Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Proteger
Proteger Çeviri Türkçe
20,291 parallel translation
"... proteger a identidade de um menor. "
... çocuğun kimliğinin korunmasında.
Estás a proteger-te de uma memória potencialmente dolorosa.
Kendini potansiyel olarak acı bir anıdan koruyorsun.
Ele viu que a minha timidez não era nada além que uma máscara protectora a proteger-me da minha atracção por ele.
"Nazımı pek " umursamadı ve onu ne kadar etkilediğimi düşündü. "
Tudo que ele tem feito foi sempre para te proteger.
Yaptığı her şey, seni korumak içindi.
Para nos proteger.
Bizi korumak için.
Devias proteger os teus ativos.
Sen mal varlığını güvence altına almalısın.
Quem trouxe para proteger a sua filha neste momento?
Kızını kurtarmak için bu sefer kimi getirdin?
Tenho que proteger a felicidade de Shivangi.
'Shivangi'nin mutluluğunu korumam gerekiyor.'
Isso mostra que eles não queriam proteger as pessoas nem mantê-las seguras.
Bu onların insanları korumaya ya da güvende tutmaya çalışmadıklarını gösteriyor.
Disseste, quando começaste a trabalhar, que o fazias para proteger os jogadores, não porque estavas falido.
İşi aldığında oyuncuları korumak için demiştin parasız olduğun için değildi.
Eu aceitei este trabalho para proteger os jogadores, Joe.
Bu işi oyuncuları korumak için aldım Joe.
Temos que nos proteger.
Kendinizi koruyun.
Parceiro! Vou proteger o transporte, em caso de precisarmos de escapar rapidamente.
Ben burada kalıp hızlı bir kaçışa ihtiyacımız olursa diye mekiği koruyacağım.
O Stefan vai sempre proteger o Damon.
Stefan her ne olursa olsun Damon'ı koruyacaktır.
Eu ficarei aqui a proteger a pobre senhora!
Ben bu zavallı kadını koruyayım!
Proteger-me?
Beni koruyacak mısın?
Ele matou Uriel para a proteger.
Onu korumak için Uriel'i öldürdü.
Mataste o teu irmão, meu filho, para a proteger.
Kardeşini, benim oğlumu, onu korumak için öldürdün.
Chloe Decker tinha motivo, oportunidade, e a LAPD para a proteger e a ajudar a incriminar um homem inocente pela sua vingança pessoal.
Chloe Decker'ın sebebi, fırsatı ve kendini şahsi intikamının sonunda masum bir adamı suçlamasını sağlamaya yardımcı olacak LAPD'nin desteğine sahipti.
Não entendem que ao mantê-la aqui, nós vos estamos a proteger?
Neden onu orada tuttuğumuzu anladın mı, seni korumak için.
Se querem achar a Ellie, tem que me proteger.
Eğer Ellie'yi bulmak istiyorsanız beni korumalısınız.
Proteger-te?
Seni korumak mı?
Se não houvesse ninguém para salvar, ou para proteger, se só tivéssemos de viver a vida, quem serias, Leo Elster?
Eğer kurtaracak ya da koruyacak kimse olmasaydı ve tek yapman gereken hayatını yaşamak olsaydı..... kim olurdun, Leo Elser?
Apenas erguemos uma barreira quando estamos a tentar proteger algo.
Bir yere duvar örüyorsan bir şeyi korumak istiyorsundur.
Estarão lá os militares para proteger o nosso comboio.
İstasyona konuşlandırılan askerler treni emniyet altına alacaktır.
Conseguiram proteger o perímetro em Busan.
Busan, çevre güvenliğinde başarılı oldu.
Hayley, sabes que podes estar a proteger uma assassina agora?
Haley, şu an katili koruyor olabileceğinin farkında mısın?
Já não poderemos fingir que ainda nos podemos proteger.
Artık bizi biz koruyabiliyormuş gibi davranamayacağız.
A minha função é proteger o Presidente.
Benim işim, Başkanı korumak. Bu yüzden buradayım.
Como estás a proteger-lhe as costas?
Arkadan nasıl koruyacaksınız?
Só há uma coisa que posso fazer para as proteger.
Onları korumak için yapabileceğim tek bir şey var.
Ele só faria isso para nos proteger.
Bunu sırf bizi korumak için yapar.
Concordo. Como a vida é sagrada, também deve proteger as Baratas. Certo?
Bence de öyle ve bu nedenle böcekleri bile korumalıyız, değil mi?
Estás a proteger a linhagem.
Sen, nesli koruyorsun.
Mas também nos consideramos pastores por direito próprio, respeitosamente a proteger-nos uns aos outros dos lobos do mundo que possam desejar aproveitar-se de nós.
Ama aynı zamanda kendimizi birer çoban olarak görürüz. Dünyada üzerimize çullanabilecek kurtlara karşı birbirimizi korumayı görev biliriz.
Não conseguiu proteger o filho, como vai proteger o país?
Oğlunu koruyamayan bir adam, ülkesini nasıl korusun?
Vou proteger-te por três lados.
Seni üç taraftan koruyacağım.
Tudo o que pensam que estão a proteger, protegem para mim.
Koruduğunuzu düşündüğünüz her şeyi, benim için koruyorsunuz.
Não posso proteger uma chiba.
Ben bir muhbiri koruyamam.
Pedi-lhe algo para o proteger.
Sizi koruması için bir şey yapmasını istedim.
E mastigar as novidades sobre carros novos e questões de automobilismo Como, por exemplo, porque na Grã-Bretanha temos de conduzir a 50 milhas por hora ( 80 km / h ) Quando há trabalhos na estrada, para proteger os trabalhadores, que nunca lá estão?
Mesela Britanya'da yolda çalışan işçileri korumak için saatte 80 kilometre ile gitmek zorundayız.
Fui enviada para a Terra para proteger o meu primo bebé, Kal-El.
Daha bebek olan kuzenim Kal-El'i korumak için dünyaya gönderildim.
De ajudar as pessoas, proteger o planeta.
İnsanlara yardım etmek, gezegeni korumak.
Apenas lhe queria agradecer por todo o trabalho árduo a proteger a Terra.
- Bilmukabele. Dünya'yı korurken sarf ettiğiniz çaba için hepinize teşekkür ederim.
A partir de agora, é tudo para vos proteger às duas.
Şu andan sonra tek önceliğim ikinizi korumak.
Sabemos como é tê-lo a cuidar de nós, a proteger-nos.
Bizi izlediğini ve bize göz kulak olduğunu bilmenin nasıl bir his olduğunu hepimiz biliyoruz.
Vais proteger-me e ao Rahim quando entrarmos.
Siz, Rahim ve beni koruyacaksınız.
A minha única preocupação é proteger outros fuzileiros, que neste caso é você.
Benim endişem diğer askerleri korumak, ki bu görevde bu sen oluyorsun.
Não se preocupa em proteger a sua própria vida?
Hayatını tehlikeye atmak mı istiyorsun?
Quando isso implica mentir-lhes para proteger um bem maior.
Ne zaman daha büyük idealler için onlara yalan söyleyebileceksin?
Por esta razão, estamos a iniciar um estado de emergência nacional, de forma a proteger melhor os cidadãos e manter a situação sob controlo.
Bu sebepten ötürü olağanüstü hâl ilan ediyoruz.