Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Nara
Nara Çeviri Türkçe
53 parallel translation
Desobedecendo a seu irmão, vai sozinha ao manancial.
Abisinin uyarısına rağmen yanlız başına pınara gider.
Vai até ao poço e traz alguma água para a mãe.
Pınara doğru git ve annene biraz su taşı.
Quando vais ao poço... lembras-te daquela magnólia que tem hera à volta?
Gelecek sefere sen sizin pınara git bilirsin manolya var ya onun çevresinde kızılcık ağaçlarını da,
Eu estava na nascente, e vi este milho a sianis da patas da porco ao lado.
Ben pınara giderken şu mısırları ve domuzların ayak izlerini gördüm.
Pare de gritar e vá dormir!
Hey, nara atmayı kes ve git yat!
Querida, vá até a fonte e traga para seu pobre e velho... pai um balde de água fresca.
Elizabeth, tatlım, pınara koşup şu yaşlı babana bir kova taze su getiriver.
Teus olhos são como pombas, teus lábios, como romãs.
Gözlerin kuğular gibi, dudakların nara benziyor.
Em direcção à fronteira?
Sınara doğru?
Primeiro vocês gritam : "Achem os miseráveis".
Önce "O piçleri bulun" diye nara atıyorsunuz.
Sou um grandessíssimo ninfomaníaco, devorador e vomitador.
Nara atarım, sevişirim, oburcasına yemek yerim, kusarım.
E não se esqueça, sir, que a igreja moderna sorri ao sexo e ao devorar no casamento, e de facto o sexo é bastante encorajado.
Unutmayın ki, efendim, modern kilise, evlilik içinde nara atmayı ve haykırmayı tasvip etmektedir, ve hatta sevişmek şiddetle teşvik edilmektedir.
Leve o estrangeiro ao manancial.
Yabancıyı pınara götürün.
"Abramos os quartéis, e soltemos os cães de guerra".
"Nara at ve savaş köpeklerini özgür bırak!"
A uma hora de Quioto... podes chegar a Osaka ou Nara.
Kyoto'dan bir saate Osaka ya da Nara'ya gidebilirsin.
E assim, um grande viva soou para os heróis de Springfield.
Ve böylece, Springfileld'ın kahramanları fevkalade bir nara attılar.
E assim, um grande viva soou para os heróis de Shelbyville.
Ve böylece, Shelbyville'in kahramanları fevkalade bir nara attılar.
Quando ouvires um monte de tiros e gritos, e um monte de gajos a correr para ti...
Silah ve nara sesleri duyup bir sürü adamın sana doğru koştuğunu gördüğünde!
Estaveis no campo de batalha de espada em punho a carregar sobre o inimigo, a gritar a lutar pela vida e quereis que acreditemos que no meio dessa excitacao nunca haveis matado ninguem?
Savaş meydanındaydın ve kılıcını etrafa sallıyordun düşmana saldırıyordun, nara atarak canın pahasına dövüşerek. Şimdi bizden bunca hengame içinde hiç kimseyi öldürmediğine inanmamızı mı bekliyorsun?
Quando consegui chegar aonde o meu cavalo estava... já eles me tinham alcançado.
Atımın durduğu pınara vardığımda bana yetişmişlerdi.
Podes não ter características, mas os teus genes permanecem iguais, de mulheres que dançam.
Tertemiz bir pınara neden zehir katalım? Sen karakterine ihanet etmiyor olabilrsin ama genleriniz aynı.
Regressa à fonte.
Pınara git.
De tarde, quando acabava a escola e o último se tina ido embora de nariz ranoso em vez de ir para casa, eu descia a colina até ao regato onde podia estar em silêncio e odià-Ios.
Öğleden sonraları, okul bittiğinde son, pis ve tıkalı küçük burunlu çocuk gittikten sonra eve gitmek yerine, tepenin aşağısındaki pınara gider sessizliğin tadını çıkarır, onlardan nefret ederdim.
A água que eu lhes der tornar-se-á, neles próprios, numa fonte... que lhes dará água que dá vida, e dar-lhes-á a vida eterna.
