Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Protégé
Protégé Çeviri Türkçe
2,724 parallel translation
DEUS ME PROTEGE
"Tanrı beni korur."
Protege-me, aos mesmo passageiros e a todos por quem eu passo... com uma mão firme... e um olhar atento.
Beni koru, yolcularımdan kim yanına gelirse elinden sıkı şekilde tut ve onları kolla.
A Agência só protege Ahmed enquanto receber informação.
Kurum, Ahmet'i elindeki istihbaratı alana kadar korur.
Protege-te.
Kendine gel artık.
Protege-te!
Kendini koru!
Protege-te, Scott!
Kendini koru Scott!
Protege-te.
Kendini koru!
- Protege-vos.
- Sizi koruyor.
E a roupa que usa não te protege do frio.
Sırtındaki gömlek seni soğuktan koruyacak sanırsın.
- Protege-me contra os monstros.
- Beni canavarlara karşı koruyor.
Protege-nos senhor de todo o mal!
Onları yakalayıp çukuruna atacağım...
O que o protege?
Seni koruyan nedir?
Estava a protege-lo!
- Ben onu korudum!
Vamos caçar esse cabrão e atear-lhe fogo. Ninguém protege ninguém.
Kimsenin geride kalacağı yok.
Em nome de Alá, que protege e perdoa.
Bismillahirrahmanirahim.
O distintivo não nos protege aqui fora.
Rozetin burada bizi korumaz.
Usa sempre a cabeça e protege os tomates.
Kafanı kullan, herzaman, ve t * şaklarını iyi koru.
Como a Polícia protege o público.
Polis gibi.. halkı koruma. Değil mi?
Nós não a transmitimos aos nossos filhos pela corrente sanguínea, temos que lutar por ela e protege-la, e então entregá-la-emos a eles, para que eles possam fazer o mesmo.
Çocuklarımıza biz kan bağıyla geçiriyoruz bunun için savaşıp korumalıyız sonrasında onlar da aynını yapacak
Nós temos que lutar por ela e protege-la, e então entrega-la a eles para que eles possam fazer o mesmo.
Savaşmalı ve bunu korumalıyız sonra onlara bırakıcaz onalr da aynını yapacak
Até o medo teme aquele que você protege.
Korku bile senin korumandan koruyor.
Você protege a todos.
Sen herkesi korursun.
Somos uma ténue linha azul que protege a presa dos predadores.
İnce bir mavi çizgide. Halkı yırtıcılardan koruruz.
Protege a Becky!
Becky'yi götür!
Protege os interesses da nação, quando necessário.
Ulusun menfaatini gerek duyulduğunda korumalısın.
Carl matou uma mulher, acho que é certo protege-lo?
Carl, bir kadını öldürdü. Sence onu korumak doğru mudur?
Toda a gente critica a TAP de proteger maus professores mas na maior parte das vezes protege os bons.
Herkes sendikanın kötü öğretmenleri koruduğu hikayelerine yoğunlaşıyor. ... kimse iyilere yoğunlaşmıyor.
Conscientemente ou não, Eve protege-se a si mesma, como um camaleão, adapta-se ao seu ambiente.
Bilinçli ya da değil. Eve kendini koruyor tıpkı bukalemunun çevresine uyum sağlaması gibi.
Para alguns, o seu estado neurológico protege-os das verdades que ninguém ia gostar de pensar.
Bazıları için, nörolojik durumlar kendilerini kimsenin düşünmek bile istemediği acı gerçeklerden koruyabilir.
A solidão é o que tenho. Ela protege-me.
Yalnızlık beni koruyor.
Um Lanterna Verde protege as vidas inocentes, mesmo arriscando a própria.
Yeşil Fenerler, masumları korumak için kendi hayatlarını tehlikeye atarlar.
Um Lanterna Verde protege vidas inocentes... mesmo arriscando a própria.
Yeşil Fenerler masumları korumak için kendi hayatlarını tehlikeye atarlar.
Ele protege-me.
Beni korur.
Sempre que falas do Shawn, falas de como ele é fantástico, de como te adora, de como te protege.
Seni ne kadar çok sevdiğinden, seni koruduğundan bahsediyorsun.
Quem protege os teus filhos?
Oğullarını kim koruyor?
Vês como ele só protege um lado?
Nasıl sadece tek bir tarafa yüklendiğini görüyor musun?
Como é que um esquartejador protege se não matar?
Öldürmeden insanları korumayı basıl başaracaksın?
Eu só quero dizer que respeito o homem que protege a coroa.
Rahat ol, kraliçeyi koruyan adama saygılarımı sunmak isterim.
Vai para casa e protege-te.
Eve gidip kendini koru.
Então protege.
Şimdi bizi koru bakalım!
Isso e este anel, que me protege de morrer às mãos de seres sobrenaturais.
O vardı bir de bu yüzük beni doğaüstü varlıların elinden olan ölümlerden koruyor.
Não a protege da idade.
Yüzük insanı yaşlanmaya karşı korumuyor.
- Porque havia de lhe dar a única coisa que me protege da morte?
Beni ölümden koruyan tek şeyi sana neden vereyim?
Só conheces a minha parte mais fraca, um homem que perdeu o rumo, que protege vampiros em vez de os matar.
Sen sadece en zayıf taraflarımız, yolunu kaybetmiş, öldürmek yerine vampirlerle arkadaş olan bir adamı tanıyorsun.
- Por que lhe daria a única coisa que me protege da morte?
Beni ölümden koruyan tek şeyi sana neden vereyim?
Isto é um tributo para quem nos criou, e nos protege.
Bu bizi yaratan ve koruyan için bir hürmet göstergesi.
O nosso poder protege o mundo, sempre foi assim.
Biz gücümüzü dünyamızı korumak için kullanıyoruz. Hep öyle yaptık.
Um escudo protege o barco.
Alaninda çesitli gemi koruyabilir.
Isto protege-vos a vocês e ao cliente.
Bu, sizi ve arayanı korur.
Ross, protege Kenn Venha cá. "
Ross, Kenner'ı koru. Gel buraya!
Só existe um deus, Sor Davos, e só protege aqueles que o servem.
Sadece bir tanrı var Sör Davos o da yalnızca kendisine hizmet edenleri korur.