Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Playstation
Playstation Çeviri Türkçe
191 parallel translation
Vais gerar o filho deles e oferecer-lhes uma PlayStation?
Hem çocuklarını taşıyıp hem de PlayStation mu alacaksın?
Pára de pensar como um polícia de Praga e começa a pensar como na PlayStation. Rebenta aquela merda!
Polis gibi düşünmeyi bırak ve patlat şunu!
Se não estou enganado, há uma rapariga de sorte que tem uma Playstation só para ela.
YanıImıyorsam bu şanslı kızın bir Playstation'ı var.
Sugar Smacks, PlayStation e para a companhia dos telefones.
Onu Sugar Smacks, PlayStation ve bir telefon şirketi reklâmında görmüştüm.
E eu por me devolveres a Playstation.
Belki ben de PlayStation'ımı kendi daireme götürmeme şükran duyarım.
Playstation.
Playstation.
Estás a jogar PlayStation?
Biraz playstation oynuyorsun hah?
PlayStation é fixe.
Playstation çok çıIgın.
Como é com a PlayStation fixe, meu?
"ÇıIgın playstation dan ne haber ahbap"
Não, Rubies, não dá para jogar Pokemon Snap na Playstation.
Hayır, Rubes. PlayStation'da "Pokémon" oynanmıyor.
Eu jogo Playstation.
Benim için PlayStation oynamak.
Vou ter uma Playstation 2.
Bu sefer Play Station 2 geliyor.
Vá jogar com seu PlayStation.
Git eve Playstation'la oyna.
Ele tem um Nintendo, um Playstation e uma empregada
Nintendo'su, Playstation'ı ve dadısı var.
Liz, estou preocupada. Planeei ser uma mulher normal, e como é que o posso ser, quando o Michael está fechado num Mundo de traquinices e PlayStation?
Entellektüel bir kadın olmayı planlıyorum ama Micheal hayal dünyasından çıkmadığı sürece bunu nasıl başaracağım?
Melhor que o PlayStation 2?
PlayStation 2'den iyi mi?
vou jogar com o PlayStation com meu filho.
Şimdi oğlumla PlayStation oynayacağım.
A minha mamãe não gosta que lhe peça nada a ninguém... mas já saiu o novo PlayStation.
Annem başkasından bir şey istememden hoşlanmıyor. - Peki. - Ama yeni PlayStation çıkmış.
Conseguirei-te um PlayStation e três jogos.
Sana bir PlayStation, üç de oyun alacağım.
Seu filho levará um PlayStation a casa.
Yarın oğlunun bir PlayStation'ı olacak. Onu ben verdim.
Amanhã levará um PlayStation.
Bir PlayStation getirecek.
vou estar pendente de que o tenha... e se não o vejo, pensarei que o vendeu.
Hayır, gelip PlayStation'ı kontrol edeceğim. Onu göremezsem yemin ederim... onu sattığını varsayacağım.
A PlayStation 3? - Conto-lhe, se voltar para nós.
Geri dönersen söylerim.
O Salão de Baile é igualzinho ao da casa da Lara Croft no Tomb Raider 2 da PlayStation.
Büyük Balo Salonu, PlayStation'daki Tomb Raider 2'de Lara Croft'un evindeki gibi.
Essa arma é de uma Playstation.
Bu silahlar playstationdan.
É um playstation húngaro.
Macar play-station'ı.
Percebi que a Playstation é uma total perda de tempo e que reclamar a falta de sangue realista não se compara a uma crítica inteligente de xadrez.
Şimdi anlıyorum ki Playstation'ım tamamen hayatımı boşa harcamakmış. Sonunda anladım ki satrancı gerçekçilikten uzak olduğunu düşünmek inanılır gibi değil.
Televisão, PlayStation, qualquer coisa.
Televizyon, playstation ya da başka birşey.
- Bem. Aluguei uma PlayStation.
Onlara PlayStation kiraladım.
Gostava de ajudar, mas Pete pediu um SOS com a PlayStation 2.
Yardım ederdim ama Pete PlayStation 2'sini getirmemi istedi.
Se quer uma coisa fixe, é melhor comprar um Playstation.
Güzel bir şey yapmak istiyorsan, PlayStation al.
- Tens uma PlayStation 2?
- PlayStation 2in var mı?
Uma Playstation com dois jogos.
- 2 oyun dahil bir Playstation.
Posso jogar Playstation?
Playstationım ile oynayabilir miyim?
Que tal um bocado de PlayStation talvez?
Biraz... Playstation... Belki...
Logo de manhãzinha vamos comprar uma Playstation 1.
Yarın yapacağım ilk şey PS 1 almak olacak.
Vou arranjar uma PlayStation.
Gidip bir Playstation kuracağım.
Playstation.
Play Station'dan.
CD, DVD, Playstation... E um gira-discos para os dias em que te sentes um bocado da velha-guarda!
CD, DVD, PlayStation bağlantısı ve 8'li kasetçalar, kendinizi biraz eski moda hissettiğiniz anlar için.
Vamos jogar PlayStation.
PlayStation oynarız.
Tenho um novo jogo da Playstation, "Hall of Fame Baseball,"
Yeni PlayStation oyunu, "Şöhretler Listesi Beyzbolu."
Uma "play station 3".
Bir playstation.
Até levaram a Playstation dos miúdos e o meu telemóvel.
Çocukların playstation'ıyla lanet olası cep telefonumu da almışlar.
Tenho a Playstation.
Playstation'ım vardı.
Ele quer saber quem é que roubou a PlayStation.
Hangisinin playstation'ı çaldığını bilmek istiyor.
Agora és punido e nada de TV, e nem playstation.
O yüzden, cezalısın. Ne televizyon izleyeceksin, - ne de oyun oynayacaksın!
PlayStation?
Tatilleri severim.
- Vamos à PlayStation ou quê?
PlayStation oynuyor muyuz?
Pagaram-me bem para que passasses um bom bocado. Se achas que um bom bocado... é seres vencido por uma rapariga na PlayStation, por mim tudo bem.
Sana bu gece iyi vakit geçirtebilmek için yüklüce para aldım ve iyi vakit geçirmek bir kız tarafından Play Station'da yenilmek olmasa gerek.
- É uma PlayStation 2.
Bu bir Playstation 2.
- É Playstation.
- Playstation.