Benim onlara verdiğim su içlerinde bir pınara dönüşecek onlara hayat-veren suyu sağlayacak, ve onlara sonsuz yaşamı verecek.
NARA
NARA
O seu rugido é prolongado e vivo.
Uzun ve sesli bir nara atıyor.
A influência do Joseph Pinara no código de Rambaldi.
Rambaldi'nin şifrelemesinde Joseph Pınara'nın tesiri var.
- Pinara era um clérigo do séc. XV...
Pınara, 14. yüzyılda yayın yapan bir rahipti- -
Têm uma cópia do manuscrito de Pinara.
Onlarda Pınara'nın el yazmasının bir kopyası var.
Procuro um manuscrito do Joseph Pinara.
Joseph Pınara'nın el yazmasını arıyorum. Daha önce aramıştım.
O manuscrito de Pinara.
Pınara el yazması.
Este ginásio é só para mulheres.
Burası kadınara özel bir spor salonu.
Se tiveres medo, começa a gritar.
Korkuyorsan, nara at!
O meu tio de Nara, a ovelha negra da família.
Bu Nara'dan kalkıp gelen dayımızdı, Ailenin kara koyunu.
Não achas que é hora de lhe dizeres para voltar para casa, para Nara?
Ona Nara'ya dönmesini söyleme vakti gelmedi mi?
O tio pareceu-me um pouco triste, mas pegou na sua malinha e voltou para Nara.
Amcam biraz üzgün gözüküyordu ama ufak bavulunu alıp Nara'ya geri döndü.
O que vais fazer em Nara?
Nara'da da ne yapacaksın?
Grita Havoc!
"Nara At"!
- Onde é que estiveste?
- Nereye gittin? - Nara ve Aomori'ye.
Decidi levar o meu namorado para Nara e ter sexo como uma louca.
Beni becersin diye erkek arkadaşımı ziyarete Nara'ya gittim.
Penso que o Narra tinha razão das propriedades medicinais do fungo.
Sanırım Nara mantarların iyileştirici etkileri hakkında haklıymış.
Dizem-me que você foi a fonte.
Pınara gittiğinizi söylediler.
Não é assim tão fácil para um trabalhador, Nara.
Çalışan bir adamsan, bu o kadar da kolay değil, Tara.
Depois da escola acabar e o último ter saído com o seu narizinho ranhoso em vez de ir para casa, eu descia a colina até à nascente onde podia estar sossegada e odiá-los.
Okul sona erdiğinde ve son kalan da... nezleli burnunu alarak, çekip gittiğinde... eve gitmektense, sakinleştiğim... ve onlardan nefretimi duyumsadığım... tepedeki pınara giderdim.
Uma noite, ele convidou-nos a todos para irmos ao laboratório... Deu-nos uma palestra sobre História, Houve champanhe para todos.
Bir gece, hepimizi laboratuvarına davet etti bize tarih hakkında bir sürü nara attı şampanya falan açtı az önce kanserin tedavisini bulmuş gibiydi.
As crianças correm
colourful na ransel sho { } u kodomo-tachi kaketeyuku osanaki hi no boku nara nani iro erabi doko e mukau? { \ blur1.5.5 } Aceleyle giden küçük çocukları görüyorum
As crianças correm usam mochilas coloridas
Çeviri : özderya 14 Temmuz 2015 Salı colourful na ransel sho { } u kodomo-tachi kaketeyuku osanaki hi no boku nara nani iro erabi doko e mukau? { \ blur1.5.5 } Aceleyle giden küçük çocukları görüyorum
As crianças correm
Çeviri : özderya 21 Temmuz 2015 Salı colourful na ransel sho { } u kodomo-tachi kaketeyuku osanaki hi no boku nara nani iro erabi doko e mukau? { \ blur1.5.5 } Aceleyle giden küçük çocukları görüyorum
Os latinos chamavam-lhe água feliz.
Romalılar pınara "mutlu sular" dermiş.
Quero que me levem à fonte.
Beni pınara götürmenizi istiyorum.
Em direcção à fronteira?
Sınara doğru mu?
Qualquer que seja a fonte da minha criatividade.
Pınara ulaştım!