Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Pay
Pay Çeviri Türkçe
6,519 parallel translation
Acerca de vender a minha parte.
Payımı satma konusuna gelince...
Vou ter com o meu advogado para ele redigir um contrato para eu vender a minha parte da Diosa.
Avukatıma gideceğim. Diosa'daki payımı satabilmem için kontrat hazırlatacağım.
Vendo-lhe a minha parte, e ele mete o Oso e o pessoal dele a gerir a casa em Stockton.
Kendi payımı ona satarım ve o da Oso ve tayfasına Stockton'daki evi işlettirir.
Da próxima vez que quiser comprar alguém para o manter calado, sugiro que não use as tabelas salariais do Tibete.
Bir dahaki sefere sus payı vermelisin. Tibetli yevmiyecileri kullanmamanı tavsiye ederim.
Tudo isso é culpa da mina amaldiçoada.
O lanetli madenin de bunda payı var.
Acredita que tive a minha parte de rufias na escola.
İnan bana okuldaki kabadayılardan payıma düşüne aldım ben de.
Fui eu que os trouxe e que atendi chamadas às quatro da manhã, e tu só ficaste com a tua parte?
Onları bu şirkete getiren, sabahın dördünde telefonlarına cevap veren bendim sen sadece payını aldın.
Foi por pouco.
Kıl payıyla.
Faço uma aposta, resistes ao jogo enquanto estás aqui e dou-te a minha parte deste trabalho.
Ben buradayken kumar oynamazsan bu işteki payımı sana vereceğim.
Vejamos o que tem no não-pay-per-view. Porque é de graça...
Bakalım ödemeli olmayan kanallarda ne varmış.
Vou dar-lhe parte do que ganhei, para começar um novo negócio.
Payımın bir kısmını ona vereceğim, bir iş başlatıyor.
Parece que todos tiveram. - O que é que aconteceu aos reforços, miúdo?
senin payın büyük gibi destek ekibe ne oldu evlat?
As tolerâncias de pressão das câmaras externas podem ser ajustadas...
Dış hava boşluğu hata payının derecesi...
Derrapa para a outra faixa, quase acertando o conversível cheio de miúdas giras.
Karşı şeride doğru kayıyor,... cıbırlarla dolu otomobili kıl payı ıskalıyor.
Por pouco não o encontra com o seu parceiro.
O ve ortağını kıl payı kaçırdınız.
Como é que os Falcone e os Maroni obtiveram grandes partes do negócio?
Suç aileleri Falcone ve Maroni anlaşmadan nasıl böyle büyük pay aldı?
Sei que as vossas famílias estão aborrecidas, mas digam-lhes que todos têm uma parte do Projeto Arkham.
Ailelerinizin üzüldüğünü biliyorum. Ama onlara Arkham projesinden herkesin pay aldığını söyleyin.
A sua divisão beneficiou bastante com a minha ajuda. - Aliás, também a sua carreira.
Yardımım sayesinde payınıza çok şey düştü, aslında...
Queres levar blingo do meu minibar e ver pay-per-view?
Mini bardan bir şeyler içip paralı yayın izlemek ister misin?
Isso foi por pouco.
Kıl payı hakladın.
Se houver qualquer verdade nisso, não deves voltar ao terreno.
Ufacık da olsa doğruluk payı varsa tekrar saha görevine çıkmamalısın.
Ofereci-lhe a solvência em troca de uma participação accionária.
İflasla karşı karşıya. Eşit pay karşılığında ona ödeme gücü öneriyorum.
Estou preparado para lhe oferecer uma pequena participação na empresa.
Şirketimde size ufak bir pay vermeye hazırım.
Fico com o meu quinhão, esteja aqui uma semana ou um ano.
Bir hafta da olsa, bir yıl da, payıma düşeni vermem.
- Não. Já tenho a minha quota parte de coisas bizarras para lidar.
Ürkütücülük ile mücadele etmek için kendi payıma düşeni aldım ben.
Mas quando soube que compraste a poltrona, bem... isso diminuiu o golpe.
Ama gelip aslanın payını senin aldığını öğrendiğimde acımı biraz dindirdi.
