Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Locked
Locked Çeviri Türkçe
23 parallel translation
You're locked towards the future Você está fechado para o futuro
# Geleceğe kilitlenmişsindir #
E os presentes que te dão no time-sharing.
Tıpkı Locked Ness canavarı ve şekeri olan çocuklara para çıktığı gibi.
Estive presa neste sótão deste ciumento amante imaginário
# I've been locked up in this attic # Still with love on my brain
- Como vamos pousar em breve, verifiquem se a mesa está travada e a poltrona está na posição vertical.
As we should be landing shortly make sure that your tray table is locked and your chair is in the upright position.
With my teeth locked down I can see the blood of a thousand men who have come and gone
Dişlerim kitlenmiş halde... görebiliyorum kanını... gelip geçmiş binlerce adamın.
With my teeth locked down I can see the blood Of a thousand men who have come and gone
Dişlerim kitlenmiş halde görebiliyorum kanını... gelip geçmiş binlerce adamın.
Síndroma de "Locked-in".
Kilitlenme Sendromu.
- Síndroma de "Locked-in"?
Kilitlenme Sendromu mu?
Mantem-no bloqueado.
Keep it locked.
Sofre daquilo a que chamamos um "locked-in syndrome".
İçinde bulunduğun durum bizim "Locked-in syndrome" dediğimiz bir aşama.
Locked-in syndrome.
"Locked-in syndrome."
Já conhecem o enredo e cenário, o quarto de hospital onde M. L, pai de família na força da idade, aprende a viver com um locked-in syndrome, sequela de um grave acidente cardiovascular, ambicioso e para o cínico,
Ana konuyu ve dekoru zaten biliyorsunuz. Bay L'nin hastane odası. Hayatının en güzel evresinde, kan damarı tıkanıklığının yol açtığı ciddi bir kaza sonucu "Locked-in syndrom" la yaşamayı öğrenen bir aile babası.
Ambos temos o locked-in syndrome, tu prisioneiro do teu corpo, eu retido em casa.
Görüyorsun, ikimiz de kilitliyiz. Sen bedeninde, ben dairemde.
Também conheço a síndrome "Locked-In". E as coisas ou são involuntárias ou voluntárias.
Ayrıca Kilitlenme Sendromunu da bilirim bu hareketler istemsiz de olabilir istemli de.
A seguir ao trauma, as causas mais prováveis para um "Locked-In" são enfarte da artéria basilar e hemorragia cerebral.
Travmanın yanı sıra, kilitlenme sendromunun aniden ortaya çıkma sebepleri en çok baziler arter felci ve beyin kanaması oluyor.
Ele está com "Locked-In", os rins deixaram de funcionar, e deita pus do olho.
Adam kilitlendi, böbrekleri kafayı yedi şimdi de gözlerinden iltihap akıyor.
Um fígado mau liberta toxinas, danifica os nervos e leva ao "Locked-In".
Yani çöken karaciğer zehir saldı, sinirlere zarar verdi Kilitlenme Sendromu'na yol açtı.
A infecção destruiu o seu fígado e libertou toxinas que provocaram a síndrome "Locked-In".
Enfeksiyon karaciğerini mahvetti bu da zehirlerin salınmasına yol açıp, seni kilitledi.
They built you a temple and locked you away.
Sana bir tapınak yapıp oraya kilitleyip gittiler
Síndrome locked-in?
Tam felç?
* E o vento vai ser as minhas mãos * - The Locked Room -... Arcádia... "TRUE DETECTIVE"
Rüzgâr ellerim olacak
No inicio dos anos 90, havia rumores, que ira ser convidado a trabalhar no novo álbum dos Nirvana.
â ™ ª I've been locked inside your... â ™ ª 90'ların başlarında her yerde acayip dedikodular dönüyordu. Sözde benim Nirvana albümünde çalışmam istenmiş.
A porta está bloqueada.
Kapılar vi t bana locked.Let