Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Metin
Metin Çeviri Türkçe
683 parallel translation
Eu gostaria de lhe dar algum consolo... mas tudo o que posso fazer é queixar-me.
Seni avutmak isterim ama tek söyleyebileceğim şey biraz metin olman.
Tenha determinação e mantenha a moral elevada.
* Metin ol, cesaretini yitirme *
Tenha determinação e mantenha a moral elevada
* Metin ol, cesaretini yitirme *
O texto nesta pedra corrobora uma passagem da Biblía... do Livro de Reis... que até agora era visto como uma pura lenda.
Bu yazıtın üzerindeki metin İncil : Krallar Kitabı'ndaki pasajı doğruluyor. Dolayısıyla bunu katıksız bir efsane olarak görüyoruz.
Eu não sou um marido moderno, que permance digno, imperturbável, pronto para a discussão.
Ben öyle modern kocalardan değilim. Metin olup, dudağını ısıran ve her şeyi hassas bir şekilde konuşan kocalardan.
Mas é o que dizem os livros : seja paciente, mas firme.
"Sabırlı ve metin olun." Kitap böyle diyordu.
Irmã, conformai-vos.
Metin ol, kardeşim.
Controle-se, homem.
Kendini topla. Metin ol.
Controle-se.
Metin ol.
- Controle-se, homem.
- Metin ol.
Mande o pessoal de vendas, texto e design para o meu escritório. Já!
Pazarlama, metin ve grafik uzmanları hemen büroma gelsin!
Pessoal de vendas, texto e design para a Miss Templeton.
Pazarlama, metin ve grafik Bayan Templeton'un bürosuna.
Menina Moneypenny, como deve estar a ouvir, talvez possa escrever este telegrama?
Bayan Moneypenny, hiç şüphesiz dinlediğinize göre, bu telgrafı alır mısınız? Metin şöyle,
Ela apenas fazia cópias e contas.
Aslında kopyalama ve metin düzeltme işinde çalışmıştı.
Sim, sim, há um texto fantástico de Althusser sobre uma das peças de Brecht que ele encenou.
Sahnelediği Brecht oyunlarından biri üstüne Althusser'ın yazdığı çok güzel bir metin vardır.
Coragem, mulher, coragem.
Metin ol, kadın. Metin ol.
Preparem-se para más notícias. Está morta.
Metin olmak zorundasınız.
Parece que o guião aterrou numa outra saliência, fora do meu alcance, sabe?
Metin başka çıkıntıya düştü uzanamayacağım bir yerde.
Vai descer outro guião, ministro.
Yeni metin yolda bakanım.
A informação codificada é inserida naquela máquina, anda às voltas lá dentro,
Şifrelenmiş metin makinaya yüklenmektedir. Buradan ve şuradan dolaşmakta ve buradan da Japonca deşifre edilmiş halde çıkmaktadır.
Coragem!
Metin olun!
Penso que o seu perito lhe terá contado tudo, incluindo o texto.
Uzmanın sana anlatmıştır, eminim, metin dahil her şeyi. Evet, bilirsin.
- e aqui tem a transcrição.
- Bu da deşifre edilmiş metin.
Seja valente.
Metin olun.
- Eu nem sequer tenho o texto. Está aqui.
- Bende metin bile yok.
Não deve ser enviado em código, para que os japoneses entendam tudo.
Bu haber açık metin olarak geçilsin, Japonlar her kelimesini anlasınlar.
- É uma le ¡ tura horrível.
Kasvetli bir metin.
Como o esperava, o texto Grego menciona muitas referências ao Rei Ptolomeu.
Malum, Yunanca metin Kral Batlamyus'a dair bir çok gönderme içeriyordu.
Champollion teve a presença de espírito, para contar o número das palavras gregas, e o número dos hieróglifos individuais, no que eram presumivelmente os mesmos textos.
Champollion bu arada,... Yunanca sözcüklerin sayısıyla metin boyu aynı olan hiyeroglif yazısındaki hiyerogliflerin sayısını da karşılaştırmayı akıl etti.
O senhor lê as escrituras aqui.
Efendimiz kutsal metin okumalarını burada yapardı.
Aqui está o argumento, patrão.
İşte metin patron.
IGREJA DA ESCÓCIA O texto é de Isaías, capítulo 40.
Bugünkü metin Isaiah'dan alınma, 40. bölüm.
O texto é maçador, e o Stewart Percy é ainda mais maçador.
Metin sıkıcı, Steward Percy daha da sıkıcı.
"enaltecida, fiel, leal."
"Metin, sadık, vefalı."
Estava arruinado vergonhosamente e irremediavelmente arruinado.
Yıkıldım, utançla, umutsuzlukla yıkıldım! Metin ol, eski dostum.
Bem... aquele script foi feito especialmente pra mim, porque sou meio exposicionista.
O metin benim için yazıldı, çünkü ben biraz taşhirciyimdir.
Uma mensagem codificada para Sir Percy do primeiro-ministro.
Başbakandan Sir Percy'e şifreli bir metin.
E seja valente senhora!
- Metin olun hanımefendi. - Teşekkür ederim.
Eu preparei um texto que eu quero discutir com você.
Hazırladığım bir metin üzerinde seninle görüşmek istiyorum.
Calma, Mike.
Metin ol, Mike.
O texto original foi distorcido ao longo dos anos.
Orijinal metin geçen senelerde tahrif edilmiş.
Gênesis 9, Versículo 27.
Eski Ahit'in ilk kitabı, 27. metin.
Para a próxima aula, pedir-vos-ia... Que escolhessem uma linha deste texto... como eu fiz... e brincassem com as palavras.
Sıradaki dersimiz için sizden bir metin seçmenizi ve ve içindeki kelimelerle kendi icat ettiğim kelimeye yaptığım gibi oynamanızı istiyorum.
- Ele quer um polícia teso.
- Sert ve metin bir polis istiyor.
Sê forte.
Metin ol.
E o livro mais importante de todos, o Tao Te Ching de Lao-tzu.
Ve de en önemli olan şey, Tao Te Ching. ( Tao Te Ching : Antik çince bir metin anlamı ;
Foi para o campo, para reescrever mais umas coisas de última hora.
Şehre gitti, metin üzerinde son rötuşları yapıyor.
Coragem, Andrew, não desanimes, garoto.
Biraz metin ol Andrew, hemen umutsuzluğa kapılma böyle.
Sei que serás forte. E sei que serás corajoso.
Biliyorum metin olacaksın,... ve biliyorum gözü pek olacaksın.
Mas dá-te por feliz.
Ama metin ol.
Coragem!
Metin olun.