Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Oren
Oren Çeviri Türkçe
214 parallel translation
A filha do Trask casa-se amanhã.
Oren Trask'ın kızı yarın evleniyor.
Oren e Barbara Trask.
Oren ve Barbara Trask.
A senhora que está a dançar com o Oren, como se chama ela?
Oren ile dans eden kadının adı ne?
O Oren Trask? Que disse "E se a gente fatiasse o pão, antes de vender?".
Oren Trask'mı? "Ekmeği satmadan önce dilimlersek ne olur?" diyen adam mı?
Oren, lamento que tenha presenciado isto, mas não é nada connosco.
Oren, bunu görmek zorunda kaldığınız için üzgünüm ama bunun bizimle ilgisi yok.
Oren, está tudo controlado.
Oren, ben bunu hallederim.
Oren, não temos tempo para histórias da carochinha.
Oren, peri masallarına ayıracak daha fazla vaktimiz yok gerçekten.
Oren, peço desculpa, mas se está a insinuar...
Oren, affedersin ama bir şey ima ediyorsan.
Oren, há aqui um malentendido. Eu...
Oren, bu basit bir yanlış anlama ve ben...
Isso não pertence aqui, Oren.
Buraya ait değil Oren.
Primeiro, o Comandante da missão, Oren Monash.
İlk olarak, Misyon Komutanı Oren Monash.
Mas será quase sempre o Oren a pilotar.
Ancak bu görevde uçuşun büyük kısmını Oren yönetecek.
Vou ver se posso soltá-la.
- Oren, olmaz. Takıldığı yerden çıkarmaya çalışacağım.
Oren, pressão do fato : 3,5.
Oren, giysi basıncı, 3,5.
Vamos na tua direcção.
Sana yardıma geliyoruz, Oren.
Com a perda do Dr. Partenza e os ferimentos de Oren Monash, o Comandante Spurgeon Tanner assumiu agora o comando da missão.
Dr. Partenza'nın kaybı ve Oren Monash'ın yaralanması üzerine Kaptan Spurgeon Tanner misyonun başına geçti.
Tens aqui um lindo sarilho, Oren, a sério.
Boktan bir talihin varmış, Oren. Biliyor musun? - Gerçekten.
Oren, a Mariette está em casa dos teus pais, no Utah.
Oren, Mariette Utah'da seninkilerin yanında.
Oren, estás a ouvir?
Oren, orada mısın?
Chama-se Oren.
Adı Oren.
Olá, Oren.
Merhaba, Oren.
Porta-te bem, Oren.
Sağlıcakla, Oren.
Estava a falar com Oren no outro dia.
Oren ile başka bir gün konuşurdum.
Isso é bom para Oren.
Oren için iyi.
Posso trabalhar como carregador, ou ir num dos barcos grandes, como Oren.
Oren gibi bende bir yükleyicide, yada büyük botlardan birinde çalışabilirim.
Oren?
Oren?
Estou preocupado contigo, Oren.
Senin için endişeleniyorum Oren.
Devias estar preocupado, Oren.
Senin de endişelenmen gerek Oren.
O Oren sabe disto?
Oren'in haberi var mı bundan?
E o Oren é o próximo na linha de sucessão.
Ve sırada Oren var.
Acções autorizadas pelo adjunto do Presidente, Oren Goodchild.
Bütün operasyonlara Ek Başkan Oren Goodchild tarafından izin verildi.
O Oren e eu construímos o Relical para armazenar o ADN... e esconder o processo de clonagem.
Oren ve ben, DNA depolamak için Emanet'i yaptık ve klonlama işlemini gizledik.
Há 7 gerações que eu e o Oren nos clonamos, nos ensinamos, para eu poder continuar a procurar uma cura... enquanto todos nós vamos vivendo.
Yedi nesil boyunca, Oren ve ben kendimizi klonladık kendi kendimize öğrettik, böylece hepimiz hayattayken bir tedavi bulmaya devam edebilirdim.
O Oren mentiu-me.
Oren bana yalan söyledi.
O Oren mudou.
Oren değişti.
O Oren não demorará muito a encontrar-nos.
Oren'in bizi bulması uzun sürmez.
O Oren vai descobrir o laboratório e destruirá tudo o que eu fiz.
Oren laboratuarı bulup yok edecek ; yaptığım her şeyi.
Isto é um anúncio do Conselho e do Presidente Oren Goodchild.
Konsey ve Başkan Oren Goodchild'den duyurudur.
Quantas, Oren?
Kaç kişi, Oren?
- Não, Oren.
- Hayır, Oren.
Estás enganado, Oren.
Yanılıyorsun Oren.
- Quem é esta tricotando?
- Örgü ören kim?
Para o seu portador ou para o seu tecelão?
- Takan için mi ören için mi?
Uma aranha que tece pacientemente a teia ao redor deste idiota!
Ağını benim gibi zavallı bir kozanın etrafına ören bir örümcek gibi.
Ele construiu uma rede de espiões que se espalharam pela cidade como uma epidemia.
Tüm kenti ağ gibi ören bir casusluk şebekesi kurdu.
Não estou a menosprezar a aranha Viúva Negra, mas a aranha Funil mata um homem em oito segundos só de o olhar.
Sizin kara dul örümceğinizi aşağıIıyor değilim. Ama huni ağ ören örümcek sekiz saniyede öldürebilir, sadece size bakarak.
Algum dos seus empregados tem tranças?
Senin gençlerden saçını ören var mı?
A senhora idosa que tricotava.
Örgü ören yaşIı kadın.
Oren!
Oren?
Sabes como é o Harry King. É passado dos carretos.
Adam tuğladan market ören, sinsi herifin tekiydi.
À pessoa que a fez.
Bunu ören kişiden.