Mas quando perguntei a algumas pessoas no corredor para ver se havia algo de verdadeiro nos rumores de que recolhes informações para um certo jovem jornalista, nem uma só pessoa, ninguém foi capaz de dizer que isso era uma loucura.
Ama burada bir kesin bir genç gazeteci adına araştırma yapıp yapmadığına dair dedikoduların gerçeklik payı var mı yok mu diye kamuoyu yoklaması yaptığımda bana çılgınca düşündüğümü söylemeye hazırlanan tek bir kişi bile yoktu.
Ou posso escrever tudo num livro.
Ya da deftere payı yazabilirim.
Libertou-se durante a avaliação pré-julgamento, e, foi por um triz.
Ön duruşma değerlendirmesi sırasında kontrolünü kaybetmiş ve kıl payı kurtulmuş.
O que você conhece como STELLAR WIND cresceu, a SSO, as Operações de Fontes Especiais expandidas, abocanharam parte da fatia da STELLAR WIND, espalhou-se por todo o mundo para incluir praticamente uma cobertura abrangente dos EUA.
S80, yani genişletilmiş Özel Kaynak Operasyonları Stellar Wind'in pastadaki payını da aldı ve tüm dünyaya yayıldı. Bu operasyonlara Birleşik Devletlerin kapsamlı dinlemeleri de dahildi.
- Qual é a margem de erro?
- Hata payınız ne kadar? - Yeteri kadar değil.
Já fomos quase apanhados tantas vezes.
Birkaç kez kıl payı kurtulduk zaten.
Quero dizer, pelo menos a minha parte.
Yani, bana düşen pay en azından.
O Clyde e eu planeávamos entregar o ouro e receber o prémio do Tesouro Americano, mas o nosso novo parceiro discordava disso.
Clyde ve ben altını paraya çevirdiğimizde yardım edene pay verelim diye düşündük. Ama yeni ortağımız bu fikre sıcak bakmadı.
Qual é o papel de meu irmão?
Kardeşimin bunda ne payı var?
Não. Não, mas tenho um primo que mora aqui. E reconheço uma bela propriedade quando vejo uma.
Hayır ama burada yaşayan bir kuzenim var, mülkün büyük payı size ait bunu biliyorum.
Mas acho que agora vou fazer somente o meu papel.
Fakat artık payıma düşenle yetinmeyi düşünüyorum.
Pode funcionar no pay-per-view, mas se i tentares na rua, arranco-te a orelha.
TV'de işe yarayabilir. Sokakta dene. Kulağını ısırıp koparırım.
Estás a dizer que ela pode estar certa?
Sence haklılık payı olabilir mi?
Vamos considerar o impacto humano.
Sadece insanın payını düşünelim...
Se era esse o teu objetivo, voltava a dar-te outra boa contribuição para continuares o bom trabalho.
Ve bu senin oyunun sonu olsaydı, sana büyükçe bir katkı payı yapardım bu güzel işe yardım etmek için.
E eu achei que merecia uma parte.
Ben de bir payı hak ettiğimi düşündüm.
Então, decidiu jogar dos dois lados, fazer parte do negócio.
Sonra sen de iki taraflı oynamaya karar verdin, pastadan biraz pay almak için.
Já conheci a minha quota parte de psicopatas e a pequena Ana dos cabelos ruivos é tudo menos isso.
Psikopatlar konusunda iyi bir pay aldığımı biliyorum. Ve ufak Güneyli Sally bundan başka bir şey değil.
JIMMIE DALE GILMORE Vocalista / Guitarrista dos The Flatlanders
Ama içinde gerçeklik payı da var.
Ele queria uma parte do negócio.
Pastadan pay istemişti.
Isso só significa uma melhor divisão para nós.
Bizim için fazladan pay demek oluyor bu.
Tenho um sálario fixo de 350 mil dólares, e também uma participação nos lucros... 350 mil dólares.
350 bin dolarlık bir çekim var, daha sonra kâr payı filan. 350 bin demek.
Algo daquilo foi verdade?
Bunda hiçbir gerçeklik payı var mıydı?
A tua parte.
Senin payın.
Quero o meu pagamento.
Sadece kendi payımı da değil.