Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Lc
Lc Çeviri Türkçe
2,119 parallel translation
O Nate e eu temos muito drama e chama e fogo de artifício.
Nate ve benim birçok dramamız, kıvılcım ve havai fişeklerimiz var.
"Gostas de sumo de arando?"
"Kızılcık suyu sever misin?"
Estavam a ser emocionais, não racionais.
Duygusal davrandınız, akılcı değil.
E num quarto cheio de gás, um circuito eléctrico é tão bom quanto uma faísca. Está bem.
Ve gazla dolu bir odada, elektrik atlaması da kıvılcım kadar etkilidir.
Portanto lembrem-se, irmãos, em todas as coisas, sejam obsequiosos no pensamento e dócil nas acções
Unutmayın, kardeşlerim, her şeyde, akılcı düşünün ve uysal hareket edin...
Achei que isto podia dar alguma luz.
Nasıl gidiyor? - Bunlar belki kafasında kıvılcım oluşturur.
# Brilhante é a faísca da lua.
Parlak ayın kıvılcımı.
A minha presença lá só iria deitar mais achas para a fogueira.
Benim oradaki varlığım sadece kıvılcıma sebep olur.
Ou talvez sejam os estrunfes de colãs a roçar as pernas e a fazer faíscas quando estão a usar veludo cotelê.
Belki birbirlerinin kalçalarını ovan, ufak şişko cücelerdir ve kadife giyerlerken kıvılcım çıkarmışlardır.
Sinto faíscas a percorrer a minha pele toda.
Sanki tenimin her yerinde kıvılcımlar çakıyor gibi.
E faíscas começam a voar por dentro também.
Ayrıca kıvılcımlar içimde de geziniyorlar.
E sentes tudo a vir para cima como um cabo de electricidade partido.
Ve tıpkı kısa devre yapmış bir elektrik kablosu gibi kıvılcımlarla doluyorsun.
Sei que dentro de ti, existem testículos gigantes prontos para saltarem.
O koca taşaklarının patlayacak bir şekilde durduklarını biliyorum sadece bir kıvılcım bekliyorlar.
Muito impressionante.
Kıvılcım. Çık dışarı!
As faíscas entre a irmã do Humphrey e o Nate? - Meu Deus. ... durante uma sessão fotográfica escaldante.
... ve seksi bir fotoğraf çekimi sırasında Humphrey'nin kız kardeşi ve Nate arasındaki kıvılcım tanrıya şükür 13 +'da durdu,
- Está inventando desculpas.
- Akılcı davranıyorsun.
Esse não foi o próximo passo racional.
Bu sonraki akılcı adım değildi.
Precisa de uma centelha, claro, um disparador.
Hayır. Bir kıvılcıma ihtiyaç var, tabii ki bir de tetikleyiciye.
Vossas Eminências estão de parabéns pelo vosso árduo trabalho e manifesta sabedoria.
Sizleri, sıkı çalışmanız ve aşikar akılcılığınız için tebrik ediyorum.
Sim, mas por si só, não faz faísca.
Evet ama tek başına kıvılcım çıkarmaz.
A carga acciona os eléctrodos, que por sua vez, faz explodir a pólvora.
Akım, iki elektrot arasında kıvılcım atlaması yapar ve barutu ateşler.
O Kutner despiu-se no jogo de futebol americano entre Penn e Dartmouth.
Penn-Dartmouth futbol maçında sahaya çırılçıplak atlamış.
Estava completamente nu, sem identificação, a gritar como louco, parado no meio da auto-estrada.
Çırılçıplaktı, kimliği yoktu, çıldırmış gibi dönüp bağırıyordu,... hem de yolun ortasında oturarak.
O Jack Gallagher não estava aqui há cinco minutos, quando se despiu completamente.
Jack Gallagher çırılçıplak soyunduğu zaman geleli daha beş dakika olmuştu.
Rápido como um relâmpago.
Neredeyse kafandan kıvılcımlar çıkaracaktı.
Então, decidi que não me negarás Se a cantar em pelota
# Seçtim reddedemeyeceğini ve söyledim çırılçıplak. #
Em pelota, em pelota
# Çırılçıplak, çırılçıplak. #
Miúda, é do melhor cantá-la em pelota
# Aşkım o kadar zor değil çırılçıplak şarkı söylemek. #
Em pelota
# Çırılçıplak #
... cantá-la em pelota.
#... çırılçıplak şarkı söylemek. #
- Em pelota.
- Çırılçıplak.
E então, esmagadas pela atracção inter-gravitacional de serem todas boas, as miúdas do "beer pong" iniciaram nuas uma guerra de almofadas.
Ve sonra birbirlerinin ateşli çekim güçlerinden dolayı şaşkına dönen bira pong kızları çırılçıplak yastık savaşına tutuştular.
Nunca andei nua numa guerra de almofadas.
Ben hiç çırılçıplak yastık savaşı yapmadım.
"Em Pelota"?
Çırılçıplak mı?
Miúda, é do melhor Cantá-la em pelota
# Aşkım o kadar zor değil çırılçıplak şarkı söylemek. #
Em pelota!
Çırılçıplak!
Em pelota, em pelota
Çırılçıplak... Çırılçıplak...
E ele hoje está cá só para cantar a nova canção, "Em Pelota"!
Ve kendisi yeni şarkısı çırılçıplağı söylemek için burada!
- Em pelota! Em pelota!
- Çırılçıplak!
- Em pelota!
- Çırılçıplak!
Em pelota
Çırılçıplak.
Miúda, é do maior cantá-la em pelota
Aşkım o kadar zor değil çırılçıplak şarkı söylemek.
Talvez passados cinco anos de amor, em vez de te pores em pelota, devias ter-me contado a verdade.
Hiç değilse beş yılın hatırına çırılçıplak şarkı söyleyeceğine bana doğruyu söyleyebilirdin.
Talvez queiras cantar primeiro a tua canção de despedida, "Em Pelota".
Belki de önce son eserini seslendirmek istersin. Çırılçıplağı.
Bem, o Andy tentou dar seguimento ao seu êxito "Em Pelota", com a "Canção do Beer Pong".
Andy çırılçıplak şarkısındaki Youtube başarısını Bira Pong şarkısıyla denemeye çalıştı.
O Sean estava de pé, nu, à porta, a expulsar uma flausina e, depois, voltou calmamente para o quarto.
Sean çırılçıplak kapıda duruyordu, fahişenin tekini evden atıyordu ve sonra gayet düzgünce yürüyerek odasına gitti.
Ele estava totalmente vestido e eu completamente nua.
O sırada, o tamamen giyinikti, bense çırılçıplaktım.
A Effy disse-me como me trouxeste, me despiste e me deitaste na cama. Desculpa? Eu não...
Her neyse, Effy baba, beni taşıdığını, çırılçıplak soyduğunu ve yatağıma yatırdığını söyledi.
Tem muitas coisas espinhosas sobre a pele do peixe.
Balığın etinde çok sayıda kılçık mevcuttur.
Foi abandonada num beco sem roupa e sem identificação.
Çırılçıplak şekilde sokağa atılmış.
E digo-te uma coisa, se perder, tiro a roupa toda.
Bak ne diyeceğim, kaybedersem çırılçıplak soyunacağım.