Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Metal
Metal Çeviri Türkçe
5,055 parallel translation
Se houver algum metal ferroso em qualquer parte do seu corpo, o campo magnético irá expeli-lo para fora.
vücudunda herhangi bir metal var mı? manyetik alan buna şiddetli tepki verir.
Exacto. Pois quando se levanta só lá está uma armação de metal.
Biliyorum, çünkü kaldırdığında... altında sadece kocaman, metal bir kafes var.
- Posso também adicionar ganchos de metal interiores se quiser ter as mãos e os pés atados a algo.
- Ve... - Eğer ellerinin ve ayaklarının bir şeylere bağlı olmasını istiyorsan içeriye metal kancalar da koyabilirim.
- Metal e vidro. - Isso é tudo.
Metal ve cam, hepsi bu.
Parece que estava a tentar alcançá-la na prateleira, quando se desequilibrou... e embateu na botija.
Sanırım o bobini üst rafa kadar uzatmaya çalışırken metal kap üzerine düştü.
- Mover cinco toneladas de metal no espaço não é como pedir uma piza.
Uzayda beş ton metali yönlendirmek pizza söylemeye benzemez.
Eu costumava recolher pequenos pedaços de calcário do pátio da prisão e moldava-os contra as barras de metal e jogava xadrez com eles durante horas.
Cezaevi bahçesinden küçük kireç taşları biriktirirdim ve onları metal çubuklara karşı şekillendirirdim ve saatlerce onlarla satranç oynardım.
- Tens alguma com metal pesado?
- Patlayıcı yada mermi varmı sence?
Zahir, tira a tua tralha de metal daqui.
Zahir, metalik hurdanı al buradan.
O tiroteio na... metalúrgica.
Metal yapım yerindeki şu hadise. - Neydi o olay?
Metal retorcido, uma vida destroçada.
Trafik kazaları hayat karartmaya devam ediyor.
Parecia feito de líquido metal.
Sıvı metalden yapılmış gibiydi.
A Gladstone vendeu uma tonelada de arame e jaulas de metal que vale 50 milhões e cobrou 500 milhões.
Gladstone 50 milyon dolar değerinde tel ve çelik kafes teslim etti ve 500 milyon fatura etti.
Disparando o death metal.
"Death metal" çalmak.
Os Suecos adoram o death metal.
İsveçliler "Death metal'e" bayılır.
O detector de limalhas continha fragmentos de metal.
Çip dedektöründe bir yığın çelik talaşı buldum.
Há um telefone ali, junto ao detector de metais.
Metal detektörünün yanında bir telefon var.
Talvez consigamos algo analisando o metal.
Belki metal taramasıyla bir ipucu yakalayabiliriz.
Darkseid está a transferir dados para aquelas caixas de metal.
Darkseid şu metal küplere veri transfer ediyor.
Envenenamento por metais pesados, tumores, deficiência de vitamina B12...
Ağır metal zehirlenmesi, tümör, B12 eksikliği...
Aqui vai metal para os teus olhos!
İşte gözlerin için metal toplar!
A coisa mais perigosa num raio de 3 km é a gárgula de metal perto do Capitão
İki mil çapındaki bölgede en tehlikeli şey Kaptanın yanındaki çirkin yaratık.
Como é de metal, acrescentemn mais 30 Kg de explosivos, aqui e aqui, nos pontos de união
Çelik olduğu için 30 kilogram patlayıcı eklememiz gerekli. - Kesişme yerleri tam orası ve şurası, tamam mı?
Morde o meu rabo brilhante de metal!
Oh! Parlak metal kıçımı ye!
Esta lâmina alcoólatra é fixe.
Hey, şu tuhaf metal şey çok iyiymiş.
O trabalho do Calder neste período foi marcado pelo uso de metal laminado para parecer ilusoriamente leve.
Calder'ın bu dönem ki çalışması çok havadar görünmesi için boyanmış yoğun oranda metal saclardan yapılmış.
JUDAS PRIEST NÃO É "DEATH METAL"
Judas Priest, death metal değildir
Ela era de... metal, mas... tipo, estriada.
0 metaldi. Ama çıkıntılıydı. Çıkıntılı mı?
