Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Natural
Natural Çeviri Türkçe
6,532 parallel translation
Não é mais natural?
Öylesi daha doğal değil mi?
O que se passava nessas fotografias não era natural.
O fotoğraflarda olanlar doğaya aykırı.
Somos o inimigo natural deles.
Biz meleklerin doğal düşmanlarıyız.
Mas, mais tare ou mais cedo, irá parecer-lhe natural, estar sempre no topo.
Ama çok yakında, her zaman tepede olmak senin için doğal bir şey olmaya başlayacak.
E como toda a gente à época, ele assumia a ocorrência natural do chumbo.
O dönemde herkes gibi Patterson da kurşunun bu kadar yaygın olmasının doğal olduğunu düşünüyordu.
O Dr. Kehoe já nos mostrou que o nível chumbo no meio ambiente é tão natural como a neve em Dezembro.
Dr. Kehoe doğadaki kurşun seviyesinin en az aralık ayındaki kar kadar doğal olduğunu gösterdi.
Os níveis de ocorrência natural no ar e na água do passado eram muito menores.
Hava ve suda bulunan doğal kurşun seviyeleri geçmişte çok daha düşüktü.
Não sei. Acho que o Avô perdeu o interesse depois de encher o Museu de História Natural com animais mortos.
Galiba büyükbabam Doğa Tarihi Müzesini ölü hayvanlarla doldurduktan sonra ilgisini kaybetti.
Um sumo natural, um cocktail, uma sanduíche à sua escolha?
Taze meyve suyu kokteyl istediğiniz bir çeşit sandviç.
Exato, não é como o Museu de História Natural, cheio de ideias e atitudes perigosas.
Evet, Doğal Tarih Müzesi gibi tehlikeli fikirler ve davranışlar yok orada.
Um lugar onde acabaria por se decompor e tornar um adubo natural.
Nihayetinde yok olup doğal bir malç olabileceği bir yere.
Rigidez do pescoço, sensibilidade à luz natural, desorientação mental.
Boyun sertliği, ışığa karşı hassasiyet ve akıl karışıklığı.
É primitiva e antiga, é um comportamento natural que é impossível mudar.
Çok ilkel, köhne. Doğuştan psikolojileri böyle. Hayatta değiştiremezsin.
Será livre de tudo isso. As iniquidades que tivemos de aceitar como parte da ordem natural, em nome do rei, da pátria e de Deus.
Tüm bunlardan özgür olacak bizim kabul etmek zorunda olduğumuz eşitsizlikler doğal düzenin bir parçası olarak, kral ve ülke Tanrı cennette.
Chama-se parto natural porque é natural, percebem?
Bu doğal bir doğum denir doğal çünkü. Bilirsin?
Andrew Donnelly estava liderar uma visita guiada ao Museu Triboro de História Natural das 9h da manhã até as 14h30.
Andrew Donnelly dün Triboro Doğal Tarih Müzesi'nde saat 9-14 : 30 arasında bir turda rehberdi.
A comunidade académica ficou chocada hoje quando o Dr. Jerome Thomas, curador da colecção de fósseis no Museu Triboro de História Natural, foi acusado de dois homicídios diferentes...
Akademik topluluk bugün şaşkınlık yaşıyor. Dr. Jerome Thomas, ki kendisi Triboro Doğal Tarih Müzesi fosil koleksiyonu küratörü iki ayrı cinayetten suçlandı.
É a coisa mais natural do mundo, certo? Sentir coisas.
Bir şeyler hissetmek, dünyanın en doğal şeyi değil mi?
É natural que não se lembre.
Hatirlamaman gayet normal
- Sabes? Uma vez disseste-me que achavas que a monogamia não era natural.
Bir keresinde bana tekeşliliğin doğal olmadığını söylemiştin.
Mas enquanto te tiver a ti... No entanto, também gostava de levar a Christine ao Museu de História Natural aos domingos, depois da missa.
Ama sen olduğun sürece ama Christine'i pazarları kiliseden sonra Doğal Tarih Müzesi'ne götürmek isterim.
Vais gostar disto. Isabelle Flores, natural de El Salvador.
Isabelle Flores, El Salvador vatandaşı.
Não podemos apressar a progressão natural das coisas, Val.
Olayların doğal işleyişini kimse hızlandıramaz Val.
É uma ordem natural das coisas, não é uma crise para resolver.
