscerar quem vos seguir.
Burada kalıp içki içeriz ve sizi takip etmeye çalışanı öldürürüm.
Não o quero fazer, mas fá-lo-ei, se tiver de ser.
Yapmak istemiyorum ama zorunda kalırsam yaparım.
Se ficar também me matas? Deixas a minha filha órfã?
Eğer kalırsam beni öldürürsün ve kızımı öksüz mü bırakırsın?
Fica quieta!
Yerde kal!
A corrente era muito grossa.
Zinciri çok kalındı.
Agora... Sobrevivemos.
Şimdi hayatta kalıyoruz.
Ilian, fica.
Ilian, sen kal.
Quantas pessoas ficam neste quarto?
Bu odada kaç kişi kalıyor?
Vocês ficam?
Sen kalıyor musun?
- Obrigado. Quero despedir-me da Laurie Ann.
Laurie Ann'e hoşça kal diyeceğim.
E que tal se formos caminhar? Esticar as pernas?
Yürüyüşe çıkalım mı, bacaklarımızı esnetiriz?
No entanto, enquanto a nossa May substituta que está na Base da S.H.I.E.L.D. fizer o trabalho dela, não precisa de ser.
Yine de, May'in yedeği S.H.I.E.L.D. üssünde görevini yaptığı sürece kalıcı bir çözüme gerek yok.
Mas... mais comumente do que pensam, os não-humanos são obrigados a defender-se sem recursos.
Ama çoğu zaman, Nainsanlar kendilerini daha az kaynak ile savunmak zorunda kalıyor.
A Senadora Nadeer prometeu-me... que ele não teria danos permanentes.
Senator Nadeer, ona kalıcı bir hasar verilmeyeceğine söz verdi.
Tenha cuidado consigo.
Hoşça kal. Kendine iyi bak.
Não façam a troca.
Beklemede kalıp gözünüzü ayırmayın.
- Pare!
Olduğunuz yerde kalın!
Fica.
Burada kal.
Está bem, eu alinho.
Bryan burada kalıyor ama.
Ou o que restar de ti...
Artık senden geriye ne kalırsa.
Apenas... não é uma solução permanente.
- Şimdilik evet. Kalıcı bir çözüm sayılmaz.