English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Podia

Podia Çeviri Türkçe

62,775 parallel translation
- Eu podia ter matado alguém, Jimmy.
Birini öldürebilirdim Jimmy.
Então, eu queria dizer, em retrospetiva, que podia ter feito escolhas diferentes.
Şunu geç anladım ki tercihlerim daha farklı olabilirdi.
Os tipos simpáticos da entrada disseram que eu a podia substituir.
Onun yerime geçebileceğimi söylediler sağ olsunlar.
Podia ser ir ao supermercado.
Market alışverişinde bile.
Olha que podia chocar-te.
Seni şaşırtabilirim.
Não podia concordar mais.
Altına imzamı atarım.
Não podia ter contacto com nenhum de vocês, incluindo o meu filho.
Hiçbirinizle iletişim kurmama izin yoktu, oğlum da dâhil.
Então, eu telefonei-lhes, julgando que podia fazer um acordo...
Ben de onları aradım. Belki onlarla anlaşma yapabilirim diye düşündüm.
- Sabia que podia contar contigo.
Sana güvenebileceğimi biliyordum.
Mas eu não consigo olhar nos olhos do meu filho e dizer-lhe que deixei o pai dele morrer quando podia ter tentado salvá-lo, o pai que ele nunca conheceu.
Oğlumun gözünün içine bakıp da babasını kurtarmaya çalışabilecekken ölmesine izin verdiğimi söyleyemem. Hiç tanışmadığı babasını.
Disse que eu não podia voltar a ver-vos a vocês ou ao Mike.
İkinizi bir daha göremeyeceğimi söyledi. Mike'ı da.
Tudo isto podia ter sido evitado.
Bütün bunlardan kaçınılabilirdi.
De tudo o que podia encriptar, porquê isso?
Şifrelenecek onca şey varken neden bu?
Eu não podia contactar ninguém, mas ela era minha esposa.
Kimseyle iletişim kurmama izin yoktu ama o benim karımdı.
Só sei que isto não podia ter acontecido na pior altura possível.
Ama tavuklar mümkün olan en kötü zamanda tünemeye geliyor.
Podia sempre ir visitá-lo.
Gidip onu ziyaret edebilirdin.
Podia ter tornado tudo melhor.
İşler daha iyiye gidebilirdi.
Podia ajudar.
- Yardım edebilirdim.
Podia ser pior.
Olabileceğinden daha iyi.
Quando disseste que o Holden podia sobreviver a isto, estavas a mentir.
Holden bunu atlatır dediğinde yalan söylüyordun.
Acha que podia lançar-me para um daqueles cacifos?
Beni şu kargo dolaplarından birine fırlatabilir misin acaba?
E que a nossa amostra estaria perdida. E não podia permitir que isso acontecesse.
Numunemiz kaybolacaktı ve ben bunun olmasına izin veremezdim.
- Eu sabia que podia fazer-te mais.
- Sana fazlasını kazandırabileceğimi biliyordum. - Fazlasını mı?
Não podia concordar mais.
Kesinlikle katılıyorum.
Podia haver um manual do Mundo das Sombras, tipo :
Gölge Avcıları Dünyası'nda kitaplar olmalı, mesela
Durante 18 anos, fizeste-me acreditar que podia ter uma vida normal.
Normal bir hayat yaşayabileceğime 18 yıl boyunca beni inandırdın.
Não podia deixar que voltasse a perseguir o Jace.
Yine Jace'in peşine düşmesine izin veremezdim.
- Até saber que não podia ter namorados.
- Erkeklere tövbe etmem gerekiyormuş.
Que nojo, mas podia ter sido pior.
İğrençmiş ama daha fenası da olabilirdi.
Porque eu não queria sentir que tinha algo de errado porque crescera no Instituto e porque sabia que não podia ter o que queria até tu apareceres.
Çünkü bende bir sorun varmış gibi hissetmek istemedim. Enstitü'de büyüdüğüm için... bir şey istememin nafile olduğunu biliyordum. Sonra sen çıkageldin.
Pensei que o caminho do Valentine era o único que podia tornar o mundo melhor.
Magdalena'yı severdim. Sandım ki Valentine... Ancak onun yöntemleriyle dünya daha iyi bir yer olacaktı.
Nós nem sabíamos que o Valentine podia ativar a Espada.
Valentine'ın Kılıç'ı etkinleştirebildiğini anca bir meleği alıkoyduğunda anladık.
E que não podia magoar a Clary, ou a Madzie sofreria.
Ayrıca Clary'yi incitirsem Madzie'nin canını yakacakmış.
Podia comunicar com eles através de visões.
Görüler aracılığıyla uzaktan iletişim kurabiliyorlarmış.
E que não podia magoar a Clary.
Clary'yi incitemem.
Apercebi-me que um Shadowhunter não podia estar com uma do Mundo À Parte, por mais forte que fossem os nossos sentimentos.
Gölge Avcısı ile Aşağı Dünyalı'nın birlikte olamayacağını o an anladım, aradaki duygular ne kadar yoğun olursa olsun.
Podia ser pior.
Buna da şükür.
Parece que foi ontem que não podia tocar em facas.
Bıçakları elinden alışımız daha dün gibi aklımda.
Eu achei que, por causa da cena de ser vampiro, não podia fazer com que a Clary...
Ama vampir olduğum için istesem de Clary'yi şey bırakamam...
Ele podia apenas voltar no Tempo e mudar a História sozinho.
İstediği zaman geçmişe gidip tarihin akışını değiştirebilir.
- Eu não podia ser o covarde.
- Korkaklık edemezdim.
Barry, se quisesse mesmo falar comigo, podia ter feito isso no meu esconderijo.
- Bak Barry kendi kendime konuşmak isteseydim bunu sığınağımda da yapabilirdim.
Nenhum filho podia sentir mais amor por um pai.
Hiçbir evlat, babasından bu kadar çok sevgi görmemiştir.
Não pensaste que eu podia estar a enganar o Kovar?
Kovar'la oynuyor olabileceğimi düşünmedin mi hiç?
Porque deixei a Sereia Negra ir, um daqueles guardas podia ter morrido.
Hak ettim ama. Black Siren'ın gitmesine izin verdiğim için korumalardan biri ölebilirdi.
Nem sequer podia pensar no Malcolm sem querer gritar, mas agora sinto falta dele.
Malcolm'u düşündüğümde bağırmak istiyordum ama şimdi... Şimdi özledim onu.
Eu tivesse visto o pai que ele podia ter sido, mas que ele... Ele nunca será.
Onu olması gerektiği bir baba gibi görecektim ama hiçbir zaman olamayacak.
Pensei que podia ser demasiado e que não devia usar metáforas.
Fazla olduğunu düşündüm. Ve belki metafor kullanmamamın daha iyi olacağını düşündüm.
Eu podia arranjá-lo sem ti, ouviste?
Sen olmasan da iş bulabilirim, tamam mı?
Eu podia foder com outros, mas escolho não o fazer. "
Başkalarına da verebilirim ama vermemeyi seçiyorum. "
Não podia contar ao Barry.
Onlara söyleyemezdim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]