Bu doğal bir süreç, çözülecek bir dava değil.
É algo natural.
Ama bu doğal bir şey.
Se te ajuda a saber, entretanto... é que não sou portadora da Força Natural, como os Jedi ou os Sith.
Yine de, Jedi'lar veya Sith'ler gibi doğal bir Güç kullanıcısı olmadığımı bilmen sana yardımcı olabilir.
Os meteoritos do tipo do que atingiu Nakhla são os veículos de um sistema natural de trânsito interplanetário que envia pedras por entre os planetas.
Nakhla'ya çarpan türden göktaşları, kayaları gezegenden gezegene gönderen gezegenler arası doğal bir ulaşım sisteminin araçlarıdır.
Se a vida consegue aguentar as dificuldades do espaço e resistir durante milhares de anos, então poderia andar no sistema natural de trânsito interplanetário de mundo para mundo.
Eğer yaşam uzay zorluklarına dayanıp binlerce yıl varlığını sürdürebiliyorsa bir dünyadan diğerine gezegenler arası bir ulaşım sistemiyle seyahat de edebilir.
Era natural supor que estávamos no centro.
Merkezde bulunduğumuz çıkarımını yapmak gayet doğaldı.
Tenho um jeito natural.
Doğuştan böyleyim.
Natural.
Gerçeğe yakın.
Quando se imprime coisas orgânicas, ocorre um ajuste natural enquanto a matéria-prima assenta.
Organik yazdırmalarda, doğal yerleşim ham madde yerleştikçe gerçekleşir.
Mercy Lewis não está a sofrer o trabalho de bruxas e demónios, mas sim uma doença natural ou febre mental.
Mercy Lewis cadılardan veya şeytanlardan dolayı bu hâlde değil hastalığı ya da zihinsel bir sorunu var.
- É natural.
- Gider tabii.
É natural, não é?
Gider mi? - Evet.
Sim, é uma tendência humana natural.
Evet, bu bizim doğamızda var.
É, portanto, o julgamento deste tribunal, que, para o crime de homicídio em primeiro grau, ficará preso durante o que resta da sua vida natural.
Dolayısıyla mahkeme sizi birinci derece cinayetten ömür boyu hapse mahkum etmiştir.
É natural, sendo ele o domínio de um louco.
- Deli bir adamın yönetiminde öyle olur.
É tão natural para ti como respirar.
Sana nefes almak kadar doğal geliyor.
Passou assim tanto tempo desde que matou pela última vez ou tem inclinação natural para a violência?
En son adam öldürdüğünden beri uzun süre mi geçti yoksa doğal olarak şiddete eğilimli miydin?
Os duendes tem um medo natural de nós.
Cüceler doğuştan bizden korkar.
Como pareceria isso natural?
- Peki bunu nasıl kuşku duyulmadan yapacaksın?
És um talento natural, tal como a tua mãe.
Doğuştan bir yeteneğin var. Aynı annen gibi...
E tens um talento natural para coisa.
Dolandırıcılık yeteneğin de var.
Um filho feliz é como um antidepressivo, mas um natural, não do tipo que o marido encontra na caixa de jóias da mulher.
Mutlu bir çocuk, antidepresan gibi. Ama bitkisel olanlardan. Kocanızın takı çekmecenizde bulduklarından değil.
Suspeito que seja um grande mentiroso. Um talento natural, ou não era o mestre do universo. Por assim dizer.
Birinci sınıf bir yalancı olduğundan şüpheleniyorum doğal bir yetenek yoksa evren çapında bir usta olmazdın yani bu da üçüncü kuralı doğuruyor.
Quanto tempo o fluido seminal permanecia detectável sem ser descartado, pelo processo natural das glândulas salivares?
Sperm, tükürük beziyle doğal yoldan temizlenmediği sürece vücutta ne kadar kalabilir?
Se fosse por morte natural... os Cromos teriam de considerar uma coisa que nunca pensaram ser possível.
Eğer Brian Barrow doğal sebeplerden ölmüş olsaydı, Chrome'lar mümkün olduğunu düşünmedikleri bir şeyle yüzleşecekti.
Meu Deus! Tão natural!
Çok canlı.
PRIMER X - MELHORIA NATURAL MASCULINA
Alttan üçüncü.
Esta doença não é natural.
Bu hastalık normal değil.