Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Principal
Principal Çeviri Türkçe
10,481 parallel translation
Roxxon, portão principal.
Roxxon ana girişi.
Ele está a transferir-se do Adaptóide para o seu corpo principal no Arsenal.
Adaptoid'den Arsenal'in içindeki esas bedenine aktarım yapıyor.
Estirpe semelhante, também. Mas a atracção principal é o que encontrei na boca do homem.
Hastalığın kökeni de aynı ama asıl olay adamın ağzında bulduklarım.
Isso faz dele o nosso principal suspeito.
- Bu da onu baş şüphelimiz yapar.
É perto de uma rua principal, uma escadaria publica.
Hemen ana cadde üzerinde ve halka açık merdiven boşluğu var.
A principal distracção dela é o cultivo cuidadoso de um tipo intenso de nostagia.
Onu oyalayabilecek en büyük şey, güçlü bir nostaljinin dikkatli bir şekilde işlenmiş hali.
Da equipa principal.
Onların üstlerimizin arkadaşları.
- Enquanto isso és tu o sócio principal?
Tahminim doğruysa ben gidince kıdemli doktor sen olacaksın, değil mi?
Sou a escritora principal do SNT.
"S.N.T." nin baş yazarıyım.
Se calhar foram pela estrada principal.
Belki de anayoldan sapmışlardır.
Ela autorizou. E só tive de concordar tratar-te como um sócio principal.
Evet, imzaladı tek yapmam gereken senin de tam ve eşit bir ortak olduğunu onaylamaktı.
Este é o Gates Foley. O engenheiro principal de Vega.
Vega'nın Baş Mühendisi.
Vamos ao evento principal.
Asıl olaya geldik.
Atingiram a pasta principal durante a brecha.
Erişim sırasında devasa bilgiye ulaştılar.
O principal é que o público não precisa de se preocupar com isto.
İşin aslı halkın endişelenmesi lüzumsuz.
É o complexo principal deles.
Bu onların toplanma yeri.
As autoridades indicaram Charles DiLaurentis como principal suspeito do rapto de 5 adolescentes de Rosewood.
Yetkililer Rosewoodlu beş genç kızın ve Courtlandlı diğer kurbanın kaçırılmasıyla ilgili Charles DiLaurentis'i şüpheli listesine ekledi.
Não somos nós que fazemos o principal.
Esas işi yapanlar değiliz.
Está agachado na base principal do estádio Yankee?
Yankee Stadyumundaki bir levhanın orada mı çömelmiş?
Um conhecimento directo, não, mas a segurança de Sua Alteza é a nossa principal preocupação.
Kesin bilgi değil, hayır. Fakat Ekselansları'nın güvenliği en büyük endişemiz.
E agora quem toca na posição principal? - O Tuck.
Şimdi kornonun ilk sandalyesi kimin?
- Posição principal.
- İlk sandalye. - İlk sandalye mi?
Eu mereço a posição principal.
İlk sandalyeyi hak ettim.
Sei o principal.
Önemli noktaları biliyorum.
A empresa do meu marido é a principal poluidora do Rio Hudson.
Kocamın şirketi Hudson Nehri'ni en çok kirleten şirket.
Ele usava isto como telefone principal.
Herif bunu asıl telefonu olarak kullanıyordu.
O principal aqui é, o que é que o Kirkin está a receber para ajudar o Callen?
Buradaki esas soru, Kirkin, Callen'a yardım karşılığında ne alacak?
Saiam da estada principal, por favor.
Lütfen anayoldan uzak durun.
Cavalguem para Norte no caminho principal. Vai ter ao Castelo Ventris.
Ventris Kalesine çıkacak.
A baronesa insiste que eu o pendure na praça principal. Para a palavra se espalhar.
Haberin yayılması için Barones pazar meydanına asılmasında ısrarcı.
Fontes do FBI lançaram este vídeo em resposta à entrevista de ontem, - onde a principal suspeita, Alex Parrish... - Eles tramaram a menina mestiça.
FBI kaynakları, dünkü röportaja karşılık olarak bu videoyu yayınladı ki o röportajda baş şüpheli Alex Parrish...
Precisamos de alguém no portão principal quando a Miranda sair.
Miranda çıktığında ana kapıda olacak birisine ihtiyacımız var.
Passaram 24 horas desde o atentado na Grand Central e o paradeiro da principal suspeita, Alex Parrish, uma agente especial do FBI, continua desconhecido.
Grand Central bombalamasının üzerinden 24 saat geçti ve nerelerde olduğu bilinmeyen baş şüpheli Alex Parrish'ten FBI ajanlarının hâlâ bilgisi yok.
Alex e Ryan pela porta principal.
Alex ve Ryan, ön kapıdan girin.
Não há acesso à rua principal deste lado, - mas terás vantagem se fores agora.
Binanin bu tarafinda ana caddeye erisim yok bu yüzden avantajin olacak ama hemen gitmen kosuluyla.
Vão entrar no'servidor-isco'que fizemos, pensando que estão na rede principal.
Hazırladığımız sahte sunucuya giriş yapacaklar ana ağda olduklarını düşünecekler.
O meu objectivo principal era o terrorismo... o terrorismo humano.
Odak noktam terörizmdi. İnsan terörizmi.
PROCURADOS POR HOMICÍDIO CRIMINOSOS EM FUGA... É a principal suspeita no homicídio do Agente Especial do FBI, Ben Shafer...
FBI özel ajanı Ben Shafer'ın cinayetindeki baş şüpheli.
O último jardim zoológico onde trabalhei, utilizava o nome da sua principal atracção.
Çalıştığım son hayvanat bahçesinde yıldızlarının ismini kullanmışlardı.
- A enviar para o monitor principal.
- Ana ekrana bağlıyorum.
Três veículos precisam de motorista. E o do vagão principal está doente de radiação.
3 aracın şoföre ihtiyacı var ve konvoyun lideri radyasyondan zehirlenmiş durumda.
Essa é a tua palavra de ordem, Esse é o assunto principal.
Bu sizin mottonuz. Bu sizin çıkış noktanız.
Quando o nosso servidor infectado voltar à rede principal, acabou.
Virüslü sunucumuz ana ağa bağlandığı an hazır olacağız.
Está escondido num baú na sala principal da torre.
Kulenin ana odasında, sandığın en dibinde.
E a mulher na foto, com que a tua irmã e o teu amigo paramédico se encontraram, é uma principal agente dele.
Ve fotoğrafta gördüğün karede ise kız kardeşin ve arkadaşı, adamın üst düzey elemanıyla buluşuyorlar.
É esse o objectivo principal na sua missão que define a criatura assustadora conhecida como os nórdicos Berserkers. "
"Tek bir amaçları olan bu korkusuz yaratıklar İskandinav Berserker askerleri olarak bilinir."
Estão prontos para o prato principal?
Ana yemek için hazır mısınız?
Temporada 01 Episódio 13 "Real World" Continuando com a nossa notícia principal, várias fontes afirmam que a soldado das operações especiais sargento Odelle Ballard está viva.
Özel haberimizle devam ediyoruz, birden fazla kaynak tarafından özel operasyon askeri
- Posição principal.
- İlk sandalye.
- Posição principal?
- İlk sandalye!
Este riacho vai para norte e leva até ao caminho principal da corte.
Bu dere kuzeye kıvrılıp kalenin ana yoluna çıkıyor.