Também temos duas perfurações, com algo pesado, metálico ou de pedra.
Ayrıca birkaç adet delinme izi var ve galiba ağır birşey olmalı, metal veya taş.
Plataforma de seis polegadas, plástico moldado, com reforço de tubo de metal.
15 santimetre plastik kaplı topuk ama metal boruyla güçlendirilmiş.
Esta faca foi feita com metal da nave.
- Ne anlama geliyor bu? - Başka kim biliyor bunu?
Parece que foi espancada com uma daquelas hastes de metal extensível, coisas de autodefesa com uma bola na extremidade.
Şu esnek metal çubuklarla dövülmüş gibi duruyor. Şu ucunda bilye olan savunma şeylerinden hani.
As minhas mãos formigam e um gosto de metal na boca.
Ellerim karıncalanıyor. Ağzımda metal tadı var.
Quando a deixaste acreditar que amar um rapaz significa de alguma forma confiar a própria vida a um caixão de metal com 100 anos.
Bir çocuğu sevmenin hayatını 100 yıllık metal bir tabuta emanet etmeye değer olduğunu ima ederek!
O raio X detectou algo metálico, mas com aquele betão todo é difícil dizer o que é.
X - ışınıyla metal bir şey göründü, ama betonarme demirleri yüzünden bunun ne olduğunu söylemek zor.
Está bem? Estamos no meio do nada, com uma caixa com 2 soldados que a CIA quer encontrar, se tirares isso...
Bu ıssız yerde Metal bir kutunun içerisinde iki siyahi asker ile CIA tarafından aranmamızdan bahsediyorsan...
Está bem, então isto é o que tu tens que fazer. Tu agarras num taco de basebol, dos de madeira, não dos da porra em metal, e um saco do lixo dos grandes, dos pretos, não daqueles transparentes...
Tamam o zaman şöyle yapacaksın bir tane beyzbol sopası alıyorsun, ahşap olanlardan metal değil bir de büyük bir çöp poşeti, siyah olacak içini gösterenlerden değil...
Removi-a há uns anos.
Birkaç yıl önce yerine metal takıldı.
Dr. Edwards, antes de se demitir e nos deixar em lágrimas, teria a gentileza de ir ao esterilizador e passar-me o dispositivo metálico que está lá dentro?
Dr. Edwards, istifa edip bizleri yasa boğmadan evvel sterilizasyon aletine gidip içerisindeki metal aleti bana getirir misiniz acaba?
Muito obrigado, Heavy Metal.
Çok teşekkürler Heavy Metal.
Eu arranjo o equipamento que passa pelo detector de metais.
Metal dedektöründen geçmemizi sağlayacak aletleri getireceğim.
Ligações de cobre queimadas.
Metal aksamlar erimiş, tost olmuş.
Esse som de metal com metal.
Şu çeliğin çeliğe değdiği sesi duyuyor musun?
Achei que uma conversa atrás de detetores de metais era capaz de manter toda a gente concentrada no que é importante.
- Metal detektörlü bir yerde konuşmak herkesin aklını önemli meseleye vermesini sağlar dedim.
Chapas enormes de metal do local de construção.
İnşaat alanındaki devasa metal levhalar.
Metal 100 por cento Chitauri da melhor qualidade. Mais raro é impossível.
% 100 değerli sınıf Chitauri metali nadir bulunan cinsten.
O metal Chitauri que estava a vender é igual ao do aparelho da Centopeia.
Sattığı Chitauri metali "Çıyan" ın aletlerinde kullandığıyla birebir uyuşuyor.
Vamos seguir todos os compradores de metal Chitauri no mundo.
Chitauri metallerinin dünyadaki bilindik tüm alıcılarının peşindeyiz.
Guarda os de metal!
Metal olanları sakla.
Testemunhas de duas das mortes por esfaqueamento descrevem um homem branco encorpado, com óculos de armação de metal, que se aproximava das vítimas...
Tamam.
O metal pesado dos pneus, freios e carros, metais pesados...
o yüzden, sen, lastikler ağır metal biliyorum ve frenler ve arabalar, ağır metaller.