Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Lan
Lan Çeviri Türkçe
51,242 parallel translation
Qualquer interferência com a nossa propriedade resultará numa acção civil.
Malımıza yapılan herhangi bir müdahale hukuk davasıyla sonuçlanacaktır.
É a merda da psiquiatra dela.
Onun deli doktorusun lan sen.
Emprestei à Sid todo o meu dinheiro para ela pagar a demo.
Demo kaydını ödesin diye Sid'e tüm paramı verdim lan.
Mas que caralho?
Ne oluyor lan?
Palhaçada de merda!
Şaka gibisin lan.
Parece que se divertiram no Texas, pelo menos.
En azından Teksas'ta eğlenmişsiniz anlaşılan.
E a Alexis também parece precisar de outro.
Alexis de istiyor anlaşılan.
Já lhe disse que segui em frente, estou feliz.
Unuttuğumu söyledim. Mutluyum lan.
Fazes a mínima ideia de como isso me deixa fodido?
Öfkeden kuduruyorum lan, haberin var mı?
A sério, qual é o meu problema, foda-se?
Cidden, benim derdim ne lan?
O que fazes aqui, caralho?
Burada ne işin var lan?
Uma ordem de restrição?
Uzaklaştırma emri çıkarmak nedir lan?
Pelos vistos, ela esteve lá.
Anlaşılan kız orada kalıyormuş.
Encoste já!
- Tuvaletten mi bağlanıyorsun sen? - Kenara çek şunu lan.
Está a tentar raptar-me?
- Peki. Bu da ne lan? Beni kaçırmaya mı çalışıyorsunuz gerçekten de?
Se não formos presos, temos de reduzir os custos com o servidor.
Dallamaya bak. - Yani, en azından tutuklanmadık. Anlaşılan sunucu ücretlerini azaltmak için çalışmak zorundayız.
Então ocorreu-me que posso construir um novo codificador que não nos roube canais e metadados.
Bu da beni, eski kodumuzu yeniden yazmak yerine, tonlarca kanal ve metadatadan sıyrılan yeni bir kodyayıcı yazmaya yönlendirdi.
É uma estrutura mexicana com palmeiras.
Palmiye yapraklarıyla yapılan Meksika icadı.
Claro que quero falar de negócios.
Tabii ki de iş konuşmak istiyorum lan. Mesele ne?
É um gay que foi expulso da Marinha.
- Donald Duck donanmadan atılan gay bir adamdır.
- Eu sabia!
Biliyordum lan!
Vão cantar sobre nós nos próximos mil anos.
Bin yıl boyunca bize yazılan şarkılar söylenecek.
Não quero olhar para a porcaria das chamas.
Alevlere falan bakmak istemiyorum lan.
Banha da cobra. Mas pior, porque as cobras existem.
Sahte yılan aldatmacası işte ama daha kötüsü çünkü yılanlar gerçektir en azından.
Todos os que estavam no teu funeral.
Cenazene katılan herkes en azından.
Tinha medo do rugido do trânsito. Até do ar...
Trafikte kornayla yapılan gürültüden korktum ve hatta havadan bile korktum.
Alguma vez viste um homem ser enforcado, Shadow?
Hiç asılan bir adam gördün mü Gölge?
A porta para o mundo dos Aos Sí.
Aos Si'nin dünyasına açılan bir kapı.
As natas do leite, as migalhas mais doces que tiverem.
Sütten yapılan krema, elindeki en yumuşak kırıntı.
Tatanka Ska, um búfalo branco sagrado para os Lakota, nasceu no rancho de Derek Arnold Jr., a 10 de junho de 2008.
"Lakotalarca kutsal olduğuna inanılan'Tatanka Ska'adındaki beyaz bufalo... "... burada, Derek Arnold Jr.'ın çiftliğinde 10 Haziran 2008'de doğmuştu.
É procurado por uma série de roubos daqui até Star City.
Anlaşılan buradan Star City'ye kadar bir dizi soygundan aranıyormuş.
Vieste ao lugar certo.
- Anlaşılan doğru yere gelmişsin.
Alguém pensa como eu?
Bana katılan var mı?
Se o teu pai descobrir que te perdeste num mundo negativo, a primeira pessoa a ter o nariz partido vou ser eu.
Çünkü baban negatif bir dünyada kaybolduğunu öğrenirse burnu kırılan ilk kişi ben olurum.
Como é que saíste da cela?
- Hücreden nasıl çıktın lan sen?
Parece que os génios da Stagg não querem que nenhum dos "segredos" saiam daqui.
Anlaşılan, Stagg dahileri sırlarının dışarı çıkmasını istemiyor.
Mas o quê?
Bu ne lan?
Parece que fizeste o mesmo.
Anlaşılan sen de değiştirmişsin.
O que mais é único sobre a goma-laca?
Şellak pullarını önemli kılan başka neler var?
É o acelerador usado nos casos associados ao Heat Monger.
Heat Monger ile ilişkilendirilen tüm kundakçılık vakalarında kullanılan ateşleme maddesi.
Parece que ela aceitou o nosso convite.
Anlaşılan davetimizi kabul etmiş.
O filho que se alistou na Guerra Civil para agradar o pai.
Babasını memnun etmek için iç savaşa katılan oğulu.
Os sacrificios que fazemos para um bem maior.
Çoğunluğun iyiliği için yapılan bir fedakârlık.
Já vi tipos mergulhados em água, cortados...
Kesilen, suya batırılan adamlar gördüm.
E por razões óbvias, gostamos de costelas partidas e pés queimados...
Ve belirli nedenlerden dolayı kırılan kaburgalar, yanan ayaklar gibi.
Há apenas cinco coisas em toda a Criação que ele não consegue matar.
Yaratılan sadece beş şeyi öldüremediğini biliyorsun.
Nunca pensei em ti como sendo um aconchegador, Crowley.
Seni sarılan biri gibi düşünmedim Crowley.
É a quantia padrão por um parente assassinado.
Kurbanın ailesine yapılan standart bir ödeme.
A Polícia de Wessex diz que uma mulher de 49 anos foi vítima de um ataque sexual na área de Axehampton no sábado à noite.
Wessex Polis Merkezi'nden yapılan açıklamada, 49 yaşında bir kadının cumartesi gecesi Axehampton'da cinsel saldırı kurbanı olduğu belirtildi.
Identificámos a marca e tenho uma lista de comerciantes locais, incluindo máquinas de venda.
Hangi marka olduğunu teşhis ettik. Otomatlar da dahil bölgede satışı yapılan yerlerin listesini çıkardık.
A notícia já foi divulgada, é público.
Yapılan basın açıklaması da onu bunu yapmaya tetiklemiş olabilir.